30 Ağustos 2014 Cumartesi

...

"Ve benim durumum doğduğum günkü kadar kötü ve hüzünlüydü.Tek fark,istediğim sıklıkta olmasa bile arada sırada içki içebilmekti.İnsanın kendisini sonsuza dek sersem ve yararsız hissetmesini engelleyen tek şeydi içki.Onun dışındaki her şey insanı sürekli gagalayıp deliyordu.Ve hiçbir şey ilginç değildi.İnsanlar kısıtlayıcı ve tedbirliydiler,aynıydı hepsi.Ve bu götlerle ömrümün sonuna kadar yaşamak zorundaydım.Tanrım,hepsinin kıç delikleri,seks organları,ağızları ve koltuk altları vardı.Sıçıyor ve konuşuyorlardı ve at boku kadar can sıkıcıydılar.Kızlar uzaktan iyi görünüyor,güneş elbiselerinde ve saçlarında parlıyordu.Ama yakınlaşıp ağızlarından akan beyinlerini dinleyince silahlanıp yeraltına gizlenmek istiyordum.Mutlu olmayı asla beceremeyecek,asla evlenemeyecek,çocuk sahibi olamayacaktım.Allah kahretsin bulaşıkçı bile olamıyordum."

charles bukowski

27 Ağustos 2014 Çarşamba

..

"Kötüsün Küçük İsa ! Ben ki bu kez benim için Tanrı olarak doğacağına inanıyordum,bana bunu yaptın demek ! Neden beni de öbür çocukları sevdiğin gibi sevmiyorsun ! Uslu durdum.Kavga etmedim,derslerime çalıştım,sövmedim, 'kıç' bile demedim.Neden bana bunu yaptın küçük İsa ? Küçük portakal fidanımı kesecekler,kızmadım.Yalnızca biraz ağladım.Ama şimdi...şimdi..."

şeker portakalı

26 Ağustos 2014 Salı

.

"Ne diyorsun sen küçük,babanı mı öldüreceksin ?"
"Evet yapacağım bunu.Başladım bile.Öldürmek,Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil ! Hayır.Onu yüreğimde öldüreceğim,artık sevmeyerek...Ve bir gün büsbütün ölecek."

şeker portakalı

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Gül Mevsimidir

"Hayat hiç kimse için kolay yaşanmıyor.Bir yoksulluk mudur korkulacak olan ?"

Füruzan 

Naci Derler

aşkın şerbetinden içtim hak oldum
kudretten donumu giydim pak oldum
hem hakka ulaştım hem hak oldum
anın için irad etmem ölümü...

şah hatayi

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Hastane Maceraları

Bu akşamı hastane bahçesinde geçirdik.Tombul manken Fatma teyze ve çaycı teyze bayram öncesi çıktılar.Onların yerini kimse tutamaz,bayramdan sonra hastanede çok sıkılacağız derken Hüsne abla çıktı bu sefer de karşımıza.Kara kuru bir şey,gözler çimen yeşili.Dün teyzem çay demledi,hep birlikte bahçeye çıktık.Ziyaret saati,bahçe dolu.

Çılgın Hüsne abla,teyzem ve ben bahçedeki dartın önüne geçtik ve başladık yarışa.Teyzem çok komiktir.İlk sıra onundu,atışını yapmadan Hüsne abla onun önüne geçti.Teyzem Hüsne ablaya dönerek kaşlarını kaldırdı,"Kız Hüsniiii,çık önümden,öndeki okçu arkadaki bokçu..." Annem oturduğu yerden ayrı güldü biz dartın karşısında ayrı güldük.Bu sırada tüm hastalar ve ziyaretçileri de bize katıldı herkes gülmeye başladı.Hüsne abla şaşkın ve elbette yerlerde.Ardımızdan herkes dart oynamaya katıldı.Akşamı çaylarımızı içip kapadık.

Artık hastanede son günlerimiz,bir süre için.Her şeye rağmen neşeliyiz.Hayat neşemizi bozmasın,neşelerimiz hep taptaze kalsın.Şu an gibi.

14 Ağustos 2014 Perşembe

Pazarları Hiç Sevmem











Pazarları Hiç Sevmem,senaristliğini ve yönetmenliğini Rezzan Tanyeli'nin yaptığı orta şekerli kahve tadında bir film.Bazı filmlerde abartılacak bir şey bulamazsınız,tertemiz akar gider.Yer yer eksik hissetsem de genel olarak filmi beğendiğimi söyleyebilirim.Filmin en beğendiğim noktası ise görüntüler oldu.Kış mevsimine olan hayranlığımdan mütevellit,kış vakti çekilen filmlere karşı bir sempatim vardır.

Ayrıca ilginçtir ki ben de pazarları pek sevmem.Belki Pazartesiye olan meylinden dolayıdır.Pek bir kasvetli bulurum,pek sıkar canımı.Elbette her halükarda pazartesiden daha güzeldir.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Yangın Var














Nesrin Cavadzade'nin benim için özel bir yeri var.Kendisini bağımsız sinemaya çok yakıştırıyorum.Dilber'in Sekiz Günü ve Acı'daki performansları benim için çok değerlidir.Arşivimin en güzel yerinde saklarım bu iki filmi.Yangın Var'ı izlememin nedeni de Nesrin Cavadzade.

Yangın Var,Murat Saraçoğlu yönetmenliğinde çekilmiş bir film.Yol filmi desem yanılmış olmam.Diyarbakır belediyesinin,Trabzon belediyesine bir itfaiye aracı hediye etmesi ile başlar tüm hikaye.Koşman ile Asya ise yol boyunca hem dostluğu,hem kardeşliği,hem birlikteliği hem de aşkı bir araya getirirler.Film,çok da güzel mesajlar verir.Özellikle anadilde eğitimin öneminin vurgulandığı bir sahne vardır ki çok beğendiğimi söylemeliyim.

Netice itibari ile Yangın Var'ı izleyin derim,yüreğinizi ısıtacak.

12 Ağustos 2014 Salı

Beni Vur

oysa ben bu gece yüreğim elimde
sana bir sırrımı söyleyecektim
şu mermi içimi delmeseydi eğer
seni alıp götürecektim...

ahmet kaya / yusuf hayaloğlu

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Başka Semtin Çocukları













"Biz abim ile o gece annemi hastaneye götürürken ikimiz de onun ölmek üzere olduğunu biliyorduk.O da biliyordu belki,bilmiyorum.Kabullenemiyor ya insan...Hastaneye vardık,ben böyle şey görmedim ya.Kabus gibiydi orası.Kimse yüzümüze bakmıyor,sözümüzü dinleyen bir Allah'ın kulu yok herkes çakal olmuş.

Hiç unutmuyorum anacığım orada öyle kendinden geçmiş vaziyette,kanaması artmış,bir köşede yatıyor.Biz sağa sola koşturuyoruz,doktorlarla uğraşıyoruz,hasta bakıcılarla uğraşıyoruz,cebelleşiyoruz.Ben başladım bağırmaya.Karıştı tabi ortalık,polisler falan.O kadar çaresiz bir haldeyiz ki anlatamam sana.Semih abim bile o kadar çaresizdi...

İşte o an dedim,biz neredeyiz ya ? Bu insanlar kim ? Onların gözünde bir bok değiliz aslında var ya.Öyle bir köşede,böyle başka bir ülkenin insanları gibi böyle pislik gibi duruyoruz.Başka semtin çocuklarıyız aslında.

Oradan çıkıp götürecek hastane ararken öldü annem,yolda.O gün kararımı verdim işte.Ölmek için mutlaka daha iyi bir yer vardır dedim kendi kendime !"

Aydın Bulut / Serkan Turhan

10 Ağustos 2014 Pazar

Annem

kaybetmek üzereydim
bin yıla bölündü hüznüm
sabaha karşı istanbul sokaklarını arşınladım
harem,gözyaşlarımla bulandı durdu
kafamın üzerinde külden bulutlar

her şeyimi kaybetmek üzereydim
doğunun kızıl davulları çaldı yüreğimde
anadolunun kör sağır ezgisi devindi durdu
bulutlar üzerime doğru çöktü
yerin dibinden yükselen kara kara bulutlar
sildi süpürdü zihnimi

kimse gerçekten iyi misin diye sormadı
semah durdu tüm melekler
insandan başka gafil çıkmadı
kan tere gömülürken o saatlerde
vakit bir kez daha tez dünyalara doğru koştu

elimde tuttuğum sıkıca gevşenim
koştum durdum 
sarılmak geçti gönlümden
onsuz evimin damı,bacası,kör bucağım
silindi bir anda,kader taşı çatladı derinden

kaybetmek üzereydim
beni bırakmadı,dilsiz bir kuştu
yüreği ılık sularla yıkanmış
ıslanmış tümden vücudu,donmuş kalmış
hayat dedikleri sırma saçlı,efsunlu 
işte o anda çıkageldi
hayat suyunu içirdi gözleri kapalı
bir damla yaş daha düştü gözünden,gözümün içine
beni bırakmadı
şen sesini yaydı yangından ovamıza

Ela Artun













Ela Artun'u daha evvel duymuştum.Bitmesin adlı ilk albümünü yeni dinleme şansım oldu.Dokuz şarkıdan oluşan albümü oldukça naif,sessiz sakin.Ayrıca bana çok samimi geldiğini de söylemeliyim.Albümden en beğendiğim şarkı ise Ruhum Cumartesi oldu.Dün geceden beri sürekli dinliyorum,kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.Şarkıyı da bir Cumartesi gecesi keşfetmem bence tesadüf değil.

kaybetmiştim buldum kendimi 
bak yine ruhum cumartesi
kıskandırır halim herkesi
istanbul'a inat sür keyfini...

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Esved

isyan olmuş,deprem olmuş
yuvam,sevenim,annem siyah almış,melek olmuş,sağır
mahrum her sözüm,çığlık, feryat figan olmuş
gül canım kızım,siyah halinden sorumlu var...

neyse

8 Ağustos 2014 Cuma

Özlem

Biliyorum,dönem başlayınca tez vakitte sıkılacağım.Çok stresli,bağırış çağırış ortalık.Seyre durmuş,bir çemberin arasında çocuk gürültülerine karışacağım.Ben laf anlatacağım onlar laftan anlamayacak.Ben yapma evladım diyeceğim onlar yaparım bilirsin diyecek.

Yeri gelecek balon şişirip oynayacağım aralarında.Yeri gelecek karo taşlarda seksek oynayacağım aralarına karışıp.Kimi vakit kovalayacağım kızdıklarımı.Kimi vakit de birkaç paket cip ısmarlayacağım onlara.

Yaz tatili uzun geldi bana.Biran evvel diyorum çocuklarıma kavuşsam.Yepyeni umutlarla,yepyeni hayallerle.

Açıl susam açıl der gibi,açıl artık okulum.Biran evvel çocuklarıma kavuşayım.

7 Ağustos 2014 Perşembe

Korkuluk

elini batırmışsın gibi
toprak dolu bir kaba
çalıp çekmişsin gibi
kimseler fark etmeden
içindeki karanlığı

bildiğin dünya
dönüyor hala
içinde balıklar
dört bir yana 

sorduğunda kendine
yoktur cevapları
üsteleme daha fazla
mesele
aza kanaat meselesi

içinde olduğundan
hep mutluluk
dönersen etrafında
bulursun kendini

korkusunu gizleyenlerin 
korkusundan türer hep
tarladaki korkuluk
hayattaki mutsuzluk

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Avtobus

Avtobus,yönetmenliğini Erhan Arık'ın yapımcılığını ise Aris Nalci'nin üstlendiği bir belgesel film.Türkiye'de çalışan Ermeni vatandaşı işçilerin hayat hikayelerinden kesitler sunan bir yapım.Aksaray - Erivan arası yolcu taşıyan bir otobüsün içinde geçen 36 saatte,hayat hikayesi birbirinden farklı insanların evrenlerine konuk ediyor sizi bu film.

Türkiye - Ermenistan arası sınır kapısının kapalı olması sebebi ile Gürcistan üzerinden memleketlerine ulaşmaya çalışan Ermenilerin hayat hikayeleri oldukça çileli.Kıt kanaat kazandıkları ile ailelerine kavuşma gailesi içerisinde olan insanları dinlerken,diplomatik zorbalığın insanlara dayattığı zorluğu,sınır kapılarının kapalı olmasının yarattığı sıkıntıyı da hissetmemek elde değil.

Kimler yok ki otobüsün içinde ? Ahmedinejad yönetiminden kaçmış İranlı bir Hristiyan,hamile kızını görmek için Erivan'a doğru yola koyulan bir hemşire.Küçük kızı ile eşinin yanından dönen genç bir anne...

Sınırların,insanları nasıl zor bir hayata mahkum ettiğini daha iyi anlamak için izlenmesi gereken güzel bir yapım Avtobus.

Avtobus

5 Ağustos 2014 Salı

Dönüş

Gizli Anların Yolcusu ile ilgili yazımdan sonra son kitap hakkında bir yazı yazacağımı ummuyordum.Bora'nın Kitabı pek çabuk akıp gitti.Fakat serinin üçüncü kitabı ilk iki kitaptan daha iyiydi.Dönüş aslında bir itiraflar kitabı olarak kaleme alınmış.Derya'nın,Eda'nın,İlhami'nin itirafları yer alıyor kitabın içinde.Herkes payına düşeni söylemiş,eteğindeki taşlar dökmüş.

Aslında beni en çok Derya'nın durumu etkiledi.Annesini Uzak Doğu seyahatinde kaybeden,annesinin hasta eşine sahip çıkan,babasını affetmeye çalışan bir kız Derya.Henüz gencecik yaşında yaşadıkları ve hayata karşı üstlendikleri oldukça ağır.Belki de ben de aynı durumda olduğum için etkilendim bu kadar.

Aniden hastalanan annemin bakımı,beni doğumumdan itibaren yalnızlığın içine bırakan babama duyduğum nefret,tek başıma bir yaşam mücadelesinin içinde olmam...Derya da benim gibi genç yaşında ağır yükler sırtlanmış bir kız.Bu yüzden çok yakın buldum onu kendime.Dönüşü de bu yüzden beğendim sanırım.

Derya,kitabın sonlarında annesini kaybederken çok önemli bir şeyden bahsediyor.Bundan sonraki hayatım,diplomam,yaşayacaklarım,katılacağım sergi hepsi ne kadar da önemsiz artık diyor.İnsan annesini kaybetmekle yüzleştiğinde hayat tamamen anlamsız oluyor.Ve sanırım bu bir kırılma noktası oluyor.

Benim için de artık hayatta hırsların yeri yok.Yeter ki annem yanımda olsun.Bu yüzden sevmek çok önemli.Bir o kadar affetmek de önemli.Tüm nefreti dindirebiliyor.Lakin bu adımı atmaya gücüm yok.Büyük konuşmayayım ama sanırım babamı hayatım boyunca affedemeyeceğim.Çok isterdim onu tanımayı ama bunu yapacak gücüm yok.

3 Ağustos 2014 Pazar

Sen Ne Dilersen
















"Bana diyorsun ki sigarayı bırak.Sen sanır mısın ki bu yalnızca sigara? Bu,benim terk ettiğim ailem,anam,babam,kardeşim,toprağa verdiğim kocam,hasta kızım,anılarım bre...Sen diyorsun ki bütün bunları bırak.İnan ki bırakmayacağım doktor.Sen başka bir tedavi bul.


Doktor başka bir tedavi bulamadı,galiba ölüyorum.

Mimi hep söylerdi.İnsan yaşlanıp da önünde bir şey kalmayınca geçmişin anıları birer birer geri gelmeye başlarmış.İşte o zaman bil ki derdi,ölüm kapına dayanmış demektir.Haklıymış,anılar bu illet bana musallat olduğundan beri daha sık ziyaretime geliyorlar."

Cem Başeskioğlu'nun değerli filmi Sen Ne Dilersen Eleni'nin bu sözleri ile başlar.Sadece ölüm yaklaştığı zaman mı gelir geçmişin anıları ? Ya sürekli geçmişinde yaşayanlar ? Neresindeler tam olarak hayatın,tam olarak zamanın ?

kargacık burgacık bir ezgi ile başladık hayata hepimiz
dillerden düşmeyen bir hikaye anlattık geçmişimizden
takılıp kaldık eski zamanlara,eski insanlara
şimdi mezarımızda biriken otları toplayacak bir sevdalımız bile yok
ne içindi peki bunca çaba ?

Toprakla Bir

toprağın altında sakince
inceden yatarken hayat
ne olduğunu anlamak ister
kuş ile bulut,mavi martı

gagaları göklere değinceye kadar
ağlar,ağlar hallice
içinden sözler geçerken
çarpar kalbi
bir daha atar

bakarken toprağın altından
güzeldir gök
tüm sesler sonsuzca diner
inince gözbebeklerin yere

damlayacaksın ardı sıra
dudaklarının arasında
inceden bir sigara

boşalacaksın tekrar
son bir zevk uğruna
yok olurken
toprağın altında

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Şehirler Dolusu

tuzlu topraklara saldın mı yüreğini
yıktın mı dumanlı kafanı aleme doğru
toz toprak kalır geriye
düşlerinden

ancak hezimetten sonra
renk bulursun düşlerine
boyarsın tenini
aydınlığa,gün yüzüne

çamaşır ipine döner yüreğin
ağrıları hediye kalır ellerine
bir daha değsin istemezsin

emanet kalır acılar
şehirler dolusu
sandık sandık
koyver gitsin hepsini
beriye

Külden Bulut

külden bir buluta dönüp uçmak yatar
hikayenin sonunda
ömrün sonunda
çıplak bir vücut

ağaç dallarına asılı rengarenk çaputlar
gibi dalgalanır hislerin
göğsünden akan bir ter damlası
yayılır bedenine tuzlar

yakar tenini güneş
yeniden doğuşu düşler
tüm alem
içinde elem

1 Ağustos 2014 Cuma

Sen Aydınlatırsın Geceyi












"Her şeyi bilmekle hiçbir şeyi bilmemek aynı şey.Odun gibi oluyorsun işte.Onun için çok fazla kurcalamayacaksın meseleleri.Eninde sonunda ölecek olan birisin.Bu dünyanın derdini çözmesine imkan yok."

Onur Ünlü