17 Mart 2024 Pazar

Antidepresanda 5. Ay - Hayatımdaki Değişiklikler

Panik bozukluk ve yaygın anksiyete bozukluğu tanılarını aldıktan sonra başlamak durumunda kaldığım antidepresan tedavimde 5. ayıma girdim. 6. ayımda doktorum ile yeniden bir değerlendirme yapacağız. Peki hayatımda neler değişti? 

Öncelikle yoğun fiziksel belirtilerimin neredeyse geçtiğini söylemem gerekir. Çok rahatladım. Başımın iki yanında hiç geçmeyen sıkıştırma hissi, ellerim, ayaklarım ve yüzümdeki uyuşmalar, titremeler, parmaklarımdaki istemsiz kas hareketleri, hepsi neredeyse tamamen geçti. Kendimi yoğun bir kaygı içinde hissetmiyorum. Diş sıktığımı keşfettiğimden beri buna da gün içinde dikkat etmeye çalışıyorum. İlginçtir ki gün içinde fark etmeden ellerimi yumruk şeklinde sıkıyorum. Bunun da önüne geçmeye başladım. 

Bir nekahet döneminde gibiyim aslında. Biraz unutkanlık durumu yaşasam da bunu önemsemiyorum, bazen her şeyin sebebinin yüreğimden ve zihnimden bir türlü silemediğim hüzün, acı ve kırılganlık olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bazı şeyleri unutmak bana iyi geldi. İşimle ilgili herhangi bir sorun yok, yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyorum. 

Sene başında, okulda kanaviçe kulübü açtığımdan bahsetmiştim. Kanaviçeden masa örtüsü bile yaptım. Şimdi ise koltuk takımına yastıklar yapıyorum. Yakınımdaki herkesi de bu hobiye gark etmiş durumdayım, topluca kanaviçe işliyoruz. Bitki bilimi ve bakımı konusunda kendimi geliştirdim. Sanırım şu an ortalama 20 adet farklı bitkim var evde. Hepsine göz bebeğim gibi bakıyorum, her gün bir terapi gibi onlarla konuşuyor, ilgileniyor ve bazen de boş boş onları izliyorum. Fark ediyorum ki insanı ayakta tutan şeylerden biri birileri için bir şeyler yapmak ya da bir varlığa bakım vermek, onun büyümesini, güzelleşmesini izlemek. Sanıyorum ki insanlar bunun için çocuk dünyaya getiriyorlar. Benim bir çocuğum yok ama bir sürü bitkim var. 

Geçtiğimiz ay annem düşüp bileğini kırdı. Kurumsal bir mağazada düşmesi işimize yaradı çünkü muhteşem bir ilgi ve takip ile karşılaştık. Geçen hafta alçısı çıktı, eski hayatına geri döndü. Tabii ben de bu süre zarfında evin tüm işlerini üstlendim. Çok da iyi geldi, oturup dinlenecek vakit bile bulamadım. Okuldan gelir gelmez evin işleri, yemek, temizlik, çamaşır, ütü ve bulaşık derken günlerin nasıl geçtiğini anlamadım. 

Kendimdeki değişimlerden biri ise bütçeye zarar ama bana yarar bir durumun nüvesi oldu. Para biriktirme-harcama durumu. Çalışmaya başladığımdan beri -ki bu sene 11. çalışma yılım- hep para biriktirdim. İyi de birikim yaptım, yaparım. Fakat 2024 yılını hayatımda ilk kez kendim için para harcama yılı ilan ettim. İhtiyacım olan ve fiyatından dolayı geri durduğum her şeyi alıp kullanmaya başladım, evimizin dekorasyonu da çok güzel oldu. Kitaplığıma da yepyeni pek çok kitap eklendi. Onları birer birer okumak için gerçekten çok heyecan duyuyorum. 

Sanki birkaç yıl öncesine, birkaç yıl önceki bene geri döndüm. Hep ön yargılı yaklaşırdım fakat hayatımda ilk kez antidepresan kullandığım bu süreçte ön yargılı olmamam gerektiğini çok sert bir şekilde öğrenmiş oldum. Eğer böyle bir sürecin içindeyseniz ve doktorunuz önerdiyse kesinlikle antidepresan kullanmaktan çekinmeyin. Elbette ki gerekli terapiler ile bu süreci destekleyip kalıcı hale getirmek önemli. Henüz o kısma geçemedim, ama bu yılın planlarından biri de bu. Bu algımı da kırmayı başarıp psikoterapi almaya başlayacağım. 

Şimdilik bu kadar sanırım, umarım arayı kapamışımdır. Balkonumdaki çiçeklerin arasından selam eder, güzel günler dilerim. 

30 Aralık 2023 Cumartesi

Işık Yakmak

Aslında niyetim uzun süre sonra ilk kez bir öykü kaleme almaktı, başlar gibi oldum sonra duraksadım. Buraya not düşmek geldi içimden. Öykünün ilk cümlesini yazmıştım, şöyle dedim: 

"Sen, kimsenin görmek istemediği bir rüya gördün mü hiç?" Aklıma nereden geldi bilmiyorum ama rüya metaforunu hep sevmişimdir. Antidepresana başladığımdan beri bir sürü rüya görüyorum. Film gibi rüyalar, öyle hızlı bir akış var ki, çoğu zaman uyandığımda neler gördüğümü hatırlamakta zorluk çekiyorum. Gece meydana gelen terlemelerim arasında bu rüyaların izlerini aramaya çalışıyorum ama hatırlayamıyorum. Muhakkak ki kullandığım ilacın bir etkisi var ama bu konuda bir araştırma yapmadım. Sanırım gerek de yok..

İkinci kutu bitti. Üçüncü kutuya başladım. Kendimi daha iyi hissediyorum, fiziksel belirtilerim tamamen geçmemiş olsa da bir çoğu azaldı. Artık kendimle daha az konuşur gibiyim. Özellikle hayatın anlamsızlığı üzerine olan düşüncelerim azalmaya başladı. Elbette hayatı hala anlamlı bulmuyorum. Fakat anlam yaratmaya çabaladığım söylenebilir. Özellikle evin dekorasyonunu yenilemek ve yeni eşyalar almak bana çok iyi geldi. Geçen gün bir arkadaşımla konuşurken şöyle bir şey söyledim: "Ruhsal olarak öyle bir noktaya gelmişim ki, balkona ampul takacak bile yaşama sevincim kalmamış". Ne kadar acı, üç senedir balkonda karanlıkta oturmuşum meğer. Şimdi ev rengarenk oldu, kapalı balkona bir sürü çiçek aldım, bir kısmını arkadaşlarım getirdi derken evin bu küçük köşesini bir bahçeye dönüştürdüm. Saksılar, topraklar, bitki besinleri, sulama kapları derken kendime dönüp baktığımda bunu bile başarabilmiş olmanın beni nasıl mutlu ettiğini fark ettim. 

Devasa kitaplarımı sığdırabileceğim bir kitaplık aldım ve elimdeki tüm kitapları güzelce kitaplığıma yerleştirdim. Hatta inanır mısınız, oda kokusu ve mum bile aldım. 

Kaygılarımın azalmaya başladığının farkındayım, uzun süredir ilk kez kendimi biraz daha kaygısız hissediyorum. Oysa attığım her adımda bile o kadar kaygılanır hale gelmişim ki, şimdi geriye dönüp bakınca daha iyi fark ediyorum. 

Bu dönem üç farklı okul gezisine ve projeye katıldım. Önce Kuzey Ege, sonra Balkanlar ve ardından Kars-Boğatepe. Özellikle Kars bana çok iyi geldi, bir köy evinde kaldım. Soso teyze ve Mehmet amca ile tanıştım. Karlı gecelerde soba başında sohbet ettik, Tigran Hamasyan'ın Poet isimli şarkısını açıp kar yürüyüşleri yaptım.  

Bugün ise arkadaşlarımı kahvaltıya davet ettim, birlikte keyifli bir vakit geçirdik. İlk kez eve gelen misafirlerden tedirgin olmadığımı, daha kendim gibi olabildiğimi hissettim. Oysa buraya taşındığımızdan beri eve misafir gelen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu değişimi elbette yalnızca ilaca bağlayamam, ben de mücadele ediyorum. Yaşam beni nereye sürükleyecek, nasıl devam edeceğim bilmiyorum ama şu yazıyı yazarken bile çiçeklerimin arasında, balkona taktığım sarı ampülün ışığında, hayatın da benim için bir ışık yakabileceğini düşünmek istiyorum. Zeus değil de sanki bir Prometheus olmak istiyorum..

27 Kasım 2023 Pazartesi

İyileşiyorum

Son yazımda başıma gelenlerden bahsetmiştim. Önce vücudumda çıkan döküntüler, ardından bacaklarımdan başlayarak başıma kadar yayılan yoğun elektriklenme, uyuşma hissinden tutun da, parmaklarımdaki ve ayaklarımdaki kasların istemsiz atması ile gelişen süreç beni derinden yıprattı. Soluğu hastanede aldım, tetkikler, tedirgin bekleyişler derken aslında tüm sorunlarımın psikolojik olduğunu öğrendim. Depresyon, panik bozukluk ve kaygı bozukluğu belirtileri... Aslında bunları uzun süredir yaşıyordum, hayata dair isteğim ve heyecanım uzun yıllardır kayıptı ve nerede olduklarını bilmiyordum. 

Hayatımda ilk kez bir antidepresan tedavisine başladım. Düşük dozlu bir antidepresan veren doktorum şikayetlerimin geçeceğini söyledi. Vücudumdaki uyuşmaların ve kalp krizi geçirir gibi hissetmeme yol açan zamansız kalp çarpıntılarımın geçmeyeceğini düşündüm ilkin. Bir hafta, iki hafta, üç hafta derken bir kutu ilacı tamamladım. Ve etkisine inanamadığım şekilde sorunlarım büyük ölçüde azaldı. En çok başımdaki sıkıştırma ve uyuşma hissinin geçmesine sevindim. O kadar zorlanıyordum ki, artık iyice ümitsizliğe kapılmaya başlamıştım. 

İlaç, zihnimin içinde dönüp duran konuşmaları durdurmaya başladı ve günlük hayattaki kaygılarımı hafifletti. Artık çok mutluyum, her şey şahane diyemem tabii ki. Zaten antidepresanların böyle bir amaçları olmadığını öğrendim. Fakat içinde bulunduğum bu ruh hali sanki 10 yıl önceki ruh haliymiş gibi, gencecik bir adamın hayata ilk atıldığı yıllarda hissettikleri gibi. Bu süre zarfında vücudumdaki uyuşmalara rağmen inatla kitap okudum, edebiyata geri döndüm. Bir sürü roman bitirdim. Buraya taşındığımızdan beri evimizdeki azıcık eşya ile yaşıyorduk. Bir odamız boştu ve bu ev bana hiç sıcacık bir yuva izlenimi vermiyordu. Hemen işe koyulup yeni eşyalar almaya başladım. Evi yavaş yavaş sıcacık bir yuva haline getirmeye başladım. Her şey zamanla daha iyi olacak inanıyorum, çabalıyorum, kendimi yeniden var etmeye çalışıyorum. İyileşiyorum.

25 Ekim 2023 Çarşamba

Zorlu Bir Yolculuğun Başlangıcı

Son yazımdan beri hayatımda pek çok değişiklik oldu. Bugün gücümü toplayıp bir şeyler yazmak istedim. Yaklaşık iki buçuk aydır vücudumda tuhaf belirtiler eşliğinde yaşıyorum. 14 Ağustos günü panik atak olduğunu düşündüğüm bir atak geçirdiğimden bahsetmiştim. Akabinde bacaklarımda kırmızı kaşıntılı döküntüler oluştu. Birkaç gün içinde geçti. Doktora gitmeyi hiç sevmediğim için ciddiye almadım. Bir müddet sonra bacaklarımda uyuşma, elektriklenme ve karıncalanma tarzında bazı belirtiler oluştu. Bir yere vurdum ya da bir şekilde uzun süre ayakta kalmanın etkisi diye düşündüm. Ardından bu uyuşmalar ellerime, boynuma, yüzüme ve çeneme derken en nihayetinde başıma geçti. 24 saat boyunca asla geçmeyen bir baş uyuşukluğu, mengene ile iki yandan sıkıyorlarmış hissi derken iki gün önce öleceğimi sandım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya ve tüm vücudum bir anda uyuşmaya başladı. Doktora gidip uzun bir muayeneden geçtim. Yapılan tetkikler sonucunda fiziksel ya da nörolojik bir sorunumun olmadığını, yaşadığım durumun tamamen psikolojik olduğunu öğrendim. 

Tedaviye başladık, hayatımda ilk kez bir antidepresan kullandım bugün. Ve altı ay boyunca sürecek bir tedaviye adım attım. Şu an hala kafamda şiddetli bir uyuşukluk var ve işten eve döndükten sonra hiçbir şey yapamıyorum. Şu satırları bile çok zor yazıyorum. Vücudumdaki etkilerini bir şekilde tolere edebiliyorum ama başımdakini edemiyorum. Şu an için tek isteğim başımdaki uyuşuklukların bir an evvel son bulması. 

Neden böyle oldu diye sorgulamadım elbette. Yıllardır verdiğim hayat mücadelesi, kaygı, hassas yapım, bu sene yeni başladığım bölüm başkanlığı görevi gibi pek çok stres etmeni birleşince sonunda bir yerden patlak verecekti. Oysa bu sene kişisel hayatıma daha fazla önem verdiğim bir yıl planlamıştım kendim için, 13 Ekim'de 32. yaşıma girmişken yapmayı planladığım şeyler vardı. İyi olmak, iyi hissetmek için kendimce çaba harcıyordum. Vücudum bu şekilde tepki verince gerçekten öleceğimi hissettim. Çok farklı bir deneyimmiş, bir süredir tamamen kafam uyuşuk şekilde hayata devam etmek beni çok zorluyor. Gün içinde biraz daha hafiflese de akşam saatlerinde inanılmaz artıyor. 

Bir araştırma yapıyorum, en yakın zamanda bir terapi desteği de almaya karar verdim. Antidepresan tedavisinin yanında bir de gerçek anlamda, ilk kez bir terapi desteği almak istiyorum. Çoğu şeyle tek başıma mücadele edebiliyordum, artık vücudum buna izin vermiyor. Keşke her şey daha farklı olsaydı, keşke bu yaşıma kadar bunca mücadele vermek zorunda olmasaydım. Doktora sorduğum ilk soru, psikolojimizin vücudumuzu nasıl bu hale getirebiliyor olduğuydu. Gerçekten inanılmaz. Yaklaşık bir saat on beş dakika kadar süre ayırdı bana doktor. Uzun uzun konuştuk, tedavinin iyi geleceğini ve uyuşmaların geçeceğini söyledi. Buna dair çok fazla endişem var, şu an için her şeyi bir kenara bıraktım yalnızca eski halime geri dönmek istiyorum. Başımın, vücudumun kuş gibi hafif olduğu zamanlara... Depresyon, panik atak, anksiyete bozukluğu... Belki de hayatımın en güzel dönemlerinde bana misafir olarak gelen bu rahatsızlıkların kalıcı olmasını istemiyorum, keşke yalnızca birer his olarak kalsalar, ona bile razıyım ama verdiği inanılmaz acılar dayanılır gibi değil.

Umarım iyi olacağım, daha iyi olacağım. 

10 Eylül 2023 Pazar

Belki de Yeni Bir Başlangıç

Bir önceki yazımda, eski sevgilimin yeniden beni görmek istediğinden bahsetmiş ve bir kararsızlık sürecinde olduğuma değinmiştim. Biz görüştük, dün sabah bir araya geldik ve uzun saatler boyunca sohbet ettik. Negatif duygularla gitmedim fakat pozitif duygular içinde de değildim. Tamamen nötr kalarak, açıklama yapmasına izin vererek dinledim. Yargılamadım, hesap sormadım, kırıcı herhangi bir söz söylemedim. Buraya kadar her şey makuldü. 

Fakat aralıklarla hafif de olsa kalbimin çarptığını hissettim, bunu söylemesi zor olsa da onu yeniden görmek mutlu etti sanırım beni. Eve döndüğümüzde bir süre daha konuştuk, o da aynı mutluluk içerisinde olduğunu ifade etti. 

Onunla buluşmadan 1 saat önce kararlaştırdığımız yerdeydim. Genelde hemen her türlü buluşmada bunu yaparım. Buluşacağım kişi ya da herhangi bir randevu saati fark etmeksizin, muhakkak çok öncesinde giderim. Kendimi ve zihnimi dinlerim, bir kahve içer, kitapçıları dolaşır ve sokaklarda yürürüm. Onu beklerken bir kitapçıya girdim. Yıllar evvel ona Füruzan'ın "Parasız Yatılı" isimli öykü kitabını almıştım. Yıllar sonra Füruzan yeni bir öykü kitabı daha çıkardı, ismi "Akim Sevgilim". Bu sefer de anlamlı olacağını düşünerek onu almak istedim ama girdiğim kitapçıda yoktu. Raflar arasında dolaşırken Yalçın Tosun'un "Dokunma Dersleri" isimli öykü kitabını gördüm, severek okumuştum daha evvel. Hemen alıp bir hediye paketi yaptırdım. Ve bir kafeye oturarak kendimle muhasebe yaptım. 

Geldiğinde kitabı hediye ettim. Artık buna tesadüf mü denir yoksa adı başka bir şey midir bilemiyorum ama o da bana Yalçın Tosun'un "Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler" şeyler isimli öykü kitabını almış. Bu duruma hem sevindik hem de çok şaşırdık. Sonrasında uzunca yürüdük ve ardından bir akşam yemeği yedik. Yolu üzerinde olmamasına rağmen beni metro durağına kadar geçirmek istedi. 

Sanırım bu sefer önünü arkasını düşünmeden, sorgulamadan, sürekli sorular sormadan olağan akışına bırakacağım. Olumlu ya da olumsuz, güvenli ya da güvensiz, doğru ya da yanlış... Bundan sonra neler olur, neye yöne gideriz, nasıl savrulur ve değişir, gelişiriz bilemiyorum ama ilk kez bu sefer bunları sormadan, sorgulamadan akışında ilerleyeceğim. Hayat bu, ne göstereceğini hiç bilmiyoruz ve artık bu duruma kaniyim. Belki de yeni bir başlangıçtır bunun adı...

5 Eylül 2023 Salı

Geri Dönenler

Pazar akşamı beklemediğim ve beni şaşırtan bir olay oldu. Bundan yaklaşık 3-4 yıl önce hayatıma biri girmişti. Bir seneyi aşan bir ilişkimiz olmuştu. Fakat pek çok sebebin etkisi ile yollarımızı ayırma kararı almıştık. Her ne kadar beni hayatından bir arkadaş olarak çıkarmak istemese de, benim isteğim bu yönde olmamıştı. Çünkü bir noktada epey kalbimi kırmıştı ve bir arkadaş, tanıdık olarak da hayatımda kalmasını istemedim. 

Okulumun mail adresine bir mail geldi. Onun ismini görünce şaşırdım. Çünkü telefon numaramdan ulaşmak yerine bana mail atması, üstelik mail adresimi de bilmezken bunu yapabilmesi tuhaf geldi. Mail içeriği tamamen eğitim ve öğretmenlik ile ilgiliydi. Kendisi de öğretmen, bana meslek ile ilgili bir soru sormuş ve maili görünce cevap yazmamı istemiş. Bu durum da epey tuhaf geldi. Birkaç saat maline yanıt vermedim. Esasen hiç yanıt vermemeye karar verdim fakat gece yarısına doğru whatsapp üzerinden bir mesaj gönderdim. Bana neden böyle bir mail ile ulaşmak istediğini sordum, bu durumu epey absürt bulduğumu söyledim. 

Telefon numaramı kaybetmiş. Uzun süredir bana ulaşmak istiyormuş. Ben sosyal medya kullanıcısı değilim ve hiçbir platformda hesabım yok. Bu bildiğim bir durum, telefon numaramı ve mail adresimi bilmeyen insanlar bana ulaşmakta güçlük çekiyor. Birkaç yıl evvel okulda bir sunum yapmıştım, o sunum da bizim okulun internet sayfasının bir bölümünde haber olarak yayımlanmış ve bana oradan ulaşmış. Kontrol ettim, hakikaten de öyle. 

Biraz sohbet ettik. Fakat sohbeti devam ettirme niyetim yoktu. Oldukça soğuk mesajlar attım. Beni görmek istediğini, yüz yüze konuşmak istediğini ve beni aklından, kalbinden çıkaramadığını söyledi. Görüşmeden geçirdiğimiz bu yıllarda hayatında nasıl gelişmeler olduğundan bahsetti. Ben de görüşmek istemediğimi, bundan emin olmadığımı ve yeniden kırılmak istemediğimi söyledim. Konuşmamız sonlandı fakat ertesi gün bir günaydın mesajı ile uyandım. Ve bugün yine bir günaydın mesajı, biraz sohbet ve ilerleyen günlerde de aynısı olacak gibi duruyor. 

En sonunda görüşmek için emin olmadığımı belirttim, bunu değerlendirebilmem için bana zaman vermesini istedim. Anlayışla karşıladı, yanıtımın olumlu olmasını dilediğini söyledi. 

Yıllar önce kendisinden epey hoşlanmıştım. Hem fiziki anlamda hem de gönülden. Fakat emin olamıyorum, ona da söyledim. Yeniden kırılmak ve yeniden toparlanmaya çalışmak istemiyorum. Esasen ne yapmam gerektiği konusunda bir fikrim yok. Şimdilik onun gün içinde attığı mesajlara kısa yanıtlar veriyorum, ben bir şey yazmıyorum. Bu durumun farkında. Buz gibi hissettiğimi ve bunun zor olduğunu söyledim. Yine de kafam karıştı. Ne yapmalı, en azından bir kez görüp kendisini ifade etmesine izin mi vermeliyim? Eski meselelerin yeniden açılmasını sevmiyorum, belki telafi edilebilir fakat ne kadar sağlıklı olacağı konusunda bir fikrim yok. Bir tür açmaz içindeyim, nasıl bir karar vereceğimi bilmiyorum...

19 Ağustos 2023 Cumartesi

Yeni Dönem Planları

Okullar açılana kadar önümüzdeki sene için plan-program yapmaya karar verdim. Verdiğim kararların hepsine uyamayacağımı biliyorum lakin planlar yapmak ve bu planları uygulamaya çalışmak hayatımı daha düzenli hale getiriyor. En azından böyle olunca kendimi daha iyi hissediyorum. 

Uzun süredir spor yapmıyorum, spor dediğim de ev egzersizleri. Spor salonlarını hiç sevmiyorum. Oldukça zayıf ve kas kütlesi olmayan bir beden yapısına sahip olduğum için ağır antrenmanlar yapamıyorum. Ama bir dönem uzun süre yapmış ve kendimi fiziki anlamda daha zinde hissetmiştim, faydalarını da görmüştüm. Yani bu seneki ilk plan spor ve hareket. 

Son iki yıldır düzenli bir okuma rutinim yok. Artık eskisi kadar yoğun bir şekilde okuyamıyorum. İş yoğunluğu, odaklanmakta yaşadığım zorluklar vesaire derken okuma tempomu epey kaybettim bence. Hala okuyorum ama istediğim düzende ve sıklıkta değil. Bu sene bunu düzene koymakta kararlıyım. 

Beslenme rutinim yazın bir miktar bozuldu. Kilo konusunda aşırı olmamak ile birlikte obsesif bir yapım var. Özellikle karın bölgemdeki en ufak bir yağlanmaya bile tahammül edemiyorum. Ve çoğunlukla da güzel bir beslenme rutini uyguluyorum. Zaten uzun ve ince bir fiziki yapım olduğu için kilo almaya da meyilli biri değilim. Yine de sağlıklı besinlerle devam ettiğim rutine pazartesi itibari ile geri dönmeyi planlıyorum. (Bu sene seminer dönemi kahvaltıları çok güzel olsa da her zamanki aralıklı oruç rutinime uyacağım, kendime söz veriyorum). 

İngilizcede kendimi daha iyi bir noktaya taşımam gerekiyor, bunun için nereden başlasam bilemiyorum. Okullar açılana kadar bununla ilgili de bir plana ihtiyacım var. Bakalım bu sene bu enerjiyi bulabilecek miyim? Bu konuda tam kararlı olmasam da listeme ekleyeceğim. 

Kararsız kaldığım durumlardan biri ise doktora yapıp yapmamak konusunda. Akademiyi sevmiyorum, aktif mesleki hayatımda da bana gözle görülür bir etkisinin olacağını düşünmüyorum. Yoğun bir iş temposunda doktora çalışmaları yürütmenin de epey zor olacağı aşikar. Fakat böyle bir imkanım var, biraz hazırlık yaparak istediğim alanda bir doktora programına girebilirim. Fakat ne gerek var diyor bir yanım. Bunu şimdilik listeye eklemiyorum. Aklımın bir köşesinde kalmaya devam etsin. 

Oturduğum yere yakın bir spor salonunun yüzme havuzu var. Havuz için kaydolup bazı günler yüzebilirim diye düşünüyorum. Bundan da tam emin değilim ama nedense bana iyi geleceğini hissediyorum. Bunu yine de listeye eklemek istiyorum. 

Son olarak kendimi iyi hissedeceğim bir hobi ya da kurs bulma fikrim var. Daha önce çeşitli kurslara katıldım. Hatta bunlardan biri Caferağa Medresesi'nde katıldığım porselen desenleme ve boyama kursuydu. Çok eğlenmiş ve epey güzel çalışmalar yapmıştım. Belki hafta sonları birkaç saat bana iyi gelebilecek bir el becerisi kursuna gidebilirim. Aklımda minyatür var. Bunu da listeye ekliyorum yine emin olmamakla birlikte. 

Evet, listem sanıyorum ki bir seneyi dolu dolu geçirmemi sağlayacak yoğunlukta. Tabii ki hepsini yapamayacağım ama bazı hedeflerimi gerçekleştirebilsem bile kendim için önemli adımlar atmış olacağım. 

17 Ağustos 2023 Perşembe

Başlangıç

Tatil bitti ve okula geri döndüm. Ofis masama oturdum, sabah kahvemi aldım ve bir şeyler yazmak istedim. Bu hafta okula yeni gelen öğretmenler için oryantasyon haftası. Bölümümüze yeni bir öğretmen arkadaş geldi, ben de ona destek olmaya çalışıyorum üç gündür. Haftaya tüm öğretmenler okula gelince işler iyice yoğunlaşacaktır. Toplantılar, planlamalar, ilk ünitelerin oluşturulması, check-listler... Bu hafta yeni başladığımız için pek bir işim yok, esasen sıkıldım da. Normalde uzun yaz tatili dönüşlerinde adaptasyon süreci yaşamam. Yine yaşamadım fakat içimde bir sıkıntı ile başladım. Uyku düzenim ve yeme düzenim hemen bozuldu. Üç gündür psikosomatik olduğunu düşündüğüm baş, boyun, göz, mide ve karın ağrıları peyda oldu. Bu kadar uzun ve güzel bir tatilden sonra yeni bir başlangıç yaş geçtikçe daha zor geliyor sanırım. Neyse, birkaç güne elbet alışacağım. 

Bu sene bölüm başkanlığı görevimin ilk senesi olacak. Bunu hiç dert edinmedim, işler nasıl ilerleyecek bilmiyorum ama kendime güveniyorum bu konuda. Altından kalkarım bir şekilde. Bu yeni görev dışında 6. sınıfların müfredatını da baştan sona yenilemem gerekecek. Bu da demek oluyor ki bir sene boyunca her hafta sonu saatler boyunca çalışmaya devam. Her şey o kadar hızlı değişiyor ki, öğrencilere sürekli yeni çalışmalar hazırlamak zorunda kalıyoruz. Bunca işe rağmen umarım güzel ve aralarda dinlenebildiğim bir yıl olur. 

Ofis masamı düzenleyip, işlerimin başına dönsem iyi olacak. Bu sıcakların bir an evvel son bulmasını ve biraz rahat nefes almayı diliyorum.

14 Ağustos 2023 Pazartesi

Tuhaf Bir Sabah

Bu sabah erken uyandık, kahvaltı yaptık. Seminer dönemi başlamadan önce biraz alışveriş yapmamız gerekiyordu. Kahvaltıdan sonra önce annemin ilaçlarını yazdırmaya, sonrasında da alışverişe gitmeye karar verdik. Giyim kuşama pek düşkün biri değilim. Üzerimdeki şeyler giyilmez hale gelene kadar giyerim, çok az kıyafet alışverişi yaparım. Çalışmaya başlayacak olmam nedeni ile birkaç elzem eşyaya ihtiyacım vardı. Sabah olumsuz hiçbir şey olmadı ama içimde bir sıkıntı ile uyandım. Kahvaltıdan sonra annem hazırlanmaya başlamıştı, ben de yatağımda oturmuş müzik dinliyordum. Onun hazırlanması bittikten sonra ben de hazırlanacaktım. Bir anda tarif edemeyeceğim bir baskı hissettim vücudumda. Titremeye ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Hemen annemi çağırdım, bir süre onun omzunda ağlamaya devam ettim. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi bir his vardı içimde, çok ağır bir his. Bunu nasıl tarif etsem bilemiyorum. Sanki beni boğuyorlarmış gibi. Bir şeyler çok ağır gelmiş gibi. Kendime geldiğimde yarım saate yakın bir zaman geçmişti. Biraz derin nefes aldım, su içtim ve oturup dinlendim. Annem programı iptal edelim dedi ama etmek istemedim. İşlerimizi hallettik ve eve döndük. 

3 yıl önce arkadaşlarımla birlikte Olimpos'a tatile gittiğimizde de benzeri bir şey yaşamıştım. Zaman zaman sebepsiz ağlamalarım olur. Bir film izlerim, bir şeyler okurum ve ağlamaya başlarım. Bazen durup dururken ağlamak gelir, içim acır. Özellikle bu ağlamalarım depremden sonra artmaya başladı. Uzunca bir süre etkisinden çıkamadım. Bu durum İstanbul'da yaşadığımız için kaygılarımı iyice tetikledi. Fakat tek sebebi bu olamaz. Bu sabah neden böyle bir şey yaşadım, beni tetikleyen bir şeyler mi oldu anlam veremiyorum. Normalde bir insan yeni alacağı şeylerden mutlu olur, en azından buna dair bir heyecanı olur. Bende ise bu durum bir zorunluluk olarak işliyor. Çalışıyorum, iş yerinde yırtık ayakkabılar ile dolaşamam biliyorum fakat bunu çok umursuyor muyum? Hayır, senelerdir yalnızca iki ayakkabım var ve kenarlarının yırtılmış olması benim için dert değil. Ya da kirli ve iyice eprimiş olmamak koşulu ile giydiğim giysilerin hiçbir önemi yok. Bunlar benim için heyecan verici şeyler değiller, bugün yaptığım hiçbir alışverişe de mutlu olamadım. Sabah bu olumsuz deneyimi yaşamamış olsaydım da alışverişten mutlu olarak dönmeyecektim. Yaşadığım bu durum sanıyorum panik atak gibi bir şeydi, tabii ki kendime tanı koyamam ama okuduğum, bildiğim kadarı ile böyle bir deneyime benziyordu. Epey kaygılı da bir insan olduğum su götürmez bir gerçek. 

Bir daha aynı şeyi yaşamam umarım, çünkü çok olumsuz bir deneyimdi. Üç yıl öncesinde yaşandı ve bir daha yaşanmayacak sanmıştım, yanılmışım. Bunun üzerine biraz düşüneceğim. Belki de artık gerçekten bir psikolojik destek almanın vakti gelmiştir.

13 Ağustos 2023 Pazar

Tatil Güncesi: Altınoluk

Hafta başında tatile çıktık, dün gece de döndük. Şu yaşıma kadar yaptığım en huzurlu tatillerden biriydi. Yaz başında araştırma yaparken uzun saatler boyunca yolculuk yapmayacağımız aynı zamanda sakin bir yerler aradım. Altınoluk'ta güzel bir eşyalı daire buldum. Ve kararımızı verip tatilimizi gerçekleştirdik. 

Kaldığımız ev veranda tarzında kocaman bir balkonu olan, bahçesinde ise çeşit çeşit çiçekleri ve ağaçları olan ferah bir evdi. Bizim için de çok kullanışlı oldu. Gittiğimiz ilk gün evin önüne halk pazarı kurulmuştu. Buna çok sevindik. Tüm gıda alışverişimizi halk pazarından yaptık, tatil boyunca da tüm yemeklerimizi kendimiz hazırladık. 

Altınoluk çok sakin bir tatil beldesi. İnsanları güler yüzlü, yardımsever. Plajları oldukça temiz, denizi güzel, sokakları da bir o kadar düzenli. Genelde gençlerden ziyade orta ve üstü yaş nüfus yoğunluğunun fazla olduğu dikkatimi çekti. Eğlence mekanı, bar, gece hayatı vs. gibi özellikleri olan bir yapıda değil. 

Tatil boyunca sabah erken saatlerde denize girip güneşlendik, öğle saatine doğru eve dönüp kahvaltımızı yaptık. Büyük oranda balkonda vakit geçirdik. Akşamları da epey hareketli olan çarşı merkezinde gezinip, yürüyüşler yaptık. 

İlk kez burada rastaladığım bir detay da epey hoşuma gitti. Altınoluk'ta dolaşırken bazı sokak başlarında kazanlarla lokma yapıldığını ve insanların da kuyruğa girerek lokma aldığını görmüştük. Bir sabah uyandığımda kaldığımız evin çaprazında bulunan başka bir evin önünde lokma yapıldığını gördüm. Tam da kahvaltı yapıyorduk ve ben de cüzdanımı alıp sıraya girdim. Meğer satın alınmıyormuş, hayır lokması olarak ev sahipleri yaptırıyor ve insanlara dağıtıyormuş. İki tane abla, kazanların başlarında hamur bitene kadar lokma yapıyorlar. Biz de nasiplenmiş olduk. Bu gelenek beni çok sevindirdi. Üzüldüğüm kısım ise İstanbul'da sürekli paramız ile bir şeyler satın aldığımız için, o esnada yaşadığım yabancılık hissiydi. Çünkü büyük şehirlerde parasız herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Bizden ne çok şey çalıyor bu şehir...

Tatil evimizde bir televizyon vardı. Bizim kendi evimizde yıllardır bir televizyonumuz yok. Bu nedenle televizyonda yayımlanan programlar ile ilgili de bir bilgim yok. Evde otururken şu televizyonu açayım dedim, gerçekten hiçbir şey değişmemiş. Saçma sapan programlar vardı. Hele bir tane programa denk geldim ki evlere şenlik. Gelinler yemek yapıyor, kayınvalideleri de gelinlerin yemekleri arasından tadım yaparak kendi gelinlerinin yaptığı yemeği tespit etmeye çalışıyor. On, on beş dakikada bir de stüdyonun orta yerine gelerek göbek atıyorlar. Gerçekten çok enteresan. İyi ki evimizde televizyon yok dedim bir kez daha. 

Güzel bir tatili daha geride bıraktık, Çarşamba günü çalışmaya başlayacağım. Tatil sonrası biraz zor olacak ama adapte olacağım bir şekilde. Umuyorum güzel bir çalışma yılı olur.