31 Ekim 2014 Cuma

Mavi












Gazetelerin müzik eklerinden birinde rastlamıştım Mavi'ye.Avukattı yanılmıyorsam.Belki de kendi hayatı için büyük bir değişikliğe imza atarak müzik yapmaya karar verdi.Ardından şarkılarını dinlemeye başladım.Yine Aynı Hikaye,Kaptan,Bütün Şehir Rüyada,Yakışmaz Bana ve diğer şarkıları.Çok naif geliyor bana ezgisi,duruşu,gülüşü.

Müzik piyasasının içinde sessiz sakin ilerliyor.En çok da gözlerindeki samimiyet etkiledi beni.Mavi gözleri epey derin,iyilikle dolu bakıyor.Son çalışması Bir Kış Masalı çok güzel olmuş.Klibi de son dönemlerde izlediğim en iyi kliplerden biri.İçime ışık doluyor Mavi'yi dinleyince.

Bu geceki misafirim tam da kendisi.Sesi ile odama konuk oldu.Hoş geldi.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Yatılı Okul Maceraları ve Tombişlerim

Yatılı okulda öğretmenlik deneyimi bir başka.Çocukların sosyal hayatlarında hatta her anlarında yanında oluyorsunuz.Bu sabah tatilimi çocuklara ayırdım.Saat yedide kalkıp kahvaltı yaptık birlikte.Ardından okulun spor kompleksine gittik.Bir tur koştuktan sonra futbol maçı yapmaya karar verdik.Takım kuruldu ve başladık oynamaya.10-9'luk skor ile yenildik.(Lakin üç tane gol attım bunu söylemem lazım :)

Ardından hepsine kola ısmarladım.Çocuklarım 11 yaşındalar henüz.Hepsini çok seviyorum.Onlar da beni severler,bir huyum hariç.Sabah kahvaltılarında yanaklarını sıkıp tombişlerimmmmm diye bağırdığım zaman çok sinir oluyorlar. 

Bütün hayatımı çocuklar ile geçirebilirim.Hatta aklımda bir çocuk kitabı projesi var.Yatılı okul maceraları üzerine.Bütün vaktim çocuklarla geçtiğine göre bu projeyi yakın zamanda hayata geçirsem çok iyi olacak.Tabii ki,kitabın adını Yatakhanemdeki Tombişler koymayacağım ! :) 

28 Ekim 2014 Salı

Kuyu Kazmaca

Mezun olalı neredeyse bir buçuk sene oldu.Bir buçuk senedir de aynı kurumda çalışıyorum.Özel sektörde.Öğretmenim.Nasıl desem bilmiyorum.Hayatın gerçeklerini tokat gibi öğrendim,çalışmaya başlamamla birlikte.Sanıyordum ki,siz hakkaniyetli olduğunuz sürece hakkınızı alırsınız.Okumuş insanlar nihayetinde hepsi,duyarlı olurlar diye düşünüyordum.Ama şu ana kadar zerresini görebilmiş değilim.Kendimi çocuklara ve işime vermesem tam anlamıyla bir entrika yumağı ile örülüp gideceğim.

Şaşılacak şey,herkes birbirini şikayet ediyor,birbirinin ayağını kaydırmaya çalışıyor.Yahu aynı pozisyonda çalışıyoruz üstelik biz eğitimciyiz.Şu bir buçuk sene içinde görmediğim kalmadı.Emekliliği gelmiş,görmüş geçirmiş insan bile aynı şekilde davranıyor.Herkes kendi çıkarını koruma peşinde.Bunu yaparken de zarar veriyorlar.Dönen entrikalara şahit oldukça ağzım açık kalıyor.

Sanırım hangi sektör olursa olsun bu durum aynı.Çocukların masumiyeti,kızgınlığınızı unutturan neşeleri de olmasa yapılacak iş değil yani.

Alın yahu bütün dünya sizin olsun.Ama çocukları rahat bırakın,masumiyetleri ziyan olmasın.

13 Ekim 2014 Pazartesi

Kurtuluş Son Durak



















İş,okul,hastane bin türlü üzüntü ve koşturmamın arasında birden aklıma geliverdi açıp izledim.Sosyal medyada bir sürü eleştiri almış olmasına rağmen filmi çok beğendim.Kurtuluş Son Durak.Hiç öyle sinemasal söylemlere girmeye,tekniğidir ığdısıdır dığdısıdır bahsetmeye gerek yok.Su gibi aktı.

Nihal Yalçın çok beğendiğim bir oyuncu.Film için yazıp söylediği şarkıları da çok beğendim.Tebrik ediyorum.

Uzun uzadıya da anlatmaya gerek yok,sıkıntılıysanız açıp izleyin filmi derim.Her filmin altında entellektüel birikim arayıp verdiği mesajları sorgulamaya lüzum yok.Çok güzel olmuş,olmuş işte.

10 Ekim 2014 Cuma

Aile

İnandıkça güzelleşiyor,renkleniyor her şey.Geçmişte yaşanan tüm ailevi küslüklere,üzüntülere rağmen yeniden birleştik.Yine belki bir yerde yaşananları unutamıyor insan.Ama kötü günlerde ailenizin yanınızda olması kadar güç veren başka bir şey yokmuş.Anladım,çok yakın zamana kadar bilmezdim.

Hayatın başımıza açtığı tüm dertlerin üstesinden tek başıma gelebileceğimi sanırdım.Ta ki ölümden dönmenin ne demek olduğunu anlayana kadar.Sevdiğinizi kaybedecek olma ihtimalinin üzerinize bir kara bulut gibi çöreklenmesine kadar...

Bayramı teyzemlerle birlikte geçirdik.Annem,iki teyzem,eniştem ve kuzenim.Hayatımda ilk kez bir aile olmanın mutluluğunu yaşadım.Bayram sohbetleri,akşamları kaçırılmayan diziler ve ardı ardına demlenen çaylar,tellenen kahveler ve sigaralar.

Aile çok güçlü bir kurum.Kısaca bayram tatili iyi geldi,daha iyi hissetmeye başladım.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Tokio Hotel : Love Who Loves You Back












Tokio Hotel,ergenlik yıllarımda deli gibi dinlediğim gruplardan biriydi.Bill Kaulitz'in androjen imajı,bir hayli cesur genç çocukların ilginç halleri benim de ilgimi çekerdi.Son albümlerinin ardından epey uzun zaman geçti.Bu sanırım Tokio Hotel'in toparlanma ve kendilerine yeni bir müzik ekseninde yeni bir kariyer çizme aşamalarının uzun süreci idi.
Ve Tokio Hotel geri döndü.

Önce Run,Run,Run isimli şarkıları ile çıktılar.Ki bence bu başarılı bir çalışma olmuş.İkinci video hiç vakit kaybetmeden Girl Got A Gun adlı şarkıya geldi.Klibi oldukça sıradışı ve Tokio Hotel tarzından uzak buldum daha doğrusu anlamsız buldum.Sanırım yeni albümleri ile bir Miley Cyrus çıkışı yapmaya çalışmışlar.Ama olmamış,gereksiz bir şarkı ve gereksiz bir klip.Son klipleri ise an itibari ile yayınlanmış bulunmakta.Şarkıları ise Love Who Loves You Back.Bu şarkıda da Tokio Hotel'in rock altyapılı tarzını bulmak oldukça güç.Müzik bildiğimiz elektronik.Rock albümler ile piyasaya çıkan grupların birkaç albüm sonra elektronik zemine oturmaları sanırım bir gelenek haline geldi.Bu her ne kadar üzücü olsa da şarkıyı beğendiğimi söyleyebilirim.

Klibe gelince,bu sefer olmuş.Oldukça cesur sahnelerle ve artık çocukluktan çıkmış,genç adamlardan oluşan bir Tokio Hotel görmek beni heyecanlandırdı.Özellikle Bill Kaulitz çok daha seksi ve dikkat çekici olmuş.Klip çok cesurca.Bill Kaulitz'i bir yandan bir adam öpmeye çalışırken diğer yandan da bir kadın öpüyor.Açıkçası merak ediyorum,Bill ne zaman eşcinsel ya da biseksüel olduğunu açıklayacak(?) Sanırım bir altyapı hazırlıyor.

Genel olarak bizim o ergenlik yıllarımızı süsleyen rock yapan Tokio Hotel'i son albümlerinde göremesek de,yıllardan gelen alışkanlık işte neylersin ! Tokio Hotel'i her şeye rağmen dinlemeye devam edeceğim.

Efrasiyab'ın Hikayeleri



















"Her insan ancak bilmediği şeyden korkar.Korkusunu yenmek için bilmek ister.Fakat bilmesi için araması gerekir.İşte,din de bu arayış değil midir ? Bununla birlikte,eğer insan bir şeyi arıyorsa,onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir.Kavuşamadığı şeye erişmek için can atar.Eh ! Bu da aşktır işte ! Kısacası,yolumuzu şaşırmış değiliz.Korkudan arayışa,arayıştan ise aşka geçtik.Hikayeleri anlatırken,elimizde olmadan seçtiğimiz üsluba bakılırsa,daha önce geçtiğimiz yerlerden tekrar geçmiş bulunduğumuz kesin.Çünkü bu üç duyguya da çok aşina görünüyoruz.Ne korku,ne arayış,ne de aşk bizi şaşırtıyor.Bu duygular,gönlümüzde çoktan dinmiş fırtınalar gibi.Benim için bu durum fazlasıyla alelade.Arayış bitince,aranan şey artık bir kez bulunduğu için,korku da aşk da biter."

Ölüm'ün Cezzar Dede'ye cevaplarından bir tanesi bu...Efrasiyab'ın Hikayeleri,İhsan Oktay Anar'ın düş dünyasından çıkmış uçsuz bucaksız bir yolculuğa götürüyor insanı.İtiraf etmeliyim ki İhsan Oktay'ın kaleminden aldığım zevki başka hiçbir yerli yazarın kaleminden alamıyorum.