25 Mart 2012 Pazar

Kendime


Ders çalışıyorum bu aralar.Sonra bütün Eurovision şarkılarını açıp tek tek dinliyorum.Yakında bahise başlamazsam iyidir.Sunum ödevlerim var bir yandan da onları yapıyorum.
İşaret dili kursum bitti artık.İdare eder bir sınav geçirdim ve artık haftasonlarım boşaldı.Boşluğa düşmekten korkuyorum ama sınavlarım zaten buna izin vermiyor.Sonrasında da eve gidicem kafamı dinlemeye.Annemi de özledim,odamı da özledim.Baharla birlikte artık bahçede kahvaltı yapar,kahvelerimizi içeriz.

Bunlar dışında dişçilerde geziyorum.Diştaşlarımı aldırmıştım bu hafta yine kontrolüm var.Nişantaşı beni bekler,sabahın yedisinde kalkmaca.Hiç hoşlanmıyorum.Bir buçuk ay sonra da yirmiliklerime elveda.Ameliyat günüm belli.

Tudors'ta heyecan dorukta,son dört bölümümüz kaldı lakin sınav zamanı diye rafa kaldırdık.

Sıkılmalarım devam ediyor ama sevdiğim biri var,dünyayı sevmek demek bu.

Bulamadım diyecek başka bir şey kendime,
Hayatım hep yüzde seksen hüzün
Yüzde yirmi neşe
Belki de alışmak lazım
Bu kargaşaya,hayali düzene

22 Mart 2012 Perşembe

Şeyler


Bu aralar sınavlarım yaklaşmak üzere,çalışmaya başlayamadım daha.On günü geçti fakat benim gribim hala geçmedi burnum açık unutulmuş bir musluk gibi.Haliyle ders çalışmak için önüme eğildikçe akmakta.

Bunun dışında Bukowski okumaya devam ediyorum.En son "Pis Moruk İtiraf Ediyor" adlı kitabını okudum.Kendisi hakkında çok eleştiri var ama ben çok iyi yazdığını düşünüyorum.En son Müge Tuzcuoğlu'nun kitabını okudum,kitabın adı "Ben Bir Taşım." İnternet üzerinde kendisi için başlatılmış bir imza kampanyası da var.Katılmanızı dilerim.Bu ülkede düşünmek hem de barıştan yana düşünmek insanları ne kadar içeri attıracak bilmiyorum,biz ne zaman tutuklanacağız acaba ?

Bunun dışında hayattan çok sıkıldım.

Bu aralar tek eğlencem Eurovision 2012 şarkılarını dinlemek.İki tane favorim var bu sene.Biri İsviçre adına katılan Sinplus'ın "Unbreakable" adlı şarkısı.Diğeri ise benim zaten çok sevdiğim İtalyan bir şarkıcı Nina Zilli.Şarkısı ise "Out Of Love."


Ama ben çok sıkıldım yaşamaktan,gerçekten çok sıkıldım.Bir de çalınan ayakkabımın yerine hala bir ayakkabı bulamadım.
Bulamadım.


18 Mart 2012 Pazar


Günlerden Hayat


Bugün işaret dili kursumuzun son günüydü.Çıkışta kursiyer arkadaşlarımızla ve hocamızla federasyona uğradık.İşitme engelli dostlarımızla buluştuk çay içtik,sıcacık sohbetler ettik.Kendimi çok daha iyi hissettim.Bir şekilde yaşıyoruz,mutlu olmalıyız.
Mutlu olmayı hak ediyoruz,hepimiz.

17 Mart 2012 Cumartesi


Kıçım Başım

Oyunun sonunu düşünüyorum.İzlediğimiz müthiş bir hayat var önümüzde,sahnede.İlk oyunu.Dipdiri bir vücut,muhteşem bir kadro.Süslü.Herkes yeni hayatına,yeni gösterisine hazırlanmakla meşgul.Heyecanlı.Yeni dünyaya gelmiş gibi daha.

Peki alkışı alıp oyun bittikten sonra nereye gider yaşam,hangi kuytu deliğin içine girerken görebiliriz onu.Bir yaşam mücadelesi verirken biz,nasıl gözlerinizin önünde mutlu olabilir,mutluluktan bir dünya yaratabiliriz.

Sokaktan gelip kapıyı kapayıp eve döndüğüm an en mutlu andır benim için.
Sankü üstüme üstüme yürür insanlar.Halbuki ne kadar kalabalıklar,olmasalar.
Kaçsam bırakıp diye bir şarkı başlatırım içimden,güzel bir İncesaz parçası.Nihayetinde kendi dünyama kapanınca her şey daha umutlu hale gelir benim için.Yaşam ümidi denen zırvalığa karşı alınmış en büyük önlem.Bir de yanında yulaflı bisküvi ve soğuk süt varsa benden daha mutlusu olamaz.

Ve mutluluk bizim tercih ettiğimiz bir olgu değildir.Bize bahşedilir.Çoğunun kapı dışarı edildiği şu dünyada.Ki ben de dahil,ebem de dahil.

Bir cinnet çığlığı olmalı bu,eşitsizliğin kol gezdiği düğüm olmuş bir düzen.Siz hala kıçınızı kaşımaya devam edin şanslı olduğunuz için,bizse boğulmaya devam edelim doğuştan duyarlı ve insan olduğumuz için.

15 Mart 2012 Perşembe


Ses

Saçma insanlar var çevremde,elbette benim etrafımda dönmüyor dünya.Herkes kendi etrafında eyvallah ama ben istemiyorum artık.Bir ağlayıp bir güler halinizi çekmek istemiyorum.Alıp başımı gidesim var tek başıma.Charles Bukowski okuyup içip içip sıçmalı bir yerlerde.Geriye dönüşü olmayan bir yer.

Gerçekten sıkıldım artık etraftan,çevreden.İnsanlardan.

Kaçacak bir yer olmalı bazen,müzikte olmasa ne yapardık ya ?
Ağlardım ben,çok ağlardım.Sonrasında belki bir tane olips evirip ağzımın içinde ardından buz gibi su üstüne.

Yaşamak için çok sebebe ihtiyacımız yok.
Susmaya ihtiyacımız var.
Her yanım ses.
Her yerde ses.

14 Mart 2012 Çarşamba


Adam



Bir uçtan bir uca dünya.Belki de sadece kanatlarımın altında bir hayat.Sadece benim gözetimimde ve sınırları olmayan.İnsan ancak kendi hayatına sahip çıkarsa galip gelebilir düzene karşı.Başkasının hayatını korumaksa tamamen kişisel insiyatife bağlı bir durum.

Hastayım,nezle oldum.Ama çok iyi bakılıyorum.Çok hem de.

Bu aralar bir derdim yok.Sakallarım aşırı derecede uzadı,saçlarım için dört numara traş olduktan sonra aynada bakıcam kendime uzun uzun.Pembe burnumla,sanki adam oldum gibi hissediyorum.Kendime yirmi yaşına girmiş bir adam diyorum artık.

Adamlığın ne gibi vasıfları vardır bilmiyorum,vasıfsız olmak benim tercihim.
Sadece adam deyince kendimi güçlü hissediyorum.Ya da toplum bana bunu söylüyor.Çok konuşuyor toplum biliyorum,başımdaki en geveze bela.

Bir adam olmak neye yarar bilmiyorum sadece sakallarım var ve adam gibi hissediyorum.
Adam oldum diyorum,aklımı uçuruyorum.En iyisi kendim olmak,biraz daha Abis'i okuyup bir duş almalı.

10 Mart 2012 Cumartesi


Gel Gör Beni


Mutlu olmak sanıldığı gibi kolay değil.İnsan her zaman gerçek hislerini teleffuz edemiyor.Birden yenilmek gibisi yok,kavram kargaşası zihnin türevlerinden biri.Peki ya içini nasıl açıklarız ?
Çok zor günlerdeyim aslında öyle değilim.

Biraz kendine eziyet çektirmek benimki.Nereye gitsem ne yapsam olmuyor.Sanki bir arayışın içindeyim ama ne aradığımı bilmiyorum.Sürüklenmek gibisi yoktur kuru yapraklar ile,ama gittiğim yerlerde de iklim hep soğuk.Kış geliyor diyor ya Mor ve Ötesi.İşte öyle,kar taneri çok soğuk.Bedenim çok soğuk.

Belki bir çığlık yeter dünyaya gelmemize,tekrar dirilmemize.
Diyorum kendi kendime.Bir yerlerde ışık olmalı.
Ama artık dönecek gücüm yok.

Sırf öyle gerekiyor diye yaşıyorum.
Çoğu şeyi gerekiyor diye yapmıyor muyuz zaten.

Metropolis söylüyor ;

Dar bu yol gidilmiyor
Bastığım yer bir var bir yok
Gel de gör zehir bu yol
Kaç milattır anlayan yok.

5 Mart 2012 Pazartesi

Her Şey Biter


Yirmilik dişlerim çıkıyor,daha doğrusu çıkamıyor çünkü doktorum ağzımda yer olmadığını söyledi.Sanırım alınacaklar,korkmuyor değilim.


Haziran'da en yakın arkadaşım ve sevgilisi İstanbul'a gelecekler.Sevgilisi Fransız.Onlara güzel bir İstanbul turu yaptırıcaz.Ve tabi bol bol hasret gidermece.Çok özledim onları.


Kitap alıyorum bol bol.Param yoksa bile kitap alıyorum kendime.Okuyorum da.Otobüste,okulda ve yurtta.Charles Bukowski'nin Ekmek Arası'nı aldım.İstiklal'de çok şirin bir sahaf var.Ve zaten benim Metis Yayınlarına karşı da ayı bir zaafım var.

İşaret dili kursumun iki haftası kaldı,ardından eve gidicem sanırım.

Her hafta birkaç film izliyoruz.Ve gerçekten varlığın bizi sevindiriyor Tarık Zafer Tunaya.

Dinlediğim şarkıyı yazıyorum ve gidiyorum.

"Bir gün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasıl başladıysa öyle biter."

Mutlu uyu Yavuz Çetin.

2 Mart 2012 Cuma

Karga


Bu gece Kadıköy'de idik.Sebebimiz ise Melis Danişmend konseri.Kendisini yakından görünce daha iyi anladım,çok duru ve mütevazı.Hele giydiği o güzel bluzu nasıl da yakışmıştı.Çok sempatik,canlı performansının kayıtlarından daha bile iyi olduğu kanaatine vardık en sonunda.

Daha az renge ihtiyaç duyduğum şu günlerde çok iyi geldi bünyeme.

Ayrıca yeni albüm için hazırlanan iki şarkısını da bizler için söyledi,değmeyin neşemize.


Melis Danişmend,güzel gece.