25 Şubat 2020 Salı

Yarım

Sonra, bir yokuşun dibinde uyuyakaldı. Elinde siyah beyaz gazete kağıtları, vadinin yeşilinden sarıya çalan gün dökümü eşliğinde. Kimine göre bir oyun, kimine göre bir dertti yaşamak. İçinde bulunan şeylerden cebine doldurabildiğin kadar, kimi ala kimi hissiz. Belki de üç beş süslü kelimeyi bir araya getirince hayatın anlamını çözdüğümüzü düşünüyoruz. Ne biliyoruz oysa? Hiçbir şey bilmezken, bilgiler sıralayıp ahkam kesiyoruz. O böyle değildi, sadece donar kalır ve dünyayı izlerdi. İnsanlar öylesine korkunç, yaşam öylesine durgun. Belki de kelimeleri kullanmayı bilmiyoruz, biçimle üstünü kapatıveriyoruz düşüncelerimizin. Ama sessizdi, ıssız. 

Neresinden tutarsanız tutun hayat başlı başına bir saçmalık. Ötesinde, berisinde, içinde ya da dışında, hepsi dünya ile güneşin arasına giren ay kadar karanlık. "Oysa karanlığın ağırlığından kaçtılar", bölük pörçük, ezcümle, bilfiil girdabın içinde. Dünyanın matematiği ile insanın matematiği aynı. Fiziki, ruhi ve gıyabında yakın. Bir bakmaşsın sonlanıvermiş. Senin daha yapacağın her şey yarım. 

5 Şubat 2020 Çarşamba

Kalp

Nereden anlatsam nasıl başlasam bilemiyorum. Uzun zamandır hayatımda kimse yok, yaklaşık beş yıldır. Bu süreçte pek çok insan tanıdım, pek çoğu ile bir ilişkiye başlamaya karar verdik lakin ben kendimi bir süre sonra hep geri çektim. Geçmişten gelen kaygılar mı, yalnızlığımla mutlu olmam mı, yalnızlığın lüksünden vazgeçmek istememem mi, sorumluluk almaktan kaçınmam mı, üşengeç olmam mı ya da sebebi bunların hepsi mi inanın bilemiyorum. İnsan bu tür durumlarda kendini pek iyi tanıyamıyormuş bunu anladım. 

Birkaç gün önce biri ile tanıştım. Bir yandan birileri ile tanışmayı istiyorum, kendimde bunu fark ediyorum. Ama işler ciddiye binmeye başlayınca kendimi geri çekiyorum. Hissizleşmiş, yabancılaşmış gibiyim, birini sevebilmek benim için çok zor hale gelmiş. Tanıştığım kişiden hoşlandım, bir kere görüştük, hala konuşmaya devam ediyor ve hafta sonu için plan yapıyoruz. Ama ben ne kadar istekliyim bilemiyorum. Hem fiziken hem de ruhen beğendim. Fakat kıpırdayacak gücü kendimde bulamıyorum. Yıllardır aynı kısır döngü ve ben bunu bir türlü aşamadım. Kendime ayıracağım vaktin azalmasından, iş verimimi kaybetmekten, konforumu yitirmekten korkuyorum. Zaten bir süredir hayattaki bazı şeylerle mücadele etmek yerine ya onları erteliyorum ya da onlardan tamamiyle kaçınıyorum. 

Kaygıların ve korkuların üzerine gitmek gerekir onları aşmak için, bunu biliyorum. Ama yine de zorlanıyorum, bir insanı sevmeye dair hissi çoktan kaybetmişim. Ne doğru düzgün heyecan duyabiliyorum ne de kendimi iyi hissediyorum. 

Yalnızken de mutluyum ve pek çok şey ile ilgilenebiliyorum. Sevdiğim arkadaşlarım var, annem var, yoğun bir iş tempom var ve bunlar beni az da olsa hayata bağlıyor. Bir ilişiki yaşamak ise bambaşka bir şey, vakit ayırmak, ilgilenmek, konuşmak, görüşmek gerekiyor. Bazıları için bunlar çok kolay ya da çok güzel görülebilir. Ama nedense benim için pek öyle değil. Birine en baştan kendimi anlatmak, mesajlaşmak için zaman ayırmak istemiyorum. O kişiden etkilensem bile. 

Karşılıklı bir etkileşim oldu bu sefer yine. Devam edip etmemek konusunda çok kararsızım çünkü iyi niyetli biri karşımdaki. Kırmak istemiyorum onu. Bir yandan da böyle olduğum için kendime çok kızıyorum. 

Yine büyük bir açmazdayım ve uykularım kaçıyor. 

2 Şubat 2020 Pazar

Tatilin Son Günü

Yarıyıl tatili bugün itibari ile sona eriyor. Bir kahve yaptım, bu güneşli ve güzel İstanbul sabahında balkon manzaramdan şehri izliyorum. Bir yandan da içim biraz daha umut dolsun diye Pinhani'den "Haftanın Sonu" adlı şarkıyı açtım. 

Umuyorum yaz tatiline kadar sorunsuz bir iş dönemi geçirir ve yaz tatili ile kucaklaşırız. Çok da uzun bir zaman kalmadı şunun şurasında. Yeni dönem güzellikler getirsin efendim.