28 Ekim 2011 Cuma


Ömür Dediğin

Sözüm ona şu saniye gark edesim var dünyayı.Çıplak bir gecenin ertesinde,ayazda kalmış bir baharın hemen gündönümünde,geriye bakmayı zorlaştıran,yutkunamadıklarımı dilimin altında sakladığım bir sabah uyandığım bir kabustu hayat.

İki yıl önce gitmiştim Hakkari'ye.Gönüllü çalışmalarımızı tamamladıktan sonra Ferit Melen'den dönüşün hemen bir iki saat öncesinde bir zaman diliminde.İşte o sıralar tanıştım Van ile.Kahvaltısı meşhurmuş dediler,kahvaltı edelim dedik.Otlu peynirinden yedik,mekanın sahibi ile sohbetler ettik,gönüllüyüz biz dedik.Hayata gönüllüyüz,uzak yaşamlara da uzanır elimiz erdiğince gönlümüz dedik,dergah eyledik sofralarında.

Van benim için bir film misali idi," Hayat Öğretmen " demekti,güneşi başına tac eden bir kentin içine sokulmak demekti.Çok kısa sürdü arkadaşlığımız,kardeşliğimiz Van ile.Yurdun her bir diyarını sineme çektikten sonra,heybemin içine biraz daha hayat koyup yoluma devam etme vaktiydi.

İnsan olmak içi neden bu kadar acıtır,gönüle nasıl bir yara açar bilemedim ben.Üstü kapalı konuşmakla nasıl anlatırım derdimi,nasıl anlaşılırım diye düşünmeyen bir insanım ben.İnsan kelimesinin altında ihsan yattığına inanan,gönül kelimesinin altında ise ömür yattığını bilen bir insanım ben.Gönlümüzü koyduğumuz hayatların ömrümüzü uzattığını düşünürüm ben.

Bir şehir ile vedalaşmak,bir şehre merhaba demek kadar kolay değil elbet.Tıpkı bir sevgiliye merhaba demenin kolay olduğu,hoşçakal demenin zor olduğu gibi.Şimdi insanlık ve iyilik diliyorum ben tekrar,diyorum ki ;

Bir zamanlar " Anadolu " vardı,
İnsanlar ne hoş yaşardı,
Şimdi sadece anılar kaldı
Doldu gönlümüzdeki sevdalar
Çok gelir oldu kendimiziden gayrısını düşünmek
Ömür dediğin nedir ki
Bir dünyaya merhaba,bir de hoşçakal demek.

25 Ekim 2011 Salı

Kahve Falları


Kahve fallarına inanırım,kuzenim de güzel kahve yapar ve iyi fal bakar.İstanbul'a gelmişken diyorum bir falcı bulayım,yirmi liradan aşağı değil onu da biliyorum ama bunun için fon ayırmış bulunmaktayım.
Yakın bir arkadaşım zamanında fal baktırmıştı sıkı bir kadına ve falda bana dair şeyler anlatmış.İleride çok mutlu olacağımı söylemiş,bende bir de burada baktırmak istiyorum ki mutlu olacak mıyım ileride teyit ettirmek istiyorum.Bu sayede bir süre hayat hakkında iyi düşünüp,mutlu olabileceğimi tasavvur ediyorum.
Bu akşam da o arkadaşım hatta dostum olur kendisi ( ki hayatta çok az insana dost derim ben ) arkadaşına benim niyetime fal baktıracak,meraktayım.

Aslında hayattan beklediğim mutluluğu kahve fallarında bulabileceğimi sanacak kadar,telve kıvamındayım.

20 Ekim 2011 Perşembe


Hayat Bir Ney Misali Üfleyen " Can " Üflenen Canan


Yaşamın renkleri nerede ?

Bir bahçe dolusu çiçeği soluyabilmek için damaklarıma kadar,biraz daha hayat canlısı bir insan olabilsem neler değişirdi hayatımda ?
Eskiden yani lise yıllarıma kadar çok daha mutlu olduğumu söyler annem,ne gördümde birkaç sene içinde hayatta,kendi içime sokulmaya başladım.Sadece kendimle konuşmaya başladım.Kendimle öyle sık konuşuyorum ki,günler süren baş ağrıları çekiyorum.Her zaman yalnızmışım gibi hissetmeme ne sebep oldu ? Büyüdükçe bunlar olağan şeyler midir hiç birinden emin değilim.Sanki biri beni zorluyor böyle yaşamalısın diye,bir kez daha dünyaya gelmek istesem bu türlü bir hayatı seçmezdim kendime.

Sabahları kalktığımda düşüncelerim de benimle birlikte uyanıyor.İçimden bir şarkı ile günümü geçirmeye çalışıyorum.Evet,toplum içine karışmak için bir çaba harcamıyorum ama kimseye anlatamadığım bir şeyler korkutuyor beni hayattan.

İnsan mutluluğunu kendi mi yaratır,yoksa yaşam koşulları insanı tümden mutsuz edebilir mi ? Bu iki sorunun ikinci kısmı beni oldukça mutsuz ediyor.
Bi köşeye çekilip hüzünlenmekten gerçekten çok sıkıldım.

Bir arkadaşım sen güçlüsün demişti,güçlü olmak istemiyorum.Ben de biraz omzumu dayamak istiyorum birilerine.

Bir şey değişti mi sence buralarda ? Sanırım,hayır.

17 Ekim 2011 Pazartesi


Yurt

Yurdun en sevdiğim yeri sadece etüd odası.Çünkü odadaki beş kişiden kaçıp orada tek başıma saatlerce kitap okuyup ders çalışabiliyorum.Çok çalışkan biri olmamdan mütevellit değil bu durum,odadaki diğer beş kişiden kaçmam.Biriyle de anlaşabilsem kafamı kırardım zaten.

Kyk'lar,resmen ömrümü yediniz.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Değiştiremeyeceğin Şeyler İçin Ağlama


Düstur edip hayatımı,suskun bir şehirde nice yaşlara devam etmek istesem de,içine girdiğimiz kalabalığın peşinden koşturmak en güzeli belki de.Kendimizi avutmak adına,kırdığımız şişelerin dibine daha yakından bakmak adına.Boş yere yaptığım ne çok şey var hayatta.

Hayrına meyletmez kimse,kendimize düşman kendimize yenik olma durumunu nasıl aşmalı,bilmem.Gidip gayr-ı ihtiyari bir yaşam mı edinsem kendime ya da eski bir sergiden yitip giden bir hayatı seçip kendime örnek mi çıkarsam,bizim sehpanın üzerindeki dantel örneği gibi,bir ilmek daha mı atmak demek hayat üzerine.

Chris Abanı'nin Graceland isimli kitabını okuyorum,bir yerde diyor ki

" Değiştiremeyeceğin şeyler için ağlama "

Peki ağladığımız şeyler değiştiremeyeceğimiz şeyler mi ? Bu sorunun cevabı ne yazık ki evet.
Boşuna mı ağladım bunca sene ?

Boş yere.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Kandilli ve Yedi Numara

Sonunda ziyaretimi gerçekleştirdim.Bunun için öylesine umut doluydum ki küçüklüğümden beri,bir gün İstanbul'a gelip o evi ziyaret edecektim.Geçtiğimiz Cuma günü Kandilli'ye gittik.Kandilli İskelesinden yukarıya doğru emin adımlarla çıkarken,bir yandan da o şirin sessizliği,yeşilin ve denizin verdiği inanılmaz dinginliği bedenimde hissetmekten dolayı müthiş bir keyif duyuyordum.Aynı zamanda yağmurlu günlerde gezmek gibisi yoktur.

Yokuştan çıkarken,sağa sola bakınırken karşıma çıkıverdi aniden.Bina satılıkmış.Giriş katındaki kırık camdan "koçların" kaldıkları yeşil badanalı oda rahatlıkla görülmekte.Meryem'in onlara köfte yoğurup getirdiği sonra da mangal yapıp yedikleri ve mutfaktan bir kapı ile açılan bahçeye ise hemen sol yandan ulaşabiliyorsunuz.Bahçeden bakınca Cansu ile Ayten'in odası
görülüyor,pembe badanalı,perdeler ise yerli yerinde.

Evin içini gezmeyi de öyle çok isterdim ki.Lakin o eve dokunmak ailem olarak kabul ettiğim dizi oyuncularının ahşaba sinmiş kokularını duyumsamak bile yetti bana.Evin önünde oturup kahvaltı yaptık.Vahit Emminin bakkal dükkanının içine iyice seyirttik.İmkanım olsa bu güzel evi satın almak isterdim.Her gün dizi oyuncularının hayali ile o evde uyanmak,bana ömür boyu mutluluk verebilirdi.


Zeliha Yenge bana kışın yünden bir yelek örer,Vahit Emmi ise beni korur,gözetirdi.Cansu ile ev halkına şakalar yapar,Rüya ile çok sevdiğim eski Türk filmlerini izlerdim.Armağan ile hayata dair güzel sohbetler eder,Ayten ile bol bol alışverişe giderdim.Kim bilir belki de Adviye Hulusi ile bile tanışabilirdim.

Gitmek isteyenler için tam adresi de verebilirim.Kandilli iskelesinden yukarıya uzanan yokuştan hiç sapmadan çıktığınızda ev karşınızda,Derman Sokak'ta.

Uzun süredir böyle mutlu olmamıştım,teşekkürler güzel Kandilli,teşekkürler Yedi Numara.