18 Aralık 2012 Salı

Aklıma Dair

Biraz daha erişebilsem daha yakından duyabilsem soluğunu.Olmak istediğim yerde olsam,biraz daha yakın olsam.

Bu kez duvarları olmayan,kendini anlatabilen biri olsam.Sürekli güneşler içinde günlük güneşlik,hayal meyal ve bir kelimesi anlamlı diğeri anlamsız pek çok ikileme gibi,düzensiz.Tüm gün kırlarda bayırlarda geçse.Kediler gibi özgür ve tüylü.Isınmak için kendime daha fazla sokulabilsem.

Yarına daha kolay bakardım belki.Ya da,yarını hiç düşünmezdim.
Aklım,bazen seni hiç sevmiyorum.Durgunsun,dalgınsın ve benimle sürekli dalga geçiyorsun.

Böyle devam edersen seni çok daha fazla üzeceğim.
Dünya dönecek ve dönecek.Biz de döneceğiz.
Bambaşka yerlere,daha da uzaklara gideceğiz.

Bu arada Mor ve Ötesi'nin Güneşi Beklerken'i çok başka,çok iyi.

13 Aralık 2012 Perşembe

Boşluk

Bir bar düşünün.İçinde eski insanlar.Her şey çok yavaş,dünya akmıyor.Sular durulmuş ve güneş doğmamakta ısrarcı.Parça parça bulutlar.

İçeride loş bir ışık,belli belirsiz.Hayal meyal yaşanmış bir hayatın izleri.Tohumların üzerine bırakılmış ama kendini ayrıştırmış.Ötekileşmiş ve bitememiş bir bitki.Topraktan bir parça aslında ama,yok.

Eski bir mikrofon,yanında masalar.Bardaktaki sıvılar tüketilmiş.Yavaş yavaş.Biranın tadına alışır gibi,boğazdan geçişindeki serinlik.Bir vapur gibi asil ve üzgün.Dertli dalgalar.

Kendini genç sanan aslında hiç meşhur olamamış yaşlı bir ses.Boğuk ama içten.Oysa onun meşhur olması gerekirdi.Hayat diyoruz ya buna.Peki geride kalanların düşleri ? Ya meşhur olmak isteyen onca insan ? İçilmiş ve yıpranmış bir deri.İçildikçe içine çekilmiş ve daha da yıpranmış bir deri.

Bir derdi var bardaki insanların.Uçmak.Uçmak,kanatlanmak ve yok olmak.Hezarfen niçin bu kadar çok uçmayı istedi sandın ki bunca zaman ? Yok olmak için.İçinde olmamak için.

Benim de içimde hissettiğim şey bu işte.Yaşayamadığım,içine sığamadığım..İçinden taşmayı beceremediğim,nem alamadığım.

Boşluk.
Hüzünlü Sabah

Sabahın onunda kalkıp hiçbir sebep yokken hüngür hüngür ağlayabilen bir insanım.
Neden ağladığıma dair hiçbir fikrim yok.Bir anda gözümün önüne kimsesiz çocuklar geliyor,hatırlıyorum.Mücadele edemeyen insanları düşünüyorum,sorguluyorum.Hayatın bazıları için çok zor olduğunu görüyorum.Yaşıyorum.

Acımasız insanlar olduk.Böyle olmamalı.
Dayanışma yok.

Öyle.Ne yazsam da bilemedim.Çok çok ağladım sadece.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Kendimden Çok

Bu dershane işi çok yıpratıcı.Okulla birlikte kpss çalışmak herkesin harcı değilmiş bunu anladım.Dershanede yani sınıfımda yıllardır atanamayan öğretmen arkadaşlarım var,bir sürü branştan.Çok zor bir durum.

Benimse ilk deneyimim olacak bu sene.Mezuniyetimin tadını çıkaramadan sınava gireceğim.Elbette korkuyorum atanamamaktan.Çevre baskısından,annemin emeklerinin karşılığını veremeyecek olmaktan.Yıllardır tek kelime konuşmadığım babam ve ahvaline kendimi ispatlayamayacağımdan.Bunun gibi pek çok şeyden korkuyorum.
İşte atanmak bir öğretmen adayının gözünde her şey demek,kısaca hayatın kurtuluşu.Yeniden doğuş.Yılların emeği.

Sonrası ise çok meçhul,bulanık.Daha da yorucu sanki.Sürekli gelecek kaygısı ile yaşayıp durmak.Ağırdan almak yerine hızla yol almak.Durmamak ve durmamak.

Sadece daha fazla güç istiyorum.
Stajda sınav kağıtlarını okuduğum öğrencilere bol keseden not verdiğim gibi,notun bana da yüksek olsun istiyorum hayat.

Güzel demiş Adam Lambert;

But you’re the only one that knows me
Better than I know myself

Kendimi saklıyorum diye beni görmemezlikten gelme,daha iyi tanı hayat.

Daha iyi.