29 Haziran 2013 Cumartesi

Bablisok

Daha Ethemlerin yaralarını saramamışken Lice vurdu bir de yüreğimizi,dağladı ezdi geçti yine insanlığımızı.Medeni için çok üzgünüm,gözlerim dolu dolu,yüreğim dolu dolu.
Ceylan Önkol'u hatırlarsınız 14 yaşındaydı.2009 yılında karakoldan atılan havan topu mermisi ile parçalanmıştı minik bedeni,koyun otlatırken.Liceliydi minik Ceylan da.
Boğazım düğüm düğüm yine.
Yaşadığımız topraklarda ne de değersiz insan olmak,bir bedene sahip olmaktan ziyade bir ruha sahip olmak.Ceylanları hatırlamıyorsak,Medeni için gözyaşı dökmüyorsak,Ethemleri unutyorsak insanlığımızı sorgulama zamanı gelmiştir.
Dilerim ki yaşamınız boyunca,kaybettiğimiz tüm masum insanların vebali yakanızdan eksik olmasın,yüreğiniz yansın.

Hivron'un Bablisok adlı parçasını bilir misiniz ?

Derler ki güzel ezgilerinde ;

Rüzgar,
hüzünlerimin acısını
yakınlaştırıyor bana yine
gönlüm acılar nehri
hüznüm sen,sevincim sen
bazen gözlerin
bazen de rüzgarlar öldürüyor beni
...

Her geçen gün "insan" olarak ölüme yaklaşıyoruz,diplere iniyoruz.
Yüreğimde azıcık kalan,sıkışıp kalmış umut tanelerini yolluyorum Ceylan'a,Medeni'ye.
Biz unutmuyoruz sizi,unutmayacağız.

24 Haziran 2013 Pazartesi

Jiyan

İstanbul'dan döndüm.Tüm hayallerimle,tüm umutlarımla birlikte.Okul bitince eski hayatınıza geri dönüyorsunuz gibi sanki,üniversiteye başlamadan önceki yıllara.Minik şehrim,ne kadar yabancılaşmışım sana.Öyle alışmışım ki İstanbul'a,bir garip geldin bana.Kırılma,darılma.
Ne kadar birbirimize katlanırız bilmem ama gönlüm hep o mavili şehirde,sevdiklerimin yanında olmak istemekte.Sakın bana naz etme,kızma..

Yarın tekrar gidiyorum İstanbul'a.Bir iki günlüğüne.Bu sefer fakültemizin mezuniyeti var,diplomalarımız da dağıtılacakmış.Hepsi bahane benim için.Sevdiğimi görmeye gidiyorum.Çok zor,yılların ardından ona küçük çaplı bir veda etmek.Boğazım düğümlendi,o kalabalık otobüsün ardından beni uğurlarken gözlerim doldu.Ağlayamadım.
Bu hayatta bana verilen en büyük hediye benim için,gözüm gibi bakıyorum ona.

Bir de Ethem var.Yüreğimin içinde,can.
Ethem'in vebali yakanızı bırakmayacaktır,bir kez daha gördük ki bu ülkede insana verilen değer ayaklar altında,hukuk işlemez durumda.Unutmayacağız seni Ethem,unutturmayacağız.
Bir gün bu köhne ülke de özgürleşecek,adalet daha iyi işleyecek.Sana inanıyoruz Ethem,senin yüreğine inanıyoruz.Sen rahat uyu.
Can Ethem.
Can Mehmet.
Can Abdullah.

13 Haziran 2013 Perşembe

Train De Vie


Türkçesi ile "Hayat Treni" 1998 yapımı bir Fransız filmi.Yönetmenliğini ve senaristliğini Radu Mihailenau'nun yaptığı müzikleri ise Goran Bregoviç'e ait olan bir dönem filmi.
Nazi soykırımı başladığı sırada uzak bir köyde yaşayan bir grup Yahudi'nin kendi çabalarıyla bir tren yapıp Filistin'e gitme hikayelerini anlatan,yolda da Romanların Hindistan'a gitmek üzere kendilerine katılmasıyla seyreden güzel bir film.Yer yer Komünizme de göndermeler yapılmış,olaylar hem duygusal hem de eğlenceli bir dille anlatılmış.

Lional Abelanski'nin canlandırdığı ve filmin başrollerinden olan akıllı deli Schlomo'nun birkaç repliği beni çok etkiledi.

"Tanrı varmış yokmuş bunun ne önemi var ki ? Hiç kendinize sordunuz mu ? İnsanlık diye bir şey var mı yok mu diye ?
Tanrı insanoğlunu suretinden yaratmış.Ne güzel.Schlomo,Tanrı'nın resmi.Ama bu sözleri Tevrat'a kim yazmış ? İnsanoğlu,Tanrı değil ! İnsanoğlu bir şekilde kendisini Tanrı'nın yerine koymuş.Belki de böyle olmasını Tanrı'nın kendisini istemiştir.Ama insanın,Tanrı'nın oğlunun her şeyi yaşayarak öğrenmesine Tanrı karar vermiştir.İnsanoğlu korkularından kurtulmak için Tevrat'ı yazmış.Tanrı falan pek umurunda değilmiş.Tanrı'yı sevmesek de ona dua ederiz.Ya da daha ötesi,dünyevi varlığımıza yardım etmesi için ona yalvarırız.Tanrı bizim umurumuzda değil.Biz sadece kendimizi düşünüyoruz.Aslında soru Tanrı'nın var olup olmadığı değil."Ben var mıyım"? Soru bu.
"Ben!"

Scholomo'nun filmin sonunda söylediği güzel şarkı;

Köyüm köyüm güzel köyüm
Beni unutma güzel köyüm
Bir gün bir trene binip
Uzaklara gideceğim

Köyüm köyüm güzel köyüm
İnsan manzaralarını unutma
Beni hayata bağlayan şey bu
Ne delilikti ama
Ne harika bir delilik !

8 Haziran 2013 Cumartesi

Artık Bir Öğretmenim

Dün kendi bölümümüzde bir mezuniyet töreni gerçekleştirdik.Sunuculuk görevini de üstlenmemden mütevellit biraz heyecanlıydım sanırım.
Neticede bitti.
Muhtemelen birkaç gün sonra İstanbul'dan ayrılacağım.
Öğrenci olarak ayak bastığım İstanbul'dan artık bir öğretmen olarak ayrılıyorum.
Çok ilginç,kalp ağrıtan bir duygu.

Kocaman bir öğrencilik hayatının sonuna gelmiş bulunuyorum.Farkındayım ki asıl hayat ve mücadele bundan sonra başlıyor.Mezuniyetimin tadını çıkarmam gerekir lakin daha kpss durumunu atlatabilmiş değilim.Yani dinlenmek ne mümkün,illa ki bir zihin yorgunluğu.

Neyse bunlar önemli değil,önemli olan ben artık bir öğretmenim.
Şu andan itibaren nerede olacağım,ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.
Temenni ediyorum ki beni bir yerlerde güzel bir gelecek bekliyordur.

İstanbul ne olur bırakma ellerimi,burada sevdiklerimle birlikte kalayım.
Bu sefer karşında güçsüz değilim.
Sen de unutma hayat,bu sefer ben de sana düşük notlar verebilirim !
Adam ol,akıllı ol.