21 Ekim 2018 Pazar

Bir Pazar Günü

En sevdiğim bitki çayını yapıp kupama oldurdum, bir şeyler yazmak geldi içimden. Pazar günlerini evde geçiriyorum. Çünkü tek tatil günüm. İçinde bulunduğumuz sistem, çalışma yaşamının dışında sizi bir şeylerle ilgilenmekten alıkoyuyor. Hangi sektörde çalışırsanız çalışın artık mesai saatleri çok uzun. Hafta sonu tatili olarak nitelendirilen, insanların dinlenip kendilerine vakit ayırması gereken günlerde artık hemen herkes çalıştırılıyor. 
Bazen cumartesi ve pazar günleri evde oluyorum, bazen de konu tekrarları, deneme çözümleri için cumartesi günleri de okulda olmam gerekiyor. Aslında iki gün dinlendiğimde haftaya daha güzel başlıyorum, verimim artıyor. Nitekim sistem bunu anlamak istemiyor. Hoş, dinlenme günlerimde de bir sonraki haftanın ders planlarını yapıp, anlatacağım konulara çalışıyorum. Her ne kadar konuları biliyor olsam da derse hazırlıksız girmek hoşuma gitmiyor, ders içinde de kendimi kötü hissediyorum. Çocuklar çok farklı sorular sorabiliyor, bu yüzden hazırlıklı olmayı önemsiyorum. 

Bugün annemle güzel ve uzun bir kahvaltı yaptık, sonra ortalığı temizledim biraz. Birkaç şey almak için yürüyüş yapıp markete gidip geldim derken akşam oldu, hava karardı bile. Kış gecelerini çok seviyorum, özellikle dışarıdan eve geldiğim akşamlarda kapıyı açar açmaz burnuma gelen yemek kokularını, vücuduma temas eden sıcaklığı çok seviyorum. Dışarıda yorulup, üşüyüp eve gelmek kadar güzel bir şey yok. Hele perdelerin sımsıkı kapalı olduğu, içeriden ölgün sarı ışıkların yansıdığı sokaklardan geçerken kendimi güzel hissediyorum. İçeride olup bitenler, insanlar, tencerelerde pişen sıcak mercimek çorbaları...

Yakında yapılacak 29 Ekim töreni için okul müdürü tarafından sunucu seçildim. 6 yıl önceki staj dönemim dışında hiç takım elbise giymemiştim, doğrusu hiç de sevmiyorum takım giymeyi. Maalesef bu sefer kaçamadım, bir takım elbise almam gerekiyor. Bu hafta bir şekilde onu halletmem gerek. 

Öyle böyle derken iki buçuk ay su gibi geçti, değişimleri hala hazmedebilmiş değilim lakin yavaş yavaş alışmaya başladığımı düşünüyorum. Bir sürü tuhaf şey, içinde benden kalma biri, bir artık. Her şey devam ediyor, her şeye bir şekilde devam ediyorum. 

3 yorum:

Kim Bilir dedi ki...

Bir gün bize çocukluktan bugüne biyografini anlatsan. Ne bileyim ilk aşkın, üniversite yılların,çocukluk yılların gibi roman tadında bir biyografi...

Beyaz Çiklet dedi ki...

Çok güzel bir fikir, böyle bir seriye başlayabilirim aslında. Neden olmasın! :)

Kim Bilir dedi ki...

Çok mutlu olurum :)