5 Şubat 2016 Cuma

Hasan Ali Toptaş: Bin Hüzünlü Haz

"Ellerinde sinir hapları, su şişeleri, poşetler ve bayatlamaya yüz tutmuş günlük gazeteler. Herkes leblebi yer gibi sinir hapı atıyor ağzına, herkes gazetelerin birinci sayfasında pıhtılaşan kanlara gözucuyla bakıp bakıp susuyor ve herkes adımını ileriye değil de, kendi içine doğru atıyor."

***

"Dahası bu milyonlarca kişinin, sanki çılgın bir şövalye görüntüsü halinde gelip oradaki ölümün karşısına dikildiklerinden hiç haberleri yokmuş gibi, hala zırhın içindeki karanlıkta günlük yaşamlarını kayıtsızca sürdürdükleri, yani hala aptalca şeylere gülüyor, budalaca konuları konuşuyor, boğaz boğaz dövüşüyor, arada bir sevişiyor, işe gidiyor, işten geliyor, ya da tencere tabak gürültüleri arasında kaybolan evlerine sürekli girip çıkıyor oldukları bile düşünülebilir."


Hiç yorum yok: