10 Ağustos 2017 Perşembe

Füruzan: Kuşatma


füruzan kuşatma ile ilgili görsel sonucu
"Artık içgüdülerimizi zorlamanın yersizliğini öğrendik. Freud bizi uyardı. Batı'daki çıplaklığı, kendini gösterme eğilimini görmüyor musun? Yakında bakarak cinsel doygunluğun yolunu bulacak dünya. Kalabalıklar, geniş alanlarda, toplanıp pornografinin çoşturucu etselliğini tadacak. Eti çoğaltıp, eğriltip, çarpıtıp deneyeceğiz bitirinceye dek. Etler, beyinsiz, yaşamasız, anısız, bacak araları gergin, atıp duran etler, çoşkunun doruğundan düşüp düşüp yeniden tırmanacak."

Yine basık bir Ağustos gecesi. İstanbul insanı bunaltan bir ağırlıktan ibaret bu aralar. Aklımda dönenip duran endişeler, sonuna gelemediğim yol ayrımları. Muallak ve muğlak bir takım hadiseler derken elimde yine Füruzan. Bu kez "Kuşatma" isimli öykü kitabı ile. 

Yaz seçkim diye söyleyip duruyorum ama artık sayma işine bir son versem iyi olacak. Bir bakayım, sanıyorum on dördüncü kitabım olmuş. Hoş, iş saymak eyleminde değil ya önemli olan aldıklarım ve biriktirdiklerim. Duygular misal. 

Öykülerin hepsi 1971 tarihli. Toplamda da beş adet öykü yer alıyor bu kitapta. Füruzan uzun öyküler yazıyor genelde. 

"Tokat Bir Bağ İçinde" oldukça çarpıcı bir öyküydü. Esasen öykünün alt metinlerinde günümüz Türkiye'sini gördüm. Neredeyse bazı konularda hiç yol alamamışız gibi. Ürperdim. Bakınız yukarıdaki alıntı bu öyküden. 

Füruzan eserlerinde kadınları çok iyi işliyor. Erkek kahraman ile başlayan hikayelerinin içinden bile muhakkak bir kadın kahraman selam veriyor. Sonra kendinizi kadın kahramanın etrafında büyük bir duygu salınımı içinde buluveriyorsunuz. İşte bunu çok seviyorum. Bir de kız çocukları var tabii hemen öte yanda. Onların duyguları, hikayelerdeki yerleri de beni etkiliyor. Bu yüzden sanırım yazar olarak Füruzan ismi bende kadınları çağrıştırıyor. Kadın meselelerini aktarırken erkeği yermeyi kendine şiar edinmiyor Füruzan. Öyle bir anlatımı var ki, öyküye konuk olan ve kadını değersizleştirmeye çalışan erkek karakteri okur olarak şıp diye tespit edip yeri geldiği zaman yargılayabiliyorsunuz. Bu da muazzam bir anlatım biçimi demek bana kalırsa. Mesela "Redife'ye Güzelleme" adlı öyküsünde tam da bahsettiğim noktayı görebilmek mümkün. Karısını dövdüğü için İsmail Usta ile yüzleşen bir koca vardır, kocaman bir adam. Okurken siz ona kızacakken bir bakmışsınız o zaten kendini yargılamış ve kendi hükmünü vermiş. İçini boşaltmış. 

Saat epey geç oldu, sanırım benim için uyku vakti geliyor. Bir sonraki kitabım yine Füruzan'dan olacak, "Gecenin Öteki Yüzü" ile devam edeceğiz külliyata. Gecelerimizin yüzümüzü sakladığı bir başka zaman diliminde görüşmek üzere. 

Hiç yorum yok: