13 Mayıs 2017 Cumartesi

Bleak House



Yazılarımda İngiliz dramalarına ve klasiklerine olan merakımdan bahsediyorum sıklıkla. Bu sefer yine bir İngiliz draması olan 2005 yapımı Bleak House adlı yabancı diziden söz edeceğim. 

Bleak House, Charles Dickens'ın aynı adlı eserinden uyarlanan bir yapım. Toplam 15 bölümden oluşan dizi, seyircisini 19. yüzyıl İngilteresine doğru enfes bir yolculuğa çıkarıyor. Kendinizi dönemin taşra ve kent yaşamı arasında mekik dokurken buluyorsunuz. Oyunculuklar, kostümler ve müzikler... Hepsi muazzam bir bütünlük içinde seyirciye sunuluyor. 

Uzun zamandır ülkeyi kasıp kavuran bir dava, davanın mirasçıları ve bu uğurda yıkılıp giden hayatlar... Dizi sizi bir yandan İngiliz hukukunun çıkmazları ile yüzleştirirken diğer yandan İngiliz kırsallarındaki toplumsal yaşamı da gözler önüne seriyor. Adeta İngiliz tarihi, dönemin tüm ihtişamı ve yıkıntıları ile birlikte dans ediyor. Bunların yanında aşk da var elbette. Eski insanların yaşadıkları aşklara her zaman saygı duymuşumdur. O dönemlerde insanlar arasındaki sevgi bağı, doğadan henüz tam anlamıyla kopmamış olmanın verdiği bütünlük ve mutluluk, hepsi bana çok güzel ve değerli geliyor. 

Bir sürü duyguyu içinde barındıran, yitirilen hayatlara rağmen oldukça umut verici sonlanan bir yapım Bleak House. Şapka çıkartmaktan öte söyleyecek bir sözüm yok. Beni müthiş bir yolculuğa çıkardığınız için minnettarım. 

Hiç yorum yok: