1 Ağustos 2020 Cumartesi

Öğretmen Olmak

Bu yıl itibari ile meslekte yedinci yılını doldurmuş bir öğretmen olarak birkaç not düşmek istedim buraya. Sanırım tercih dönemindeyiz, belki  bir faydam dokunur. 

İstanbul'da bulunan köklü bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinden mezun oldum. Ardından yine aynı üniversitede tezli yüksek lisans eğitimimi tamamladım, eğitim bilimleri enstitüsünde. Benim tercih yaptığım dönemde iyi bir sıralama ile yerleştiğimi söyleyebilirim. 

Kamu personeli seçme sınavına yalnızca mezun olduğum sene, hazırlık yapmadan girdim ve atanamadım. Çok düşündüm ve kamu için mücadele etmemeye karar verdim. Çok ufak bir ilçede büyümüştüm ve mezun olduktan sonra memleketimde yapabileceğim bir iş ve kendimi geliştirebileceğim olanaklar yoktu. Bu yüzden mezun olduğum dönem, İstanbul'da pek çok özel okula başvuruda bulundum. Pek tabii, yeni mezun olduğum için, deneyimim olmadığı için ve henüz askerliğimi yapmadığım için kabul alamadım. Çok direndim, bir yerde umutlarım kırıldı, hatta bir görüşmeden çıktıktan sonra yol boyunca ağladığımı hatırlıyorum. Tam her şeyden vazgeçecekken bir okuldan olumlu yanıt aldım ve çalışmaya başladım. O gün bugündür aralıksız çalışıyorum. Düşük ücretlerle de çalıştım, hatta ev kiram belimi bükmesin diye eski, rutubetli bir dairede de oturmak zorunda kaldım. Tüm bunları yaparken akranlarımın bir kısmı gibi kendimi İstanbul'un cazibeli hayatına olduğum gibi bırakıvermedim. Biriktirdiğim ufak paralar ile eğitimler aldım, çok ama çok okudum, çeşitli projelere dahil oldum, gönüllü hizmetlerde bulunup, doğudaki sınır köylerine kadar gidip gönüllü öğretmenlikler yaptım. Katıldığım projeler ile tüm ülkeyi gezdim. Etnik kökeni, dili, dini ve mezhebi farklı dünya güzeli çocuklar ile çalıştım. Bir dönem işaret dili tercümanlığı eğitimi alıp, işitme yetersizliği olan çocuklar ile de çalıştım. 

Tabii ki bu süre zarfında çok çalıştım, İstanbul'da tutunabilmek ve kendime güzel bir gelecek sağlayabilmek için çok çaba harcamam gerekti. Sırtımı dayayabileceğim varsıl bir ailem de olmadığı için hayatın yükünü sırtlanabilmem gerektiğinin farkındaydım. 

Şu an ülkenin en köklü okullarından birinde çok severek ve güzel şartlarda çalışıyorum. O kadar çok insan yolumu kesmeye, engellemeye çalıştı ki anlatamam. Gerçek hayatı annemin hastalığı sırasında ve iş yaşamında öğrenebildim diyebilirim. Kendime bu şehirde ilk kez ev kurduğumda hiçbir şeyim yoktu ama yıllar içinde ihtiyacım olan şeyleri alıp, tasarruf da yapıp kendime sıfırdan bir hayat kurabildim. Bu süreçte annemi de gururlandırıp ona emeklerinin karşılığını verebildim. 

Evet, bu ülkede arkanızda kimse yoksa tutunabilmek gerçekten çok zor, bunun farkındayım. Öğretmenlik ise hiç değer görmeyen bir meslek, giderek de daha kötü hale geliyor. Özel okulların çoğunda öğretmene asgari ücret teklif ediliyor, atanmak ise zaten çok zor. Fakat buna rağmen, hep yapmak istediğim işi, beni mutlu eden işi yapmak istediğim için insanların dediklerini hiç önemsemedim. Şu an geldiğim noktada öyle bir emek ve ter var ki, gerçekten bunları yazarken bile duygulanıyorum. Hoş, bu hep böyle devam etmeyebilir. Hayatta hep inişler ve çıkışlar var. Fakat, gerçekten bu işi yürekten yapmak istiyorsanız insanları dinlemeyin. Atanamazsın, özelde çok düşük ücretlerle çalışırsın, aç kalırsın, herkes öğretmen oluyor, yapma diyen çok fazla insan oldu. Ama bu hayat sizin hayatınız, gerçekten bu işi yapmak istiyorsanız önünüzdeki onlarca engele rağmen başarılı olamamanız için hiçbir sebep yok. Yalnızca emek verin, çok çalışın, çok okuyun, sosyal medyanın, günümüz dünyasının renkli hayatına tümden kaptırmayın kendinizi. Her şey bir gün yoluna giriyor. 

Sağlıcakla kalın. 

Hiç yorum yok: