23 Mart 2019 Cumartesi

Jane Eyre

Battaniyeme sarınıp metni okumaya başladım. Oldukça sade bir dille kaleme alınan eser, Jane Eyre adında küçük yaşta annesiz ve babasız kalan bir kız çocuğunun hayatını anlatıyor. Viktorya dönemi İngiliz kırsallarında eşsiz bir gezintiye çıkmış gibi hissediyorum kendimi. Eski yapıların griliği arasında dolaşıp, maun mobilyalarla süslü yüksek pencerelerden eşsiz doğa manzaralarını canlılıkla seyrediyorum. 

Henüz dün gece başladım, iki yüz sayfa kadar ilerledim. Mart ayından bu yana içimdeki sıkıntı ile hiçbir şey okuyamazken ilaç gibi geldi bana Jane Eyre. Hayatta sade olan her şeyi çok sevdim. Süs eşyaları, süslü giysiler, süslü yaşamlar hiçbiri bana göre değil. Nerede sade, etiketsiz, saf şeyler var hep onların peşinde koştum hep. Metnin içerisinde ve hikayede de baştan sona sadelik var. 

Uzun uzadıya bir inceleme yazısı kaleme almayacağım şu an, metni bitirdikten sonra muhakkak bir şeyler yazarım. Sadece eserin bende bırakmış olduğu izlenimlerden bahsetmek istedim biraz, şimdi izninizle okumaya devam edeyim.

2 yorum:

Kim Bilir dedi ki...

Bugün iş için şehir dışına çıktım. Bir hafta buradayım. Haftasonu nedendir bilmem garip bir his ile birşeylerin farkına varır gibi oldum. Bir aydınlanma geldi :) Fark ettiğim şey belki sana basit gelebilir ama ben bu zamana kadar hiç anlamamışım. Her ne kadar alay edilerek, gay olduğumu ima edip utandırılarak zorluk içinde geçse de çocukluğumu, geçmiş yılları ve eski mahallemizin özlemi ile yaşadığım anı hep kaçırmışım. Kaçırdığım öyle yenilir yutulur şey değil. Şimdiki zaman. Aslında sahip olduğum tek nesnel gerçeklik. Bir de gelecek kaygıları buna eklenmiş hep. Yaşlanınca yalnız kalacağım, annem ölürse hepten yalnız kalacağım, herkes bir aile kuracak, ben bir köşede yalnız öleceğim...vs. Sanki yaşlanana kadar hayatta kalacağım garanti gibi. Öyle bile olsa hayat ne zaman kafamızda kurguladığımız şekilde mükemmel ya da berbat oldu ki? Hayatın bir ritmi var ve her şey kendi gerçekliğini yaratıyor. Bizim kafamızda kurguladığımız ise hayatın hiçbir zaman dikkate almadığı senaryolar. Yani hepsi çöp. Ve bir karar aldım. Çok zor oldu ama geçmişimle vedalaştım. Artık oraya dönmeyeceğim. Geleceği de merak etmeyeceğim. Şu anda, tam da şu anda kalacağım. Ve şu anın iyi geçmesi için elimden geleni yapacağım. Anı kaçırmayacağım artık.Sahip olduğum tek gerçekliği boşa harcamayacağım.

Beyaz Çiklet dedi ki...

Kim Bilir,

Senin adına çok ama çok mutlu oldum! Zaman zaman bu his bana da geliyor. Kendimi çok mutlu ve ferah hissediyorum. Lakin bir türlü bu hissi tutamıyorum hemen ellerimden kayıp gidiyor. Hiç basit değil aslında, seni çok iyi anlıyorum. Sürekli kaygılar ve kuruntular ile yaşamak mümkün değil. Bu hissi sürekli hale getirebilmeni canı gönülden diliyorum. Bulursan bana da haber ver lütfen, hatta sana bir kahve ısmarlayayım ve bana uzun uzun anlat bu işin sırrı nedir! :)
Güzel bir hafta olsun senin için.