1 Şubat 2018 Perşembe

Gayretkeş Bir Okur Olmak Üzerine

İyi bir okur nedir, nasıl olmalıdır? Esasen böyle net niteliklerin olduğunu sanmıyorum. Okumak hayat boyu devam eden bir süreç. İlgi alanları çok önemli, dış dünyanız ve iç dünyanız ile kurduğunuz bağ çok önemli. Neler okuduğunuz, okuduklarınızı özümseyebilme durumunuz çok önemli. Pek çok değişkeni var bu durumum. Bu yazımda biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. 

Şule Gürbüz, Açık Radyo'daki konuşmasında gayretkeş okurlara olan ihtiyacımızından bahsetmişti. Çok doğru bir tanımlama, gayretkeş okurlar... Özellikle edebiyat üzerinden ilerlemek istiyorum; erken yaşta okumaya başlayan genç okurların kısa bir süre içerisinde nitelikli edebiyatın farkına varmaları mümkün olmuyor. İlk gençlik yıllarımda okuduğum metinler nitelikli değildi, iyi çevirilerin, iyi yayınevlerinin ve nitelikli metinlerin farkına varmak uzun zamana yayılmış olan bir gelişim süreci ile gerçekleşiyor. 

İyi bir okur olmak demek her metni okumak demek de değil. Bilakis nitelikli olmayan metinler ile ne kadar az haşır neşir olursak o ölçüde sağlıklı olacaktır. Edebiyat ile ilgilenmeye başladığımdan beri çok fazla şey değişti, dönüştü. 

Sanatsal üretimin ve sanata olan kişisel ilginin yalnızlık ile büyük bir bağının olduğunu düşünüyorum. Okumak meşakkatli bir süreç. Bunun için fedakarlıkta bulunmak gerekiyor. Vakit ayırdığınız eylem okumak olunca da, ister istemez kendinizi dış dünyaya belli ölçülerde ya da tamamen kapatmanız gerekiyor. Modern dünyanın yaşam biçiminden uzaklaşıyorsunuz, belki de hayatınız boyunca tanıyamayacağınız kadar insan tanıyorsunuz edebi metinler sayesinde. 

Okumak benim için bir var oluş biçimi demiş olsam çok da büyük bir laf etmiş olmam diye düşünüyorum. Herkes yaşama tutunmak ve ölüm düşüncesini unutmak için kendine bir ya da birçok var oluş biçimi veya nesnesi ediniyor. Siz okumaktan haz alırken başkaları fiziksel aktivitelerden, sosyal medyadan, kozmetik ve moda sektöründen ya da farklı farklı şeylerden haz alabiliyor. Günümüz dünyasının yaşamsal kıldığı prototip de ne yazık ki, son saydığım maddelerden oluşan insan tipini kabul ediyor. Bu bir yıkım yaratır mı peki? Kendini dış dünyaya kapatıp edebiyat ile yaşayan insanları nasıl etkiler? 

Bir ölçüde etkiliyor, kendinize mesele edindiğiniz şeyler ölçüsünde okuyorsunuz. Diğerleri bambaşka yaşarken, üstelik bir çoğunluğu oluşturuyorken siz azınlıkta kalıyorsunuz. Edebiyat sayesinde yarattığınız huzur, yalıtılmışlık, dinginlik ve sukunet diğerlerine normal gelmeyebiliyor. Ödün vermezseniz, bu durum sizin için asla sıkıntı yaratmıyor. Varsın dünya sizin dışınızda bir yerlerde dönmeye devam etsin. 

İyi metinlere rastlamak kolay bir iş değil, özellikle son yıllarda iyi yazan yazar sayısının bir hayli az olduğu kanaatindeyim. Tavsiye mahiyetinde şunları söyleyebilirim; yayınevlerini, çevirmenleri, eski basımları sürekli takip edin. Edebiyat eleştirileri yayımlayan nitelikli dergileri, makaleleri bulup okuyun. 

Okumak her haliyle çok güzel, bugün var oluşum üzerine yaptığım sorgulamalar, klasikler sayesinde tanıdığım karakterler, merak saldığım ülkeler, gitmek istediğim coğrafyalar, yazmaya çalıştığım öyküler, not aldığım, emek harcadığım ve bahşettiğim tüm anlar, dinginliğim, sözcüklerim ve ruhum edebiyata çok şey borçlu. Bunun kıymetini bilerek yaşamaya devam ediyorum, bir şekilde nefes alabiliyorsam ve bir şekilde var olmaya devam edebiliyorsam edebiyat sayesindedir. 

2 yorum:

Büyülü Ayraç dedi ki...

Harika bir yazı olmuş, keyifle okudum çok teşekkürler

Beyaz Çiklet dedi ki...

Büyülü Ayraç;

Beğenmenize çok sevindim, ben teşekkür ederim :)