8 Ağustos 2016 Pazartesi

Yeni Dünya ve Genç Kadın/Genç Erkek Algısı I

Uzun süredir gözlemlediğim bir durumdan bahsetmek istiyorum. Öncelikle ben de bir gencim, henüz 24 yaşındayım. Öğretmenim. Meslek hayatımdaki üçüncü yılımı tamamladım. Bir yandan yüksek lisans eğitimime devam ediyorum, tez yazıyorum. Buraya kadar kendim ile ilgili bu kısa bilgileri verme gereği duydum. Çünkü bahsedeceğim durum beni de içerisine alan bir durum. Lise öğrencilerinden başlayıp otuzlu yaşlara kadar uzanabilen geniş bir algı. 

Sosyal medyada çok aktif değilim. İçerisinde yalnızca iki profil fotoğrafımın olduğu ve genelde sanat, düşünce ve edebiyat haberlerini takip edip paylaştığım bir facebook hesabım var. Yine içerisinde fotoğraflarımın bulunduğu, bunların çoğunda da gezdiğim gittiğim yerlerin, doğanın ve hayvanların fotoğraflarının olduğu bir instagram hesabım var. Başka da bir sosyal medya hesabım yok. 

Uzun süredir fotoğraf paylaşmasam da arada instagram'da insanların paylaştıkları fotoğrafları görüyorum. Her ne hikmetse herkes her gün bir başka yerde, lüks mekanlarda, deniz ve havuz kenarlarında, ünlülerin gittikleri plajlarda. Üzerlerinde sürekli yeni kıyafetler, sürekli tüketilen çeşitli yiyecekler. Erkekler gereğinden çok daha fazla kaslı, oldukça bakımlı, vermiş oldukları pozlarda cinsel mesajlar gizli. Kadınlar ise fazlası ile zayıf, fazlası ile makyajlı, onların vermiş oldukları pozlarda da cinsel mesajlar gizli. Tüm bunların dışında, bir de spor salonlarında verilen pozlar var. Çok meşhur oldu, erkeklerin hepsi vakitlerinin hemen hemen hepsini daha fazla kas yapabilmek için spor salonlarında geçiriyor. Amaç kesinlikle daha sağlıklı ve fit olabilmek değil, gereğinden fazla kas yapmak. En tehlikelisi ise yapılan kasların gençlere bir süre sonra yeterli gelmemeye başlaması ve bunun bir takıntı haline gelmesi. İşin bir de psikolojik boyutu var. Kadınlarda da durum aynı, gereğinden fazla zayıf olmak, ruhen de sağlıklı olmanın ötesinde sadece fiziken mükemmel görünmek, sporun ruh ile ilgili olan kısmıyla ilgilenmemek. 

Peki sormak istiyorum hangi zaman diliminde kitap okuyorsunuz, ailenizle, sevdiklerinizle birlikte keyifli sohbetler gerçekleştiriyorsunuz? Hangi zaman diliminde felsefe, edebiyat, müzik ve sanat gibi konularda bir şeyler okuyup, yazıp düşünüyorsunuz? Hangi zaman diliminde yüksek lisans, doktora eğitiminize ve tezinizi yazmaya devam edebiliyorsunuz? Çünkü ben yukarıda saydığım pozlardan hiçbirini verebilecek zaman bulamıyorum. Çalışıyorum, tez yazıyorum, geriye kalan vaktimde ailem ve sevdiklerimle zaman geçirmeye gayret ediyorum. Mümkün mertebe sürekli okuyorum, bir şeyler yazıyorum, izliyorum, kendimi geliştirmeye ve zihin dünyamı özgürleştirmeye çabalıyorum, yeni fikirler üretiyor ve geleceğim hakkında bir takım tasarılar yapıyorum.
Tüm bunları kendimi övmek, kültürlü ve zeki göstermek için söylemiyorum. Hakikaten merak ediyorum siz zihinsel gelişiminizi hangi ara düşünüyorsunuz? Gerçekten sosyal medya üzerinden paylaştığınız fotoğraflardaki gibi mi yaşıyorsunuz? Yarın hangi fotoğrafı paylaşacağım acaba diye bir gün önceden gideceğiniz mekanı, giyeceğiniz kıyafetleri ve vereceğiniz pozları mı düşünüyorsunuz? Bence feci gaflet ve vehamet içerisindesiniz, içerisindeyiz. 

Düşüncelerimi paylaşmaya ikinci bir yazı ile devam edeceğim.  

Hiç yorum yok: