21 Ağustos 2016 Pazar

Ahmet Hamdi Tanpınar: Huzur

"Bütün fecaat, insanın, insanla karşılaşa karşılaşa, en sonunda kendisini tanımayacak hale gelmesi..."

Ahmet Hamdi Tanpınar'ı okumak için doğru zamanı bekledim. Farklı romanlar alırken gözlerim kitap raflarında hep ona takıldı. Zihnen uygun olmadığımı düşündüğüm dönemlerdi. Tanpınar'ı okumak kolay değil, onun Türk Edebiyatında çok özel bir yeri var. Sırf bu yerine ve değerli eserlerine saygısızlık etmemek adına hep doğru zamanı bekledim. Nihayet Huzur'u alıp okudum. Ardından "Mahur Beste" bitti. Şimdi ise sıra "Saatleri Ayarlama Enstitüsünde". 

Huzur'un ön sözünde Mehmet Kaplan'ın kaleme almış olduğu "Tanpınar Hakkında Birkaç Söz" isimi bir yazı var. Kitabı okumaya başlamadan önce bu yazıyı muhakkak okuyun derim. Kitabı nasıl okumanız gerektiği konusunda sizi aydınlatacak, kitaba başlamadan önce Tanpınar hakkında ön bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır. 

Genelde okuduğum eserler hakkında yazılar yazmayı çok seviyorum. Yıllardır blogumda okuduğum kitapların bir kısmından alıntı yapıyor ve kitapları nasıl bulduğumu paylaşıyorum. Lakin bu sefer Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında, hele ki "Huzur" hakkında; salt bir okur, amatör bir yazar, şair olarak yorum yapmamın doğru olmayacağını düşünüyorum. İşi edebiyat ehillerine bırakmak lazım gelir, kuşkusuz onlar Tanpınar'ı ve Huzur'u tüm yönleri ile tahlil etmişlerdir. Bu konuda nitelikli makaleler ve yazılar okumak mümkün. 

Naçizane görüşlerim şudur ki; Mümtaz'ın iç dünyası beni derinden etkiledi. "Huzur" kavramının etrafında dönen bir arayış, dönemin politik dünyasının sosyal hayat üzerindeki etkileri, Mümtaz'ın Nuran'a duyduğun aşk, bu aşkın biçimi, hisler... Hepsi bir potada muazzam bir anlatım tekniği ve genel kültür birikimi ile aktarılıyor. İhsan ve Suat'ın hayatları da romanı tamamlıyor, olayları daha derinden anlamamızı sağlıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın önünde saygıyla eğiliyorum, huzurla uyuyunuz efendim. 

Hiç yorum yok: