24 Nisan 2016 Pazar

Tek Başına Bir Adam II












"Hayat belki de bir iki dakikalığına, bedenin kimi uzak bölgelerindeki dokularda oyalanmayı sürdürüyor. Sonra ışıklar birer birer sönüyor. Zifiri karanlık çöküyor. Ve eğer George dediğimiz bu yok-varlık son şok arasında gerçekten de başka bir yerlerde idiyse, döndüğünde yersiz yurtsuz kaldığını görecek. Çünkü artık kendini şurada, yatağın üzerinde horlamaksızın uzanmış yatan şeyle özdeşleştiremez. O şey artık arka kapının oradaki bidonun içindeki süprüntülerle akrabadır. İkisi de kaldırılıp götürülmeli, baştan atılmalıdır çok geç olmadan."

Bir insan nasıl bu kadar hisli olabilir? Ölümü nasıl bu kadar şeffaf ve bir o kadar da kapalı anlatabilir? Bir insan bu yazdıklarını nasıl bu kadar iyi hissedip, hissettirebilir. Her okuyuşumda sarsıyorsun beni sayın Isherwood. Kimi zaman seni düşlüyorum, oturup sohbet ettiğimizi hayal ediyorum. Dudaklarının arasından çıkan her sözcük ile baştan aşağıya ıslanmak, yenilenmek ve kendime gelmek istiyorum. Bu istekler ile birlikte seni okumak hissi bile şahane hissetmeme yetiyor. George ve Jim arasındaki aşk kalbi olan hangi insanı etkilemez ki? Seni seviyorum Isherwood, hem de bunu bilmediğin kadar çok.

Hiç yorum yok: