19 Mart 2016 Cumartesi

Bilge Karasu: Kılavuz

İlk kez Bilge Karasu okuyorum, satırlar arasında kaybolurken bir anda bir paragrafta tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Defalarca okudum paragrafı. Buradan da paylaşmak istedim, paragrafın beni bu kadar etkilemiş olması eski sevgilimle yaşadığım ayrılığı ifade ediyor olmasından kaynaklanıyor. Sürekli düşündüğüm ama bir türlü dile getiremediğim hissiyatı Bilge Karasu sanki yıllar önce benim için ifade etmiş, kaleme dökmüş. Edebiyat da bu değil midir zaten? Okuduklarımızda kendimizden izler bulmak...

"Kişilere, nesnelere, kendine bağlanırsın; bir gün bunlardan koparsın da. Gerekeni yapmadığını düşündüğünde haklısındır, değilsindir, bilinemez ama, o anda, kopmuşluğunu yaşıyorsundur belki. Kopmuşluk, ölüm de demektir. Bir ölümü yaşarken -ya da, beklerken- bağını öldürmen, duyacağın acıyı azaltmak istediğinden ilerigeliyor da olabilir. Senin sözündü: 'İkimizle ilişkili kararlarını kendine kendine veren bir sevgili karşısında', öyleydi, değil mi?, 'çekilmekten başka çıkar yol bulamadım.' Kırıldığın, gücendiğin için yaptığını sanmış olabilirsin bunu. Bana sorarsan, kendini savunuyordun, daha çok acıyı daha çok duymamak için; sevgiyi kendi elinle azaltmağa, koparıp yolmağa kalkıyordun... Bir şeyleri silerek bir geçmişin yükünü yeğnileştirmek, azaltmak... O ölçüde, kim bilir, geleceğini biraz olsun özgürleştirmek... Öyle kopuşlar güçtür, izi kalır; kopmağa kalkmak kendini de parçalamaktır." 

Hiç yorum yok: