24 Mart 2016 Perşembe

Etin Cinsel Politikası: Feminist-Vejetaryen Eleştirel Kuram

Vejetaryen olmamın üzerinden tam yedi ay geçti. İnsanların, herhangi ciddi bir hastalıkla karşılaşmadıkları sürece beslenme hususunda radikal kararlar almaları oldukça zor. Bu kararı alırken elbette bir araştırma evresinden geçtim. 23 yaşıma kadarki beslenmemi gözden geçirdiğimde az sayılamayacak miktarda tavuk ve balık eti tükettiğimi fark ettim. Kırmızı eti çok az tüketmekle birlikte yine de tüketir durumdaydım. Genel olarak et yemeyi seven bir insan değildim. Evimizde de sebze ve zeytinyağlı ağırlıklı besleniriz. 

Çevreye karşı olan duyarlılığımın da artmaya başladığı, daha doğrusu daha fazla bilinçlenmeye başladığım bir dönemde et yeme durumumu da sorgulamaya başladım. Televizyonlarınızı açtığınızda et yemenin sağlık açısından oldukça gerekli olduğunu söyleyen bir sürü diyetisyen, doktor bulabilirsiniz. Ama ne hikmettir ki bir tane bile vejetaryen beslenmenin sağlık açısından mühim olduğunu söyleyen bir diyetisyene ya da doktora rastlayamazsınız. 

Vejetaryen olmaya karar verdiğim dönemde bir takım belgeseller izledim. Mesela "Forks Over Knives", "Food INC." ve "The Cove" gibi... Düşüncemin şekillenmesinde bu tarz belgesellerin oldukça etkisi oldu. Daha sonra biraz döküman analizi yaptım. Ardından elime harika bir kitap geçti. Carol J. Adams'ın kaleme aldığı, Ayrıntı Yayınları tarafından basılan "Etin Cinsel Politikası: Feminist-Vejetaryen Eleştirel Kuram."

Vejetaryen olduğumdan beri girdiğim tüm ortamlarda insanlar benimle alay etmeye başladı. Başlarda bu moralimi çok bozuyordu. Çalıştığım okulda vejetaryen menünün olması benim için bir avantaj iken ve beni çok mutlu ediyorken, yanımda et yiyen insanların sürekli beni eleştirmelerinden ve alaylı ifadelerinden sıkılır hale gelmiştim. Yaşadığım bu durum ile ilgili tezlerimi kuvvetlendirmek adına, bu kitap bana çok büyük bir referans oldu. Asla çantamdam ayırmıyorum.

Adams, kitabında feminist-vejetaryen kuram eşliğinde; ataerkil düzeni ve muktedirliği et tüketimi ve toplumsal yemek alışkanlıklarımız üzerinden değerlendiriyor. Kadının toplumdaki yeri, cinsel hayattaki konumu, pornografi, ilk insanlardan itibaren süregelen beslenme biçimlerimizin kadınlık ve erkeklik algısı üzerindenki etkilerini gayet açık ve bilimsel araştırmalar eşliğinde anlatıyor. 

Vejetaryen arkadaşlara şiddetle tavsiye ediyorum. Bu kitap; bir ortama girdiğinizde, neden vejetaryen olmayı tercih ettiğinizi, bunun size ve doğaya kattıklarını gayet açık ve bilimsel şekilde aktarmanızda çok büyük destek olacaktır. Et tüketen insanların da muhakkak okuması gerektiğini düşünüyorum. Et yemeyen insanların bu konudaki düşüncelerini, argümanlarını öğrenmeleri ve onlarla empati kurabilmeleri için. 

Hiç yorum yok: