29 Ağustos 2008 Cuma

İnsanoğlu!



Derinlerde başladı önceleri hayat,çok iyi dip daldığını söylerdi hep.Bir namzet edasıyla çıkınca meydana ben de atladım peşi sıra eksik kalır mıyım hiç?Takip ettim onu doyasıya…Karanlık bir gecede,daha avuçlarım terden parlamazken uzun bir yolculuğa çıkacağımı anlamıştım.Ama hiç çaktırmadım…Çok sağlam karakterliymiş,hiç yorulmadan düzgün adımlarla,başı gökte yürümeye devam ediyordu.Kimi zaman ıssız tepelerde hoyratça atarken boynunu sağa,kimi zamanlarda ise denizin esintisiyle kendine gelir gibi bakıyordu sol cenaplara…Yaz kış demeden upuzun bir seyahat müjdelendi onun için.Sonradan öğrendiğime göre bu seyahat sonsuzluğa uzanırmış.Her neyse…O yola devam ettikçe ben de peşi sıra ilerledim.Bu arada kendimdeki devasa değişimin de farkındaydım.Ellerim yavaş yavaş, tenim bir buğdayın kabuğu gibi yanmaya başlamıştı.Karın dayanılmaz cazibesi altında tutmasa da kimi zaman bedenimin bekçileri ayaklarım,ağır aksak da olsa devam etmeliydim yola.Nitekim de öle oldu…Hayat,bir yol çizmişti kendisine,haritasına bakıp bazı evlerin kapılarını çalıyordu.Çok ilginç gelmiş ti bana bu durum.Bazı evleri saatlerce ziyaret ederken,bazıların da bir dakika bile kalmak istemiyordu.Bazılarına ise hiç uğramıyordu bile.Önündeki kocaman dağlara seğirtip,nazlı bir gülümseyişin ardından çatılıveriyordu kaşları,ısırgan…

Çok yaklaşmıştım sonsuzluğa,sırrını çözecektim onun.Bu arada on yedi yaşıma gelmiştim.Kocaman bir delikanlı diyorlardı beni görenler-bense bu tabiri hiç kendime yakıştıramazdım-Aradan farklı iklimlerin sarı-sıcak coğrafyaları geçti.Bir gün karanlık bir mağaranın ağzında duruverdi hayat.Arkadan onu gözlemeye devam ediyordum.İçeriye girdi ve gözden kayboluverdi.Çok şaşırmıştım,olduğum yerde kala kaldım.İçeriden bir ses duydum.

“Memnun oldun mu”? Hiçbir şey anlamamıştım,ama bir anda cevap verirken buldum kendimi:”Neyden memnun oldum mu?” Koskoca bir yol yürüdüm ve sen de beni takip ettin,memnun oldun mu”?Ben şeyyy diye kekelerken bir ses daha işittim ondan.

Koskoca 17 yılını kaybettin beni takip ederek,şimdi sana bu yılları kim geri verecek?

Ah insanoğlu bir türlü anlayamadın zorumu,hayatı beni yakalamaya çalışarak değil de yaşayarak geçirseydin ne olurdu?

“Şeyyy derken buldum kendimi,bu sefer boynum eğik geri dönüyordum”…


22 yorum:

Osman Karadutgil dedi ki...

Güzel bir yazıymış, sevdim gerçekten. Huyum kurusun her girdiğim blogta ilk önce bloggerın ilk yayımladığı postu okurum :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

İnanmıyorum,sayende ben de okumuş oldum bu yazımı.İlk olduğunu bile unutmuşum.İlginçtir ki ben de çok beğendim.Henüz 17 yaşında olan biri için güzel bir yazıymış yani aradan tam dört sene geçmiş.Koca dört yıl.Huyun kurusun hakikaten :)

Osman Karadutgil dedi ki...

Ne garip gözüküyor değil mi? Ben de lisedeki ilk günümü hatırlıyorum. Dünyanın en cool insanısın tabi o sırada. Liselisin ya :) Şimdi ise arkamı dönüp bakıyorum, ne ara geçti 4 sene diyorum. Hey gidi günler hey. Bu postunu yazarkenki çağını şu an ben yaşıyorum :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

Hakikaten öyle,bir garip oldum şu an.Avril Lavigne dinlermişim mesela ve bir de Tokio Hotel o sıralar.İnsanlar beni hiç anlamazmış elbette ve daha bir sürü şey.Belki de seninle tanışıklığım,blogunu okumaya başlamam da bununla ilintilidir.Geçmişe götürdün beni çocuk,güzel oldu :)

Osman Karadutgil dedi ki...

Tokio Hotel mi? Şu an soğudum senden abi :P Ah ahh! Biz de o sıralarda liseye giriş sınavlarıyla uğraşıyorduk. Düşün yani :) Avril Lavigne, Rober Hatemo beyaz ve sen, Eksik etek, Bana Ferrari Alsana Berkcan!... İşte bunlar hep evrim teorisini kanıtlayan olgular :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

İlahi Karadut,güldürdün beni.İnan Tokio Hotel ve Avril Lavigne dinlediğimi öğrenince bir sonraki yazılardan,ben de kendimden soğudum.Kurcalama sen de geçmiş yazılarımı,ilkini okudun yeter :D

Osman Karadutgil dedi ki...

Kendime zaman yarattıkça hepsine bakacağım beyaz çiklet. Yandın sen :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

Hodri meydan,bir gün sen de pek çok yazı yazacaksın ve aradan yıllar geçecek.Ben de kirli çamaşırlarını kurcalarım işte o zaman,tarih tekerrürden ibaret Bay Karadut :)

Osman Karadutgil dedi ki...

Pişman olacağım işlere girmem ben. Geçmişimle gurur duymasını da bilirim. Ortaokul kısmını atarsak tabi :D

Beyaz Çiklet dedi ki...

Dur bir dakika ya,senin geçmişin ortaokul oluyor şaka gibi ? Kendimi bir an kötü hissettim.Ne yani ben sanki çok yaşlıyım.21 yaş bence henüz çok genç demektir,Bay Karadut.

Osman Karadutgil dedi ki...

Ohoo bildiğin moruklamışsın beyfendi sen. Yaşadığına dua et bence :P Artık geçmişime liseyi de kat. Bitti lise de.çatır çatır deviriyoruz bütün mekteb-i levelleri :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

Oğlum senin yerinde olmayı çok isterdim.Ben gitmek istemiyorum zaten İstanbul'dan,iki hafta sonra mezun oluyorum.Ah üniversitedeki güzel günlerim ah İstanbul.Sen beni bu gece hüzünlere gark ettin,benden geçmişimi aldın da gittin,karadut maradut derken,hayatın gerçekleri ile yüzleştim cinsinden bir mani uydurmamın konu ile hiçbir alakası yok.Dalga geçme ayrıca yaşlılarla :(

Osman Karadutgil dedi ki...

Her yaşın bir güzelliği vardır. Hayat sana neler getirir bilemezsin. Geçmişi düşünme şekerim. Zaten kalmış şurada ne kadarlık ömrün. Hayatı yaşayarak rahmetine kavuş bari :P

Beyaz Çiklet dedi ki...

Doktora yapıp senin üniversitende biterim görürsün gününü,hain.

Osman Karadutgil dedi ki...

Hayhay. Başım gözüm üstüne. Peki sence nereyi kazanacağım? Nereye gittiğimin haberini nereden alacaksın? :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

Bunca laftan sonra İstanbul'u kazanmak gibi bir idealin yoktur sanırım ? Gelirsen kemiklerini kırabilme ihtimalim çok yüksek.Bence ODTÜ olacak gibi.Ayrıca haberini nereden mi alacağım ? Bloguna yazarsın herhalde ya da bir mail atarsın.

Osman Karadutgil dedi ki...

Bilmem, yazarım belki. ODTÜ olursa iyi olur. Görüşme ihtimalimiz düşer. İstanbul'dan sonra Ankara kesmez seni. Oh rahatladım :P

Beyaz Çiklet dedi ki...

Geçenlerde gittiğim falcı Ankara'ya atanıyorsun bu sene dedi.Ben de atanırsam ne orada ne burada kaçışın yok.Ayrıca Ankara'ya atanamasam bile birkaç tane özel okula başvurmuştum belki bir cevap gelir de evi taşırım.Oğlum,sen kimden kaçıyorsun farkında mısın ? Ben buralarda yiğitliğimle nam saldım,ona göre.

Osman Karadutgil dedi ki...

Ay çok korktum yiğidim. Demirden korksaydık trene binmezdik :) Varsa yazımızda çekeceğiz artık, napalım. Ama şunu da ekleyeyim, ODTÜ'ye sırf bu sene yerleşeyim diye gideceğim tutarsa. Tutmama ihtimali de var tabii :( İstanbul hep büyük bir sevda olarak içimde olacak her taşralı gibi ODTÜ'ye gitsem bile. Kazanacağım bir gün MSGSÜ'yü :)

Beyaz Çiklet dedi ki...

Hayallerinin peşinden koş elbette,ben de hayallerimin peşinden koştuğum için İstanbul'a geldim.Kötü bile olsa insan kendi kararlarını kendisi verince üzülmüyor.Bir nevi yiğitliğine yiğitlik katıyorsun.(Sanırım uzun süre yiğit kelimesini kullanmayacağım) İşte öyle şeyler,kazanacaksın ben inanıyorum.

Osman Karadutgil dedi ki...

Güvenini boşa çıkartmayacağıma inanıyorum ben de. Ne konuştuk be dede gece gece. Bence yatalım artık ha? Yoksa yarın sınava intikal edemediğinden, istanbulla bir süre daha ayrılmayacaksın :) Sohbet için teşekkürler ahbap. Allah rahatlık versin :*

Beyaz Çiklet dedi ki...

Tamam Karadut ben de artık yatmalıyım zaten,kedimiz bile uyudu.Ayrıca ne demek her zaman ederiz sohbet,edelim yani.Gelişmelerden haberdar edersin beni,yarın sınavım kötü geçerse adresini bulur kapına da dayanırım bilmiş ol.İyi geceler tatlı rüyalar mışıl mışıl uykular :)