24 Nisan 2011 Pazar

Sıcakta Her Daim Terle Islanan Saç Kıçıma Yapışan Kıllardan Daha Az Rahatsız Eder Beni,Bu Bir Gerçek

Belki de asla olamayacağım hayallerimdeki gibi.Elli milim giderken aslında hayatın beni 25 milim geri attığını çok sonraları fark edeceğim.Bi elimde imkansızım bira,diğer elimde koyu yeşilin en aşüfte rengi marul ile beraber bir yolculuğa çıkacağım o zaman.En güzel yolculuk hangisidir sence ? Bence insanın tek başına yaptığı yolculuktur.Belki yolda rakı balık masasındaki bi dansöze aşık olunur ya da Çöldeki Kutup Ayısı’nda olduğu gibi biralar devrilir ardı ardına,yarışmalar yapılır.Belki de tekrar saçlarımı uzatırım o zaman,neden olmasın ki.Sıcakta her daim terle ıslanan saç,kıçıma yapışan kıllardan daha az rahatsız eder beni bu bi gerçek.

Acayip bir ritüel benimkisi.Dünya üzerinde bi yolculuğa çıkmak istiyorum tek başıma.Binbir kültürün binbir duasıyla geçmişe rahmet okumak geleceğim için adak adamak istiyorum.Önce Anadolu’dan başlamak istiyorum bu yolculuğuma.Sonra tüm dünya.Bütün iklimlerden sırasıyla geçerek,sıtkı sıyrılmış bi asaletin içinde kendime şampanya patlatmak istiyorum yolculuğumun sonunda.Tıpkı Hırvat kızlarının koca memeleri gibi,yolda tanıştığım ineklerin de koca memeleri olsun istiyorum.Dudaklarımdan içeri sütbeyaz sütü akıtırken,Küba’da belki,öğle sıcağının altında yanmak istiyorum.Düşlerimle birlikte.Rio’da bir karnavala çıplak dokunmak,İtalya’da Luca Spagetti ile tanışıp Liz Gilbert’in kitabından fırlamak istiyorum.Sonra belki İspanya’ya giderim,acılı bir şeyler yedikten sonra Portekiz’e ve Caracas’a uğrarım.Nasıl desem,bu yolculuk hem bana iyi gelir,hem de şuan yurdun açık camından içeriye sızan sıkkın rüzgara da.Kelimelerimin anlaşılması gibi bi amacım yok,tek istediğim o kelimeler tarafından yazılmak.Güç bende değil zaten,kimsede olmadığı gibi.

Cesaretim de yok zaten.Motosiklet Günlükleri’ndeki gibi bir yolculuğa çıkamam biliyorum.Devrim desen,kıçımı bile değdiremem devrimin ucuna.İçimdeki mihenk taşlarını etrafa fırlatmak istiyorum.

Ah Bre Mariçamu,Apostole efendi gibi düşüp bayılmak istiyorum.İzlediğim filmlerde yaşamak istiyorum.Roz’un yanına gideyim istiyorum Batman’a Hasankeyf’e.İnsanları insan oldukları için değerlendirsinler istiyorum.Kıçı ve burnu aynı simetrik düzeyde havada olanlar için çekici çağırmak ve onları yerin dibine sokmak istiyorum.Mümkünse kıçlarının bi kısmı toprağın üstünde kalsın,toprağın altında kendi gazlarından ölsünler istemem.

Kolumdaki siyah bilekliğe bakıyorum ve bana yeter yoruldum diyor.Kollarım ağrıdı inan ki.Şimdilik yazımı bitirip şu yurt köşesinde filmimi izlemeye devam edeyim.Kurabiyeli çikolata güzelmiş bu arada kapital Nestle.Filmin adı mı ? Julian Schnabel’in “Karanlıktan Önce”.Evet,yönetmenin adını yazarken dvd’den baktım ne olmuş ? Peh.

5 yorum:

bad-ı saba dedi ki...

sana mail atmıştım ama iletilmemiş.o yüzden bi daha atıyorum umarım iletilir:)

Beyaz Çiklet dedi ki...

bad-ı saba ;)

Baktım ve mailine bir cevap bile kondurdum ki :)

Cheesypuff dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Cheesypuff dedi ki...

Hayır, evet güzel blog, okumak falan da hoş da düşünüyorum nereden bulup takip ettiğimi cevap yok.

Keep on going, yine de.

Beyaz Çiklet dedi ki...

Cheesypuff ;)

Güzel mi bilmem.Yazıyorum işte öyle.