23 Nisan 2011 Cumartesi

Hayat Bazen O Kadar Duygusal Ki Beni Bile Ağlatıyor !

Neden yaşar insan ?

Solmuş bi çiçeğe yeniden hayat vermek için mi,yoksa kanadı kırılmış bir kuşun yaralarını sarmak için mi ? Annelerinden ve babalarından başka kim sahip çıkabilir çocuklara ? Mosmor açmış,tüm heybetiyle yetimlerin ve öksüzlerin koruyuculuğunu yapan Gülfatma çiçeği mi ?

Fısıltıları hep yakından işitmeyiz,bazen uzaklardan geldiğini bildiğimiz bir fısıltı da yüreğimizi yakabilir.Ocağın üzerindeki yeni demlenmiş çayı odaya götürürken bir Pazar kahvaltısında,birden duyuluverir o fısıltılar.Ağlamaklı olursun içten içe.İstanbullu bakkalın bile yüreği yetmez sizi korumaya.Ne kadar sevecen olsa da.

“Mommo,Kız Kardeşim” isimli filmi izledim.Uzun süredir almayı planlıyordum,merak ettiğim bi filmdi.Belki de bi öğrenci olarak parama kıyamamıştım almak için.Atalay Taşdiken’in yazıp yönettiği bi film.Evet,ağladım.Oda arkadaşlarım odaya gelmesinler diye dua ederken aynı anda göz yaşlarımı sildim.Son sahne var ya filmde,Ayşe’yi evlatlık veriyorlar.Abisi bisikletiyle arkalarından yetişmeye çalışıyor arabayla giden Ayşe’ye.Ayşe abi diye bağırıyor feryat figan.Soluğu kesiliyor bir anda,yutkunamıyor derinden.

Çocukluğuma gittim o an.Küçükken ben,annemle mutfağımızda kahve içiyorduk.Bi ritüel haline gelmişti annemin Pazar günleri kahvaltıdan sonra ikimize kahve yapması.Meğer acı olan kahve değilmiş o sabah benim için.Annemin ağzından dökülen kelimelermiş.İlk yudumumu aldıktan sonra ben,annem bana dönerek babamın bugün beni almaya geleceğini ve tüm Temmuz ayını onun yanında geçireceğimi söyledi.Ben de Ayşe gibi yutkunamadım o an.Ayağımda çok sevdiğim kot pantolonum,üzerimde en güzel gömleğim ve gömlek lastiğim.Gitmiycem anne dedim,istemiyorum.Annem,güzel bi dille gitmem gerektiğini anlattı.Yasal bi yükümlülükmüş bu,eğer annem beni babama vermezse bir aylığına;hapse girebilirmiş.Bana bir ayın çok kısa bir süre olduğunu ve hemen geçeceğini anlattı.Hem istersem her gün telefonla konuşabilirmişiz.İstanbul kocaman bi yermiş.Orada gezip eğlenebilirmişim.Kocaman bi de denizi varmış.Diyemedim o zamanlar,anne senin sevgin o denizden daha büyük ne olur bırakma beni,gitmeyeyim..

Ben daha kahvemi bitiremeden,kapı çalındı.Kapıda birkaç polis.Arabalarının içinden babam iniyor.Annemin elini bırakmıyorum ben.Annem ağlıyor bir yandan,bir yandan ben ağlıyorum.Polisler üzgün üzgün bakıyorlar yüzüme.Belki de acıyorlar halime.Benim bağırışlarıma tüm komşular çıkıyor sokağa.Ve beni annemden ayırıyor polisler.Polis arabasının arkasından annem için bağırıp ağlıyorum.Kurtar beni anne diye..

O gün bu gündür,polisleri ve babaları hiç sevmem.Bilir misiniz ki çocukların kalbi tertemizdir ?Belki o yüzden sessiz sakin bi dünyam var.Her şeyi kendi kendime yapmayı seviyorum,belki de o yüzden.İşte böyle zamanlarda sesleniyorum hep hayata.Diyorum ki hayat : “ Bazen o kadar duygusalsın ki,beni bile ağlatıyorsun .”

Hiç yorum yok: