18 Kasım 2008 Salı

Yeditepe'den Notlar



Cuma gecesinin dönümünde saat 03:00 gibi çıktım yola tek başıma.Tren garı bize yirmi dk yarım saat kadar falan uzaklıkta.Yolda birkaç sarhoşla karşılaşmama rağmen herhangi bir sorun yaşamadım.Yalnız olacağımı sanırken birkaç insanın daha tren beklediğini görünce buruşuk bir sevinçle beklemeye başladım.Trenin tehir yaptığı haberi geldi ve bir saat kadar daha bekledim.Sayın müdürüm beni trende karşıladı.Diğer ekip benden önce bindikleri için benim binmemle herkes tamamdı.Çok sevdiğim matematik hocamda bizleydi.İstanbul’a adım attığımızda Haydarpaşa’da otobüs bekledik biraz.Yeditepe’nin otobüsleri bizi almaya geldi ve üniversiteye doğru yola çıktık.Üniversite’ye geldiğimizde rahat gezmemiz için bavulları verdik,sonra rektörlük binasına rektörün ve görevli üyelerin konuşmasını dinlemek üzere gittik.En sonunda bize Bedrettin Dalan’ın “Milli Kimlik” adlı konuşmasını dinledik ve yürekten katılıp alkışlar tuttuk,tarihin yalanlarına şahitlik yaptık.Salondan çıktıktan sonra bölümlerimize göre öğrenciler eşliğinde fakültelere gittik.Sözel öğrencileri az olduğu için çok rahat gezme imkanı buldum.Bir kısım arkadaşla birlikte önce gümbürtüye radyo sinema ve televizyon bölümü tanıtımına gittik.Stüdyoları gördük ve bolca bilgi aldık.Dersliklere göz attık.En sevdiğim anlardan bir tanesiydi.Radyo sinema ve televizyon öğrencilerinin hazırlamış oldukları kısa filmleri cep sinemasında izledik ve tam anlamıyla rüya gibiydi.Benden başka gazetecilikle ilgilenen birisi yoktu.Gazetecilik standında duran ablaya rica ettim bana tüm binayı gösterdi.Çok şeker bir ablaydı ve sayesinde bireysel olarak bilgi aldım ve çok mutlu oldum.Bir ara yolum kaybettim ve resim odası ile heykel odasına girdim ve gezdim.Sonra çıkışı buldum tabi:)

Öğle yemeğinden sonra bizi Şile’deki otellerine götürdüler kalmak üzere.İşleler yapıldı ve koskocaman bir Yeditepe çantasıyla küçük villalarımıza uğurlandık.Odlara yedi kişilikti ama süit şeklindeydi ve içi mükemmeldi.Hemen gittim giyindim ve akşam yemeğine indim.(Bu arada poşetlerin içinden;polar,diş fırçası ve macunu,gündüz kremi,tıraş sonrası kremi gibi şeylerde çıktı)Yemek canlı müzik eşliğinde açık büfe rüyada gibiydim adeta. Hayatında kırk yılda bir beş yıldızlı otelde açık büfe yiyen bir şahsiyet olarak bu durumu mazur görmenizi dilerim:)Yedik içtik,koptuk,(ben kopmadım yani oynamadım ama çok eğlendim.

2.gün panayırın ardından boğaz turuna çıktık.Tam yedi saat gibi bir sürede İstanbul turu yaptık ve yemeklerimizi boğazda yani vapurda yedik.Akşam geç geldiğimizden hemen uyku bastırdı ve yattım.3.gün ise sabah kahvaltısından sonra Şile’den ayrılıp Miniatürk turuna çıktık.Bol bol çekilen fotoğraftan sonra çıkışta birde go-cart yaptık ve müthiş eğlendik.Ardından gezi bitti.Bizim grup benimde isteğimle kitapevine doğru yol aldık.Ve bir sürü ucuz kitap buldum tam sekiz tane kitap aldım:)

Sonra gece kendimi Kadıköy’de büyük bir alışveriş merkezine atıp dolaştık.Lezzetli Akdeniz Pizzanın ardından kendime ucuz birkaç bir şey aldım.(Gerçi pazarda daha ucuz ama)

Sonrası yolculuk ve dönüş.Rüya gibi bir gündü.Müdürüm,arkadaşlarım ve hocamızla birlikte çok güzel ağırlandık.Her şey için teşekkürler Yeditepe,kaderde seni yine görmek varmış İstanbul…



3 yorum:

Kızıl dedi ki...

İstanbul güzel şehir değil mi? Ben çok seviyorum burayı. Hoş gelmişsin ve hoş gitmişsin Beyaz Ciklet :)

Sevgiyle kal!

Beyaz Çiklet dedi ki...

Sağol Pandora;
Karmaşık olsa bile gayet güzel bir şehir:)

Adsız dedi ki...

ıst.u gorup bole guzelce gezmene ck sewndm bı ıstnbl hayranı olarak bnde.bn daha sanslıym sanırım.ablam orda okudgu sıcın sureklı gıdıp gelıodum.sora kndm gezmek ıcın gıdebılrm ınş. we tabı snde:) f.e.