25 Ocak 2019 Cuma

Dostoyevski: Delikanlı

Dostoyevski'nin Delikanlı adlı metnini bitirmek üzereyim. Eser ile ilgili uzun bir inceleme yazısı kaleme alacağım lakin bunun öncesinde çok sevdiğim bir bölümü size alıntılamak istedim. Sanki ilk gençlik yıllarımda benim kalemimden çıkmış gibiler: 

"Sanırım, on iki yaşımdan, yani içimde bilincin doğmaya başladığı günden beri insanları sevmemeye başladım. Buna sevmemek de diyemeyeceğim. Ağır geliyorlardı bana. Bazen durup dururken en yakınlarıma bile içimi dökemediğime, yani isteseydim de dökemeyeceğime, bunu asla istemediğime, nedense kendimi hep geri çektiğime, kuşkucu, tasalı, insanlardan kaçar olduğuma üzülüyordum. Bunun yanında, eskiden beri, belki çocukluğumdan bu yana hep başkalarını suçladığımı, buna pek yatkın olduğumu biliyordum. Ama bu yatkınlığımın peşinden çoğunlukla benim için oldukça ağır bir düşünce geliyordu: 'Asıl suçlu ben değil miyim acaba?' Böylelikle sık sık kendimi suçlamış oluyordum. Bu çeşit sorular aklımı kurcalamasın diye yalnızlık istiyordum. Üstelik, bütün aramalarıma karşın insanların arasında bir şey bulamamıştım. Şaşırdınız değil mi? Aradığımı sanmıyordunuz. Yaşıtlarımın, arkadaşlarımın tümünü düşünce bakımından benden çok gerilerde görüyordum. Benden geri olmayanını anımsamıyorum. 

Evet, içime kapanığımdır. İnsanlardan kaçarım. Sık sık toplumdan uzaklaşmayı isterim. Belki insanlara birtakım iyilikler ederdim bile, ama çoğunlukla onlara iyilik etmemi gerektirecek bir nedenin olmadığını görürüm. Hem insanlar sevilmeye değecek kadar iyi değildirler..."

2 yorum:

Dr.eamer dedi ki...

İçimde bilincin doğmaya başladığından beri insanları sevdim ama hata ettim görüyorum ki aradığım,aradığımı sandığım cevaplar çok başkaymış. yazarın fikirlerinin çoğu gerçekten beni de yansıtıyor artık. Asıl suçlu biz miyiz acaba?yoksa artık vaz mı geçmeliyiz kendimizi suçlamaktan?

Ortaokul yıllarımda bir bavul dolusu Rus edebiyatı okumuştum. Benliğimin gelişmeye başladığı yıllardı,çoğu insan anlayamayacağımı düşünürdü ama bazen gözlerim bile dolardı okurken. İnsanlığın özü,zalimliği,muhtaçlığı,sefaleti,sevgisi,çıkarları ve gerçekliği.. her satırda daha büyük hayrete düşüyordum oysa şimdi şu yaşında kütüphanelerce tecrübe biriktirince anlıyorum asıl şairin,yazarın orada ne demek istediğini.
Özellikle Dostoyevski’yi çok istiyorum tekrar okumak çünkü çoğu eserin en çok da o can alıcı detayları silindi hafızamdan zamanla. Raskolnikov ve delirmesi bambaşkaydı ama nedense “budala” beni çok tersköşe yaptı diye hatırlıyorum. Sınav sonrası ilk hedeflerimden biri onu tekrar okumak. “Delikanlı”yıysa hiç okumadım yazından sonra onu da ekliyorum listeye. İş bankası yayınlarından mı okuyorsun veya hangi yayınevini tavsiye edersin merak ettim sevgili Beyaz?

Analizini de heyecanla bekleyeceğim. Şimdi nöbet kargaşasından kaçıp gecenin soğuk ama dingin havasıyla buluştuğum bu saatte veda ediyorum sayfana.Sağlıcakla..

Beyaz Çiklet dedi ki...

Dr. eamer ;)

Çoçukluğumdan ilk gençlik yıllarımın sonuna kadar hep çeviri edebiyat ve güncel edebiyat okudum. Özellikle yeni çıkan öyküleri ve romanları sıklıkla takip ettiğim bir dönemden geçtim. Hatta yakın bir arkadaşım, her çıkan günceli okuyup takip etmek zorunda değilsin diye bir eleştiride bulunmuştu bana. Klasiklere karşı ise ciddi bir ön yargım vardı. Geçen sene bunu kırmayı başardım ve "klasik" diye nitelendirdiğimiz dünya yazınından pek çok metni okuma imkanım oldu. Lakin bunların bir kısmını ya bir çırpıda ya da buhranlı bir dönemimde okuduğum için tam olarak sağaltamadığıma kanaat getirdim ve bu sebeple yeniden okumaya başladım. Hem de en baştan.

İlk etapta İş Kültür klasiklerini okudum. Hatta karşılaştırma yapabilmek için aynı metinleri İletişim'den de okudum. İş Kültür klasikleri oldukça kaliteli, çevirileri iyi ve fiyatları uygun. Lakin İletişim'in bu konuda biraz daha üstün olduğunu düşünüyorum. Basımları çok özenli, çevirileri çok iyi. Klasikleri eser-yazar kronolojisi ile basıyorlar. Aynı zamanda kitapların giriş kısmında esere ait çizimler yer alıyor. Ve önemli yazar ve eleştirmenlerin esere dair ön sözleri ve son sözleri yer alıyor.

İlk yazarım Dostoyevski oldu. Belki yazarın kitaplarını yayımlayış sırası ile okumam daha uygun olurdu fakat bunu tercih etmedim. İletişim Yayınlarının internet sitesindeki Dostoyevski dizilimi ile okumaya karar verdim. Delikanlı hakkında muhakkak bir yazı kaleme alacağım. Bu yazıdan sonra Yeraltından Notlar bitti. Şu an Üç Novella'dayım. Ben naçizane İletişim Yayınlarını tercih etmeni öneririm.

Dostoyevski bambaşka bir yazar. Kesinlikle dünyaya ve insanlığa bir hediye olduğunu düşünüyorum. Okumaya başlamanın ise tam zamanı, henüz kış bitmeden.

Sevgilerimle.