1 Ekim 2016 Cumartesi

Patrick Süskind: Koku

"Onu en çok rahatlatan şey, insanlardan uzaklaşmak olmuştu. Paris'te, dünyanın başka herhangi bir şehrinde olduğundan çok daha fazla insan bir araya sıkışmış yaşıyordu. Altı yedi yüz bin insan yaşıyordu Paris'te. Caddeler kıvıl kıvıl insan, evler bodrumlardan çatı katlarına kadar tıklım tıklım insan doluydu. Hemen hemen hiçbir köşe, bir tek taş bir karışçık toprak yoktu Paris'te insan kokusu sinmemiş olsun." 

Yüzüklerin Efendisi serisinin ikinci kitabı olan "İki Kule"yi bitirdikten sonra, son kitaba geçmeden beni farklı bir dünyaya götürecek bir kitap molası vermek istedim. Kitapçıda "Koku" çıktı karşıma. 

18. yüzyıl Fransasında yaşayan, muğlak mizacı ile kokulara olan duyarlılığını tek bir vücutta birleştirmiş ruhu bir yarım, henüz boyanmamış bir tablo gibi sokaklara dökülen Jean-Baptiste Grenouille. Koku adamı, çehresi rayihalarla sarılı. Güzel, manalı ve sürükleyici bir roman idi. Esip geçti. Jean-Baptiste karakterini Camus'un Yabancı adlı romanındaki Meursault karakterine benzettim yer yer. Hissiz, bir ölçüde dünyaya anlam verme çabası içinde olmayan veyahut dünyaya verdiği anlamın derinliği içinde anlamsızlığı keşfedip donup kalan karakterler. Çözümü ince bir çizgide gidip gelmekte. 

Ben Whishaw'ın Jean-Baptiste karakterine can verdiği filmi de yakın zamanda izlemek gerek, kenara küçük bir not olsun. 

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Merhaba,D&R dan kitap alışverişi yapmaya çalışıp bir kitabı araştırırken rastladım blogunuza.Çok naif ,çok içten,çok sevdim...

Beyaz Çiklet dedi ki...

asudeevren çöplü ;)

Yorumunuzu okumak çok mutlu etti beni, buraya minik notlar düşüyor, kendimce bir şeyler yazıyorum, birilerinin bunlara ulaşabiliyor olması da gerçekten çok mutlu ediyor beni. Teşekkür ederim :))