27 Mayıs 2016 Cuma

Jean-Paul Sartre: Bulantı

Okuldan bir edebiyat öğretmeni arkadaşım ile birlikte iki kişilik bir kitap kulübü kurduk. Pek çok mühim eseri aynı anda okuyor ve sonrasında uzunca, kahve sohbetleri eşliğinde ve yaratabildiğimiz her fırsatta analiz ediyoruz. Müthiş doyuruyor beni. Birkaç kitabı devirdik. Şu an Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" adlı romanını okuyoruz. Hemen hemen okuduğumuz tüm romanlara "varoluşçuluk" kaynaklık ediyor, bunu tasarlamadığımız halde. Romandan güzel bir alıntı yapmak istiyorum. Şu ana kadar okuduğum kadarı ile epey altını çizdiğim kısım var. Onlar arasından şu kısım epey etkiledi beni:

"Geçmişte kalan bir kimseyi düşünmek bile elden gelir mi acaba? Birbirimizi sevdiğimiz sürece en önemsiz yaşantılarımızın, en hafif acılarımızın bile bizden koparak geride kalmasına göz yummamıştık. Sesleri, kokuları, gün ışığının küçük ayrımlarını, hatta birbirimize açıklamadığımız düşüncelerimizi bile alıp götürmüştük. Bütün bunlar canlılıklarını yitirmediler. Bugün bile bize ya acı ya da sevinç veriyorlar. Bir anı değil, söndürülmez ve yakıcı bir aşk; geriye çekilmek, gölgeye ya da bir kuytuya sığınmak olanaksız." 

Hiç yorum yok: