21 Mayıs 2018 Pazartesi

Sayılı Gün

Bugün okulun kütüphanesinden yazıyorum, klasik bir nöbet. Birkaç öğrenci ders çalışıyor, ben de bilgisayarımı açıp ufak tefek notlar düşeyim dedim buraya. Bu yeşillik alandaki son zamanlarım, sayılı gün kaldı. Çocuklar, çam ağaçları ve bir sürü şey. 

İşsiz kalacağım dönemde okuyabilmek için kitap alıp duruyorum şu sıra. Parasızken kitap almam çok kolay olmayacak, biraz stok mantığı. Bir kısmını şimdi alacağım pahalı olan bir kısmını da tazminatımı alınca. 

Şu sıralar sevdiğimiz başka bir şehirden ev bakıyorum. Şöyle küçük, annemle bize yetecek kadar. Bir oda ve bir salon. İstanbul'dan gitmek niyetindeyiz. Bir süre başka bir il, tanımadığımız bir şehir sanki bize daha iyi gelecek. Yazın epey koşturmacalı geçecek sanırım. O sıcaklarda o şehirden o şehire nasıl taşınacağız bilemiyorum lakin bir şekilde hallolacaktır. Şehir adı vermeyeyim, sürpriz olsun.

Uzun zamandır takip ettiğim The Handmaid's Tale'in de ikinci sezonu başladı. Biraz bölümler biriksin öyle izleyeyim diyordum ama dayanamadım ilk bölümü izledim. Güzel bir sezon olacağa benziyor. Başkaca takip ettiğim bir dizi yok. 

Şu sıralar Başka Sinema'da filmler izliyorum. Bir süre önce Bütün Saadetler Mümkündür'ü izledim. Birkaç gün önce de Hemşire'yi izledim. Genelde Kadıköy Sinemasında izliyorum. Oradan da Nazım'a geçiyorum çay içmeye, güzel oluyor. 

Yavaş yavaş İstanbul'a veda ediyor gibiyiz, içim bir tuhaf, yine de her şey normal. İnsan belirli bir yaştan sonra gitmelere ve kalmalara daha kolay alışıyor sanırım. Azıcık daha zaman, az biraz daha.

Hiç yorum yok: