18 Mayıs 2018 Cuma

Boşluk

Son zamanlarda değişik bir his var bünyemde. Ne olup bittiği üzerine kafa yoruyorum haliyle, kocaman bir boşluk hissi bu. Sanki farkına varmak gibi, varlığımın aynı anda da yokluğumun. Dünyada ne yapıyor olduğum ile ilgili kafa yoruyorum çocukluğumdan beri. Ne istiyorum, niçin buradayım ve nereye yol alıyorum? Bunlar kendimize sorduğumuz çetin ve çetrefilli sorulardır. Cevap bulamayız, bulur gibi oluruz kötü hissederiz, nihayetinde düşünmeyiz. 

Üç yıldır güzel para kazanıyorum, ülkenin en iyi okullarından birinde öğretmenlik yapıyorum. Ben çalışmaya başlayana kadar varsıl bir hayatımız olmadı, orta gelirli bir aile de olmadık. İşçi emeklisi bir annenin tek oğluyum. Sobalı, eski bir evde doğdum ve büyüdüm. Annem emekçi, yıllarca çalıştı. Sonra hastalandı, derken ben okudum okullar bitirdim, diplomalar aldım. Küçük ilçemizden İstanbul'a taşındık. Yeni, temiz, havuzlu mavuzlu bir dairede oturuyoruz. Hiçbir zaman çok para kazanmak gibi bir idealim olmadı, tek derdim mesleğimi yapabilmek ve bize yetecek kadar para kazanabilmekti. Hepsi gerçekleşti. Peki ya şimdi? Az önce saydığım şeylerin hiçbiri mutluluk vermiyor. Herkes deli misin böyle bir iş ve maaş bırakılır mı dedi, bıraktım. İstifa ettim. Üç ay sonra işsiz, maaşsız ve ne olacağımı bilmediğim bir vaziyetin içine yatay geçiş yapacağım. 

Okullar kocaman bir yalan, diplomalar yalan, çalışmak yalan, ömür boyu aynı işi yapıp emekli olmayı mı beklemem gerekiyor? Kendimi gerçekten ne zaman bulacağım? Ne para istiyorum, ne statü ne de buna benzer bir sürü yalan şey, hiçbirini istemiyorum. 

Tam da anlatmaya çalıştığım bu boşluk işte, mülkiyetini edindiğim her şeyi bir bir elimden çıkarıyorum, sade belki de çırılçıplak kalmak istiyorum. Tıpkı Diriliş'in Prens Nehlüdov'u gibi. 

"Çok başarılı bir hukukçu oldu, muhteşem bir doktor, çok büyük bir yönetici olmak üzere, yurt dışında doktora yapmış..." eee, peki ya sonra? Bunları olunca, büyüklü büyüklü sıfatları ismimizin önüne yerleştirince mutlu mu oluyoruz? Kendimize ulaşabiliyor muyuz? Ne yazık ki hayır, dahası bunlar olurken kendimizi bir bir yitiriyoruz. 

Belki de Babalar ve Oğullar'daki Bazarov'a o kadar çok kızmama rağmen artık hak vermem gerekiyor. Eugene Ionesco'nun bir çeviri konuşmasını dinlemiştim. Hiçlik üzerine konuşuyordu, şimdi aklımdan tekrar geçiriyorum. 

Belki de son kez bir deneme yapıp ikinci üniversite olarak felsefe okumam gerekiyor. Ya da ne bileyim, bundan sonrası için hiçbir şey yapmamam gerekiyor. Başkasının işinde çalışmak, sigorta, prim, ev almak, kıyafet almak, emeklilik, bireysel emeklilik, para biriktirmek, yatırım yapmak hepsi toptan mide bulandırıcı. 

İşte içimdeki boşluk, hem bu kadar net hem de bu kadar karmaşık. 

2 yorum:

Dr.eamer dedi ki...

İçimdeki boşluk hem bu kadar net hem de bu kadar karmaşık.

Yıllardır cevabını bulamadığım,içini dolduramadığım boşluğum.. denediğin ve denemek üzere olduğun tüm yollardan geçmiş biri olarak söylüyorum ki ne yazık ki o boşluk asla dolmayacak. İçinde en ufak bir duygu kırıntısı barındıran senin benim gibi hissiyat sahibi insanlar ne yazık ki bu hayattaki gayesini hiçbir zaman netliğe kavuşturamıyor bu materyalist çarkın içinde belki de çoğu kişiden çok daha hızlı yol alırken aslında kendi ruhunda gerisin geri gidiyor ve sürekli dünyayı en çok da kendini sorguluyor. Yıllardır kendimle savaşımı bitirebilmiş değilim özellikle bugünlerde kendime yenik düştüğümü beyaz bir barış bayrağı bile sallayamayacak kadar kendimle çatışmaya çalıştığımı farkediyorum. Belki gereksiz belki tam da olması gereken bir varoluşsal krizin eşiğindeyim.kendimi bildim bilesi bu döngü böyle devam etti gitti. Hep “şunu da yapsam her şey düzelicek” hissiyle başlanan ve onu da yapmana rağmen asla düzelmeyen bu döngüye alıştığını sanıyor insan ama bazen de böyle sabrının son raddesine geliyor ve bir cevap alabilmek için çırpınıyor insan. Beni bu “aynı olma,düzene uyma,toplulukta kaybolma” fikri hep boğdu hep başka bir şey yapmak başka bir yerlerde olmak hep taze bir nefes almak istedim. Sanıyorum ki seni de bu -herbekadar sevdiğin şeyi yapıyor olsan da- monotonluğa girmiş olan çalışma düzenin mutsuz etti. Şahsen hep örnek aldığım kendini en doğru ve en dolu yetiştirebilen,sorunlarla mantık çerçevesinde yüzleşip çözüm üretebilen,kendini bu sorunlar içinden yara değil ders alarak çıkarabilen bir genç oldun gözümde sevgili Beyaz umuyorum ki her nerede olursan ol hep düzgün ve temiz bir yolda olacaksın. Hayal kırıklığına uğratmak istemem asla seni ama bil ki dönüp dolaşıp yine o boşluğa sahip olacaksın fakat eminim ki bu boşlukla yaşamayı,bu boşluğu hayatının merkezi değil küçük önemsiz bir detayı haline getirmeyi başaracak yine aydınlık yollarda kendine çok renkli kaderler çizeceksin. Hep yolda olmanı canı gönülden dilerim. Seni zaten hiçbir zaman bu büyükşehrin karmaşasında olduğu yerde sayan biri olarak hayal etmedim:) sen uzun yollara,derin düşünce çatışmalarına ve nihayetinde küçük karelere kocaman hikayeler sığdırmalara aitsin. Bu yeni yolculuğunda sana şans diliyorum. Senin için ne kadar önemi olur bilemem ama benim için bu gece yarısı uzuun uzun yazmama değecek ender insanlardan birisin ve bunu belirtmeden sadece okuyup geçmek istemedim.Sürçi lisan ettiysem affola;) Sağlıcakla,sevgiyle kal..

Beyaz Çiklet dedi ki...

Dr. eamer ;)

Yazdıklarını defalarca okudum, boşluk üzerine hissetiklerimi bir defa daha yazıya dökmeye kalksam aynen bu şekilde ifade ederdim sanırım. Tam da anlatmak istediğim fakat bir türlü anlatamadığım ya da insanların anlamak istemediği bir konu bu. Zor bir şey, bu hissiyat babında yalnız olmadığımı da bilmek ne bileyim beni epey mutlu etti. Boşluk mutluluk da getiriyor belki bir yandan. Çok haklısın, bu boşluk hissinin asla kaybolmayacağını biliyorum, onunla yaşamayı öğrenmek gerek belki de. Sanıyorum az buçuk bir hissiyat, biraz daha fazla duyumsama yetisine sahip insanların çektikleri dünya ağrısı da birbirine benziyor. Yaşamak tamamen boşluk üzerine kurulu gibi, bir boşlukta yaşamaya mahkum gibiyiz. İstencimizin dışında dünyaya gelmekle başlayan maceramızdan ne bekliyoruz? Tüm bunların yanında yaşama devam ederken insani olarak daha iyisini yapabilme gayreti ayakta tutuyor belki de bizleri. Bu süreçte diğerlerinin gazabına uğrasak ve çok yıpransak da, boşluğun içine yol yapmaya devam etmek gerekli diyebiliyorum.
Güzel dileklerin için teşekkür ediyorum, beni bunca anlayıp ruh dünyama vermiş olduğun destek de benim için çok kıymetli, çünkü sen de çok kıymetlisin. İyi ki varsın, uzaklardan bir sesin, kelimelere dökülen hislerin, yakınlığın, beni çok daha iyi hissettiriyor.
Var olasın dr. eamer;)