22 Ağustos 2015 Cumartesi

Denenmemiş Denemeler

Yolun sonuna varmak bir anlam ifade etmiyordu benim için. Gün içerisinde yüzlerce kez yolun sonuna varıyordum. Hayata adapte olamamaktan muzdarip bir ruh hali içinde görünüyordum dış dünyanın fizikselliğinde. Lakin bundan memnundum ben, hayata adapte olmak demek yani dış dünyada görünür hale gelmek demek insanların arasındaki gündelik varlığımı pekiştiriyordu. Günlük hayat içerisinde var olmak istemiyordum, dört duvar arasında daha güvende hissettiğim için değil, daha çok kendime yaklaştığım içindi bu tutumum. Ölçüsüz olabiliyordum, hayatın varlığını sorguluyordum ve köşemin alanı içerisinde olmak mutlu ediyordu beni. 

Herhangi bir noktaya varmanın saçma olduğunu düşünüyordum. Hayal etmek bile başlı başına güzeldi. Hayal ettiğim şeyleri gerçekleştirmeye güç bulamıyordum. Yaşam yitip gitmiyordu benim için, kendi varlığımı kendi sınırlarım içinde belirliyordum. 

Masamın başında içtiğim çaya, inadına beni öksürten sigaraya karşı koyamıyordum. Sürekli notlar alma ihtiyacı duyuyordum. Bugün yaptığım gibi mesela, intihar eden yazarları bir bir not etmek gibi.

Küçük bir masa koymuştum yatak odasının içine, eğilerek yazı yazıyor ve omuzlarımın her geçen gün yer çekimine karşı koyamadan eğilmesini gözlemliyordum. İnsanın kendini gözlemlemesinin ayrıntıları ve önemi üzerine düşünüyordum. Arada cep telefonuma bakıyor, hiçbir arama ya da mesaj olmamasına rağmen bakma ihtiyacı duyuyordum. Bu, yalnızlığımdan sıkıldığım anlamına mı geliyordu? Bir çağrı beni fiziksel hayata döndürebilir miydi? Oracıkta, dışarıda yaşanan o gündelik hayata dönmek istiyor muydum? 

Elimde değil. Birkaç kitap ile masamda boş boş oturmak bile bana iyi geliyordu. Kimi zaman ise aynanın karşısına geçip güzelliğimi sorguluyordum. Fiziksel hayata önem vermeyen birinin güzelliğini sorgulaması normal midir? Yoksa bu bir anomali midir? Güzeldim. Pek çok şeyin olmadığı gibi, güzelliğin ölçüsünün olmadığı gibi. Erkekler için yakışıklı, kadınlar için ise güzel sıfatlarının kullanılmasına hayret ediyordum. Neydi bu iki cinsi bu kadar çok ayrıştıran, kalıplara sokan? Fiziksel özelliklerimizi ifade ederken bile niçin her iki cins için de farklı sıfatlar kullanıyorduk? Güzel olan ile yakışıklı olan arasındaki esas fark neydi? Bir çük ve bir kuku gibi geliyor bana. 

Hiç yorum yok: