23 Şubat 2010 Salı

Bir An İçin

Şuan yurtta ilaçlama var ve ben internet kafedeyim.Yoksa kitap okuyacaktım.Her neyse,şuan kantinde Badem'den "Bir an için" adlı şarkı çalıyor.Mucize mi bu?Çok mutlu oldum,niye mi?Bilmem,bilen bildi.Hayvan gibi mutluyum şuan.Duygusal bi patlama yaşıyorum.Ne,anlayamadım?Neyse bu kadar sanırım,sırıttım yaw:)
Ahha "w" koydum bir de ...Tamam tamam ya gidiyorum:)

13 Şubat 2010 Cumartesi

Çingene Hayallerim

Biz çoktan unuttuk dünya dediklerini…Güzel bir “Sakin” sözü.Sazlı sözlü varyeteli bi düğünde hissettim kendimi şuan ama düğünün orta yerinde değil.Oradaki gecekonduların içinde kapağı esrik,kırık bir dolabın içine asılmış bi askıda.Sahneye en son çıkan benim.Yağlı saçlarım böyle ortadan ayrılmış.Kahkaha atar gibi kırmızı kazağım.Kenarından çıkmış beyaz fanilam.Yalamış uzakları dilim,parmaklarım dokunmuş,kemirmiş masada son kalan köfteyi.Tırnaklarım ise yine sarı dişlerim gibi.Diş macunu varmamış buralara düşlerde kalmış hep.Siyah bi çingene gibiyim afili hafiften,dansöz kıvamında biraz da.Bilmem;kurmam hani öyle bacak arası hayaller,rengi pembe olsun düğünümün yeter,melek olsun bir de omzumda beyaz olsun…Önemli mi o kadar görünümüm?Bence pis olsun;ellerim,ağzım ve burnum,aksın sümüklerim,kazınsın toprağa tüm hislerim.Bir göbek ardından bir göbek daha.Yeter ki dağılmasın sevdiklerim,batı katılığı gibi,benim olsunlar hep,sahip çıkalım her şeyimize.Bir düğün olsun,ben başrolde göbek atayım.Pembe olsun gökyüzü,yıldızlar gibi…

İçimden geldi böyle döküldü ben de taşırdım sayfalara.(Elazığ Valisini tebrik ediyorum.Yuppi,ben de "one munit" diyen bi başbakan hayal etmekteydim yıllardır ne güzel,bi vali ile ortak noktam var wuhhu bebeğim,tarizledim bak seni,agucuk agucuk yerim gıdılarını senin ben:D

Not:Bu yazı Sakin’in Edepsiz Komedya adlı şarkısı ile yazılmıştır okuyanlara tavsiye:)

10 Şubat 2010 Çarşamba

"Beklenene" Şiir

her yerde seni arıyorum
ama yoksun buralarda
gözlerimde bulamıyorum seni
tek bir bakış atsan uzaktan
yığılsan içime tek bir bakışınla
karşımda,tam da karşıda otururken
bir kere baksan ve eğilse başın
yıksak duvarları toplumun içinde
ama toplumdan uzak,yasak
saklansak birlikte
elin elime değse
ileri gidemesek daha fazla
karanlık bir köşede,yalnız
***
her yerde seni arıyorum
ben uzatamıyorum elimi
ürkek yüreğim çekiniyorum
sen çekinmesen
içine çeksen beni bir bakışınla
uzağa itsek diğerlerini
gözden kaybolurcasına
sözden düşler yaratıp oynasak
oynaşsak masumca
hazmederim inan,yıkılır dünyalar
ne olur cevap ver bakışlarıma
bakışlarınla..
sıcak bir ele ihtiyacım var
sana
senin ellerine,ürkek bakışlarına
ihtiyacım var.

"Can" In The Wonderland

Ben mi ben çok mutluyum dostlar,özel bi sebebi yok diycem var aslında ama aslında burda yazmak istemiyorum aslında..Neyse güzel yani her şey,benler,sizler,onlar ve en mühimi "o" tabi:)

Biz bugün gittik alışverişe.Bir adet konserve mısır aldım mayonezleyip yemektir fikrim böyle tuzla falan,miss,ıhh:)Onun dışında sütlaç yapacak annem,süt ve şeker aldık,bi de ben yine saçlarımla oyuncak gibi oynayıp farklı bi şekil yaptım bu pek dikkat çekti ama,oh iyi oldu bakınsınlar dursunlar bana,egolarım benim:D Fakat ciddi olarak çok doyumsuz biri olduğumu düşünüyorum,maymun iştahlı olmam da cabası,sonum iyi değil ama hayırlısı.Kendime hakim olmalıyım.Gri ve tonlarını seviyorum kül gibi hissediyorum kendimi,böyle sıcak ve dağılmak üzere hoş yani.

Sonra ben önümüzdeki pazartesi gidiyorum,üzgünüm hem de çok üzgün.Ama sebepleri malum üzgün olmamın belirtmeme gerek yok ekistıra..

Ayrıca uzun zamandır sessizliğini koruyan Avril Lavigne "Alice In The Wonderland" adlı yakında vizyona girecek muhteşem filmin müziklerini yaptı.Çok hoş bence dinleyin:)Ben bekliyorum filmi sabırsızlıkla.Bu kadan:)

6 Şubat 2010 Cumartesi

İçimden Tango Yapmak Geldi

Herkes dizi mizi izlerken ben neden wipe out,fear factor extreme gibi programları ağzım açık izliyorum bilmem?Garip sanki..Bugün İstanbul'u anlatan bi belgesel izledim.Geçen de Tarlabaşı'nı anlatmışlardı.Ne bileyim çekici bi özelliği var İstanbul'un.Okumak isterdim hani ama yazmadık bi nevi,neyse ben Ege'de olmaktan mutluyum.İlk yazımı geçiricem ayrıca orada bu dönem.Umarım her şey iyi olur..Komşu teyze bana kısır yapacakmış gitmeden.Seviyorum ben onu.Zira kırk küsür yaşında olmasına rağmen beraber yukarıda bahsettiğim macera programlarını izliyoruz.Asuman Asuman..

Bir konak hikayesini dizi yapsınlar artık lütfen.O kalabalık ve mazinin içindeki aile hikayelerini yaşamak istiyorum.Eski olmalı her şey.Şebnem Ferah'ın son albümündeki parçası gibi.Fal baktırmak istiyorum ben,gelecekte neler olacak diye.Merak ediyorum hani.Şimdi İncesaz dinliyorum.Mazi Kalbimde Bir Yaradır..(Ben de gönül çektim eskiden,yandı hayatım bu sevgiden,anladım ki bir aşka bedel gençliğimmiş elimden giden...Başkasına yar oldu eller bahtiyar oldu.Gönlüm hep baştan başa viran bir diyar oldu)

4 Şubat 2010 Perşembe

Eses'te Üç Muallim,Kar ve Kanka İnsanlar

Ben napıyorum blogcan?Fellik fellik geziyorum,gitmediğim yer kalmadı mübarek,olsun be tatilin tadını çıkarıyorum.Ayrıca ben çok mutlu gibiyim ya,nedendir bilinmez,belki de bilinir neyse konumuz şuan bu değil.Ben ne yaptım en son?Nazi ve Sevgi ile Eskişehir turu elbette.Şimdik bizim Nazi Eskişehir’deydi zaten.Biz de ne yapalım dedik Sevgi ile buluştuk sabah dokuz çeyrek arabasıyla gittik Eskişehir’e.Nazi ve onun muhteşem hoş sohbet dedesi bizi doyurdular.Sonra biz günümüzü gün etmeye,tozmaya daldık Eses sokaklarına.Her yere gittik desem yeri var yani.Cahilliğe ışık tutmak istiyorum.Neyse bu konu ile haşır neşir değilim içimden çıktı:) Sonracığıma pis Nazi tabi ben onu bilmem mi,yememiş içmemiş paralarını biriktirmiş bir de utanmadan alışveriş yapacak gün sanki,bizi beklemiş huyu kuruyasıca:D Neyse ona pantul falan aldık,ahhha söyledim bak hadi ye beni “kese” aldı bir de:):) Moğol oğlanı hiç söylemedim bak farkındaysan:D

Sonra ne yaptık bana da hırka falan aldık,marka yerden hem de:) Bi de ben giderken otobüste şapkamı unutmuşum.Bu mucizevi olayın devamını ilerleyen satırlarda yazacağım..Ehh yağmur yağdı ve benim fönlü saçlarım bozuldu oldum gene bonus:)Düz saçlıları kıskanıyorum ıyk:) Bol bol fotoğraf çekindik.Sonra kitap evine girdik.Jules Verne’nin Meteor Avı adlı romanını aldım.Aslında bilimkurgu sevmem ama severim neyse,fantastiğimsi biraz.En son ise bir yerde hamburger menü yedik,tıka basa doyduk.Ondan sonracım Naziler bizi arabayla otobüsün geleceği yere kadar bıraktılar.Bu arada ben annemle konuşuyorum 10 liralık şapkamı otobüste unuttum aman boşver diyorum..Otobüs geliyor ve biz biniyoruz dönmek üzere.Ne göreyim sabahki otobüs,muavine şapkamı soruyorum pat veriyor.Egzantirik ve çok ciks,sevdim ben yaw:)

En son geliyoruz işte evcağızımıza.Ertesi gün ise kankam dediğim insanla karlı ve buzlu bir havada gezmeye çıkıyoruz.Safım ya pardon mal desem daha güzel zira mal demeliyim.Şapka falan almıyorum ve tabi donuyorum bütün gün.Üniversite sınavları için başvuru yapmaya gidiyoruz kankam insan için..Kızın biri beni parmağıyla göstererek bu var ya çok çalışkandı diyor.Mal:D

En son dönüşte benim kanka insanın oturduğu koltukta kocaman “fuck” yazıyor.Gül gül öldük biz ona yawhu ikimiz:)Bir de ben ton balığı alıyorum,o meyve suyu..İşte ondan sonra da bir soluk ben evdeyim.Gecenin vakti ayaktayım,rahatsız mıyım değilim zira çok memnunum:)

Çok yazdım gidiyorum ben wallahi;)Bir de ben “Panic at the disco” diye bi grup keşfettim.Amanın ben onları çok sevdim:)