28 Haziran 2009 Pazar

Kopar Zincirlerini



Üç günlük bir gezinin güncesi aktardığım.Anı değil tamamiyle günce,mutlu bir üç gün ve çam ormanları arasında saklı bir cennet.Minik bir köy ve temiz insanları.Arkadaşım Nazi’nin köyüne davetliydik Sevgi ile ikimiz.Şehre gelince Sevgi’ye filmcide rastladım.İzlemek üzere birkaç film aldık.Hüseyin Karabey yapımı ‘Gitmek’ adlı film.Ayça Damgacı hem senaryoda hem de başrollerde.Filmden sonra bende de acayip Kürtçe öğrenme isteği belirdi doğrusu…Neyse,bu güzel filmin kriterini sonra uzun uzun yapmak isterim.Sevgi ile bizim Sena kıza bir şeyler aldık,toptan fiyatına perakende satış.Keşke hayatta böyle olsa,.oktan fiyatına perakende satış.Kimse aç kalmazdı işte ülkemde…Yaptığımız sonraki iş otobüslere binmek oldu.’Ler’ takısı gerekli kılındı çünkü aktarma yaptık.En son sinir bir şoförün öğrenci kimliği yerine dershane kimliğimi yutmaması üzerine kazıklı bir ücret ödeyip arabandan indik ve köydeyiz.Biz geldiğimizde Nazi’nin ailesi-bizi krallar gibi ağırlayan o muhteşem insanlar-kiraz toplamaktan gelmişlerdi.Sonra hep beraber oturup yemek yedik.Ertesi gün saat altı gibi kalktık ve kiraz toplamaya gittik.Ben üç saat dayanabildim ve ondan sonra akşama kadar oturdum.Sevgi ile beraber sessiz film oynadık ve kozalaklardan şey yaptık,hani şu üç portakalı havaya atıp tutmaca şeysi işte ondan…Ertesi gün ise yaylaya piknik yapmaya çıktık.Tabii ki gözlemeler hazırdı mis gibi.Sağ olsun Nazi’nin babaynosu-Sena kızın deyimiyle babaanne-bizim için açtı.İnanın dağdan yukarıya çıkıyorsunuz ve tepesinde kocaman içinde turuncu fıstık Japon balıklarının yüzdüğü bir göl ve saklı bir cennet.Allah’ım sana bir kez daha inanıyorum,cennetinde bizi yaşatma şansı ver:)Bu arada köyde düğün vardı.Üç gün üç gece düğün yapıldı,adet yerini bulsun.Her saat başı yemek yemek çok güzeldi doğrusu.Hele de Sena kızın bana abim abim diye koşması,dünyalar benim oldu.Bu arada köyün çoğunluğu ya da yarısı mavi gözlü gibi geldi bana.En azından bir günde altı bardak çay içince belki şaşırdım ama kahvede karşımda oturan adamların yedisi de mavi gözlü idi ben hariç.M.r Brown’luğumdan asla ödün vermiyorum.

Rüya gibi bir geziydi benim için.Sağ olsunlar,hepsinden Allah razı olsun.Akrostişli bir hayatta hayta olmayan insanların temizliğini ve saflığını da gördüm.Bu arada o gece Mahşer-i Cümbüş muhteşemdi.Neyse,saat gece yarısını bayağı bir geçti.Mikrofonda Hayley,kafamda köy halleri,arkada malum bekleyiş,ileride bir Balıkesir gezisi ve içimde kocaman bir insan.Elveda Gülsarı:)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

yıllrdr onlarca blog takıp edıorum.ilk kez snnkınde 'Allah razı olsn ' lafına rastladım.aradgm ıste buydu dermısım:) ck sulandrdm,farkındaym.budenlı bı sozun bu denlı hayatmzdan cıktgna we bnden baska hatrlayann olmadığna ınanıodum kı azonce snde okudum.belırtmek ıstedm sadece.f.e.

Beyaz Çiklet dedi ki...

F.E;
Yalnız bu yorumlar beni aşar ben mükemmel değilim aslında vasatım diyebilirim ya da keşfedilmemiş biri evde eskiyorum kurtarın beniiiii:))

Adsız dedi ki...

heyy,snı owdugumu harıka bı ınsan oldgnu soledgmı hatrlamıorum,sadece dusunduklermı soledm,yanı hakettgnı dusunduklrmı.kı ztn rıyakarlık en nefret ettgm seydr.o yuzden ascak bısı yk bnce.eger bana ters gelen yada yanlış bısı okusaydım,yıne aynı sekılde belırtıcektım.ozman da kotu yorumlrı okumuorm demıcektın umarım:) f.e.