29 Aralık 2015 Salı

Albus Dombledore'un Ölümü

Gerçek anlamda sevgi duyduğumuz, derin duygular beslediğimiz insan sayısının her birimiz için çok ama çok az olduğu kanaatindeyim. Uzun bir insan ömrü düşlediğimizde, bir ömüre kaç gerçek sevgi sığar rakamsal olarak ifade edemem ancak az olduğuna şüphem yok. Benim için ise daha da az sanırım. 

Harry Potter serisinde son kitaba gelmişken böyle bir yazı kaleme almak istedim. Albus Dumbledore; Harry Potter, Hogwarts öğrencileri aynı zamanda iyilikten yana olan tüm büyücü halkı için vazgeçilmez bir isim. Babacan tavırları, sonsuz sevgisi, her zaman bardağın dolu tarafından bakışları, her şartta ve her durumda affedebilme erdemi, sınırsız zekası ve cesareti ile okuyucular için örnek bir karakter. 

Melez Prens'in sonunda Albus'un ölümü beni ciddi anlamda yaraladı. Bilmiyorum, belki de henüz gerçek hayatta annem kadar sevgi dolu bir insanla tanışmadığım için beni bu kadar etkiledi. Onu hayali bir karakter, bir roman kahramanı olarak düşünmek istemiyorum. Her zaman beni koruyup gözeten bir Dumbledore fikri çok cazip geliyor. 

Gerçi serinin altıncı kitabı olan Melez Prens'te, Dumbledore'un ölümü karşısında Harry'nin hislerini biraz zayıf buldum. Sanki daha fazla yıkılmasını istedim, daha güçlü duygular hissetmesini. Lakin kitapta Albus'un ölümü dolayısıyla yapılan tören oldukça güzel dile getirilmiş. Kurgu oldukça derin işlenmiş. 

Böyle bir yazı kaleme almak istedim diyordum. Çünkü Melez Prens'i bitirmişken, Dumbledore'u bir de ben son yolculuğuna uğurlamak istedim. Yarım kalmış bir methiye, duygusal kısa bir betimleme belki de bu.

Işıklar içinde uyu Dumbledore. 

Hiç yorum yok: