27 Kasım 2011 Pazar


Batarken Güneşim


Yarın yine İstanbul'a dönüş,evdeki rahatım sona eriyor.Kara fatmaların tiz çığlıkları ve altı kişinin ada (oda) koşullarındaki amansız mücadelesine katılmaya,kendimi heder edip pasaklı hayatıma geri dönüyorum.Bunun dışında evde hayatım iyi,kabak tatlısını yastığının yanına koyarak uyuyabilen bir insanım,kestaneli ise.Annem benim.

En sevdiğim yayınevi Metis'tir benim.Çok kaliteli ve çok ender buluyorum yapıtlarını.Hele ki imgesi,çok hoşuma gidiyor.Reklamcılıktan anlamam lakin Turkcell'in son reklamını daha doğrusu şarkısını beğeniyorum.

Şafak Vakti'ni ise sadece seriyi tamamlamak için izledim.Ergenken beğenirdim artık anlamsız geliyor.Merak ettiğim ise Dedemin İnsanları.Göçmenliğin,kalbin arada kalmasının ne demek olduğunu anlayabiliyorum.Hüznün müziği çalınınca kendimi tutamıyorum.Benim için sanatların en güzeli sinemadır diyebilirim.

Opera izledim hayatımda ilk defa.La Traviata.Lakin yorum yapmayacağım,yorum yapabilecek kadar anlamıyorum operadan.Ama diyebilirim ki,bir kırmızı ruj kadar asildi.

Topraklarım nemli bu aralar,kış geldi ve içimin buzları eridi.Ondan başka sebebi yok.

2 yorum:

Dr.eamer dedi ki...

dedemin insanları'nı ben de çok merak ediyorum.Programım çok dolu ama bu hafta bi kaçamak yapıp gidebilirim,tek gidicem muhtemelen etrafımdaki plastik insanların öyle bi duygusallığı kaldırabileceğini sanmıyorum..

Beyaz Çiklet dedi ki...

Dr.emaer ;)

Biraz olsun yalnızlığı seven insanlar için tek başına sinema izlemek sıkıcı değil bence.Ben çok izledim.Çağan Irmak'ın Karanlıktakilerini de tek başıma izlemiştim sinemada.O duygu yoğunluğunu tek başıma yaşamak istemiştim.