20 Temmuz 2011 Çarşamba

Shameless


Günlerimin yalnızlığını ben de dizi izleyerek dolduruyorum zira bu sıcaklarda başka bi halt yaptığım yok.Hali hazırda sezonları bitmiş üç dizim var ve ben halt edip dördüncüye başladım bitmek üzere o da.Avrupa'nın ya da Amerika'nın her ne haltsa içi sex ve uçarılık dolu dizileri dikkatimi çekiyor,belki de bizim ülkemiz öyle sanıldığı gibi serbest ve apolitik olamadığı için ilginç geliyor.Bilmiyorum.

Ama dokuzuncu bölümde Fiona'nın evi terk edip,karlı Chicago sokaklarında yürüdüğü o kısacık sahne ve müzik beni benden aldı. Neticede Frank hakkında bi şey demiycem.Ha,bi şey söyleyeyim.Kendi hayatımla kıyasaladığımda Frank aslında o kadar kötü bi baba değil.Evet,bu doğru.

Bunu da araya sıkıştırmalıyım.Popüler kültürün en popüler durumlarından olan yabancı dizi izleme merakına kendimi kaptırmış olmaktan dolayı bi garabet duyuyorum evet,ben de bi dizi çeksem ismi Postmodern Family olabilirdi.Ama taş gibi Yedi Numara varken bütün diziler halt etmiş bunun yanında.Ne kadar halt'lı bi yazı oldu.Oysa amacım sadece bu dizi hakkında biraz karalama yapmaktı.Neyse.

Artık bu da bitsin başka dizi yok,biraz okusam iyi olacak.

Hiç yorum yok: