30 Mayıs 2015 Cumartesi

Ormanlardan Hemen Önceki Gece
















Dün akşam Zorlu Center Psm'de idim. Bir süredir merak ettiğim bir oyun vardı. Ormanlardan Hemen Önceki Gece. Oyunun yazarı Bernard-Marie Koltes. Çeviren ise Ayberk Erkay. Yönetim ve sahne tasarımı da Biriken'e ait. 

Oyunu izlemek istememdeki en büyük etkenlerden biri de elbette Rıza Kocaoğlu idi. Kelimenin tam anlamı ile çok etkileyici bir performanstı. Sahne tasarımı oldukça güzeldi. Rıza Kocaoğlu için çok yorucu bir performanstı, sahnede çok fazla hareket etti, koştu. Seyircinin oyuna karşı ilgisi de epey fazlaydı. Bu da sevindirici ayrıntılardan bir tanesi. 

Vakti olanlar ve İstanbul'da yaşayanlar oyunu kaçırmasın derim. 

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Loic Nottet: Rhythm Inside

Eurovision 2015'te dikkat çeken ve bir hayli alkış alan, beğenilen şarkılardan birisi de Loic Nottet'in Belçika için seslendirdiği "Rhythm Inside" isimli şarkı idi. Şarkının müziği de şarkıcının kendisine ait. 

İlk etapta şarkıyı dinlediğimde bana Lorde'nin Royals isimli şarkısını çağrıştırdı ve şarkıyı beğenmedim. Birkaç defa daha dinledim. Yarı finalde ise Belçika'nın sahne almasını heyecanla bekledim. Loic çok genç bir şarkıcı. Acaba nasıl bir performans sergileyecek diye bekledim. Beni oldukça şaşırttı çünkü sahne performansı bana göre gecenin en iyi performanslarından biriydi. 

Loic, yönetmenliğini kendisinin yaptığı bir video daha çekmiş şarkıya. Oldukça güzel dans ediyor videoda. Kendisini Avrupa'ya tanıtmasının kariyeri açısından çok etkili olacağını düşünüyorum. Bu sene Belçika çok güzel bir seçim yapmış. Aşikar. Yarışmayı da dördüncü olarak tamamlaması gayet güzel bir başarı. İsveç'in şarkısından çok çok daha iyi bir şarkıydı. 

Performansının sonunda da utangaç bir eda ile yalnızca "thank you" demesi kendisinin mütevazı kişiliğini gösteriyor bence. "Thank you Europa" gibi sözlerle bağırarak teşekkür etmeyi hep anlamsız bulmuşumdur şarkılar söylendikten sonra. 

Loic'i ilerleyen zamanlarda güzel çalışmalar ile göreceğimizden eminim tıpkı Lena gibi. 

Not: 19 yaşında imiş. Oğlum sen bir harikasın. Kalp kalp kalp. 

Paris'te Bir Türk Ressam: Fikret Mualla'nın Yaşamı



















Hıfzı Topuz kalemini çok sevdiğim bir yazar. Biyografi ile edebi anlatımı bir araya getirerek harikalar yaratıyor. Kendisini okumaktan çok zevk alıyorum. Özellikle biyografi okumaya ihtiyaç duyduğum zamanlarda tutuyorum bir kitapçının yolunu ve kendime bir Hıfzı Topuz kitabı alıyorum. İyi geliyor.

Fikret Mualla ismini hep duymuşuzdur. Benim de hafızamda bir yerlerde idi. Lakin hakkında detaylı bilgilere sahip değildim. Nasıl bir hayat sürmüştü, neler yapmıştı ve neler yaşamıştı Fikret Mualla? Paris'e yolu nasıl düşmüştü? İşte bunların hepsini öğrenmek maksadı ile kendime bir güzellik yapıp kitabı aldım ve okudum. 

Fikret Mualla kesinlikle sıradan bir insan değil. Başta eğitimli birisi. Lakin bunların dışında onu özel kılan çok farklı özelliklere sahip. Renkli bir adam, anılarını karşısındaki insana göre yeniden derleyip bir nevi kişiye özgü hale getirip anlatmayı çok seviyor. Yarınını düşündüğünü söylemek oldukça güç. Bohem bir hayatı var. Eline para geçer geçmez parasını içkiye ve sigaraya yatırıyor. Sigara içmeden çalışamadığını söylüyor. 

Hıfzı Topuz kitabı için bir sürü değerli anı biriktirmiş, toplamış. Hepsi kendi içerisinde ayrı güzel. Önemli. Mesela benim en çok şaşırdığım vakıa, Picasso'nun Hıfzı Topuz'a bir resmini hediye etmesi. İşte böyle dolu dolu ilginç anılarla yüklü Fikret Mualla'nın yaşamı. Onu yakından tanıyın derim, bunun için kitabı okumak oldukça yeterli bir eylem olacaktır kanısındayım. 

Of Monsters And Men: Crystals














İçime serin serin sular serpildi. Of Monsters And Men, Crystals ile karşımızda. Kendilerini Little Talks ile sevdiren, sevimli mi sevimli bir grup. Şarkılarını öğrencilerime de dinlettiğim bir gerçek. Crystals hem klibi ile hem de melodisi, sözleri ile çok başarılı bir şarkı olmuş. Hep böyle güzellikler yarat Of Monster And Men! 

25 Mayıs 2015 Pazartesi

A Monster Like Me













Cumartesi akşamı gerçekleştirilen Eurovision şarkı yarışmasında birincilik İsveç'in oldu. Favorilerim arasında değildi lakin pek çok faktörden dolayı birinciliği aldı. Oldukça ortalama bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Yarışmadaki nadir hareketli şarkılardan biriydi, solist oldukça yakışıklıydı, güzel gülüyordu falan. 


Yarışmadaki şarkılar içerisinde ne çok dinlediğim ise elbette favorim Norveç. Morland ve Debrah Scarlett. Şarkıları A Monster Like Me bana oldukça dokundu. Çok güzel gerçekten. Norveç istisnasız her sene çok kaliteli şarkılar ile katılıyor yarışmaya. Ki Debrah hayatımda gördüğüm en asil kadınlardan biri. O nasıl bir bakış, o nasıl bir duruştur. Tek kelime ile muazzam. 

Bu seneki Eurovision heyecanını da sonlandırmışken, bir Monster Like Me daha dinlerim diyorum. Bakalım gelecek sene İsveç'te neler olacak. 

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Gerçek Hayattan Alınmıştır



















"Gerçek Hayattan Alınmıştır" Yiğit Sertdemir'in yazdığı ve Tomris İncer ile birlikte oynadıkları, Arif Akkaya'nın yönettiği etkileyici bir tiyatro oyunu. Öncelikle şunu söylemek isterim ki ilk defa klasik tiyatro sahnesi dışında bir yerde tiyatro izledim. Mekan:Kumbaracı50. Çok hoş bir bina. Kumbaracı yokuşundan aşağı doğru kaptırdığınızda yokuşu çok inmeden solda kalıyor. Toplamda 80 kişi izledik sanırım oyunu. En ilginç olan ise oyunun en az 70 seyircisinin kadın olmasıydı.

Oyundan epey etkilendim. Bir anne ile oğlunun hayata dair hesaplaşmalarının ince ince işlendiği, yer yer güldüren ama çoğunlukla düşündüren, biraz da hüzünlendiren bir oyun. 

Oyunun bu sezonki gösterimleri sanırım bugün itibari ile tükendi. Karşınıza çıkarsa kaçırmayın derim. 

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Eurovision 2015'te Finale Doğru
















Eurovision heyecanı geçtiğimiz Salı günü Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleştirilen birinci yarı final ile başladı. Her zamanki gibi favorilerimin çoğu finale çıkamadı. Avrupa ile müzik anlayışımın pek uyuştuğunu söyleyemeyeceğim. Danimarka ve Makedonya elendi. Bir tek favorilerim arasında olan Gürcistan finale çıkabildi. Danimarka'nın sahne performansı gerçekten çok iyiydi. Makedonya ise beklediğimden düşük bir performans ile sahne aldı. Ayrıca kareografisi de berbattı. 


Bugün ikinci yarı finali izleyeceğiz. Bu yarı finalde de en büyük favorim Norveç. A Monster Like Me gerçekten çok etkileyici bir şarkı. Bunun dışında Azerbaycan'ın ve İzlanda'nın da finali hak ettiğini düşünüyorum. Bakalım neler olacak. Takipte kalmalı. 

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Hermann Hesse: Siddhartha

"Ve gulecegin bir şey daha söyleyeyim sana: Sevgi, dostum Govinda, her şeyin başı gibi görünüyor bana. Dünyanın iç yüzünü görmek, onu açıklamak, onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. Ama benim için tek önemli sey, dünyayı sevebilmektir; onu asagilamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle, hayranlıkla ve husuyla bakabilmektir."

17 Mayıs 2015 Pazar

Aydilge: Yangın Var










Hafta sonu neşemi de buldum! Aydilge çok renkli bir şarkıya imza atmış. İsmi Yangın Var. Küçük Şarkı Evreni'nden beri dinliyorum Aydilge'yi. Oldukça samimi bulduğum birkaç müzisyenden biri. Yalnız müzisyen de değil. Aynı zamanda bir edebiyatçı kendisi. Dinlemenizi tavsiye ederim yeni şarkısı Yangın Var'ı. 

12 Mayıs 2015 Salı

Tomris Uyar: Sekizinci Günah














"Çok korktum. Saçma, biliyorum. Altı üstü bir karabasan diyeceksin. Biliyorum, işine gecikiyorsun. Birkaç dakikacık. Olanları gerçekten yaşasam ancak bu kadar yorulurdum. Birkaç sigara içtim, odayı havalandırdım, yorganı başıma çektim; yine olmadı." 

Tomris Uyar'ı ilk kez okudum. Yanılmıyorsam Gündüz Vassaf'ın bir kitabında çok güzel bir sözüne rastlamıştım, şu an tam olarak hatırlayamadığım. Tomris Uyar'ın sözcükleri bir araya getiriş biçimi oldukça güzel. İçten buldum öykülerini, insanoğlunun ruh haline dair bir çok gözlemde bulunmuş, bunları muntazam dile getirmiş bir edebiyatçı. Huzurlu uykular diliyorum onun için. 

7 Mayıs 2015 Perşembe

Mostari: Bir Köprü Bekçisinin Günlüğü



















Erkek çocuk dört yaşlarında.
Yanında annesi.
Çocuk bir basamaktan ötekine atlayarak neşe içinde Köprü'den geçiyor.
Dünyası o anın basamağında.
Bizim aklımızda basamaklardan başka her şey. 

***

"Allahım, cennete giden yolun üstünde kıldan ince, kılıçtan keskin köprü kurmuşsun. Çekilsem de önce sen geçsen." 

Aşık İhsani

***

Farklı toplumların farklı acı eşikleri var.
Yahudiler acılarını unutturmamacasına yaşarken, öbür uçta, 
Türklere, geçmişin feryatları sivrisinek vızıltısında,
Mostar'ın yetim acısı geçim derdine gömülü.

Gündüz Vassaf

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Alice'in Harikalar Diyarındayız








12 yaşındaki öğrencimin: "Hocam bakın ne kadar da güzel!" diyerek heyecanla bana gösterdiği, Alice Harikalar Diyarında isimli kitaptan bir şiir. Keşke onlar kadar mutlu ve güzel olabilsek:
bugün bile noel zamanı geldiğinde
bu mesajı unutmadıklarını duyduk
o güzel söz yine dillerde
dünyaya barış, insanlara mutluluk
ancak çocuklaşmalı tüm yürekler
içlerine gökten misafirler dolan
neşe içindeyken küçükler
onlar için noel'dir her zaman
bu yüzden unuturlar bir anlığına periler
kurnazca hileleri ve oyunları
elimizden geldiğince dileriz biz
sizlere mutluluk dolu en güzel yılları!

5 Mayıs 2015 Salı

Pinhani: Düşmanmışız Gibi



















Pinhani'den sıcağı sıcağına bir şarkı geldi, duygu doldu içim. Şarkıyı spotify'den ücretsiz olarak dinleyebilirsiniz.

Dayan, kaç yılın almış ki cezan
Bir hatan var ise geçmişi silmez ki zaman
Belki sahipsiz olmaktı hatan
Memleket mapus, sahibimizdi gardiyan
Akşamlar bize umut olur mu? Belki...
Her bahar bize gelir gider kuşlar gibi
Dünya bize uzak durur düşmanmışız gibi
Hayat acımasız mı bu kadar?
Çocuklar bile affetmeyi unuttular
Sordum, günahı olmayan mı var?
Kanuna göre bir beni suçlu buldular
Akşamlar bize umut olur mu? Belki...
Her bahar bize gelir gider kuşlar gibi
Dünya bize uzak durur düşmanmışız gibi

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Ece Temelkuran: Devir













Pek çok yazar sayabilirim heybemde isimleri olan, başucumda bir sürü kitabı bulunan. Hepsi de benim için değerlidir ama Ece bir başkadır. Ece demeyi tercih ediyorum ona, soyadını kullanmadan, ailedenmiş gibi. Tüm kitaplarını okuyan bir okuru ve imza günlerinde arkasından koşturan bir manyak olarak son kitabını okumayı üç ay kadar bekledim. Sebebi basit, herkes kitabı okuyup bitirdiğinde ben daha yeni katılıyor olacaktım serüvene. Böylece herkesten farklı, daha özel bir okuma zamanı yaratacaktım. Nitekim öyle de oldu. 

Devir, Ali ve Ayşe'nin hikayesi. Onlar pırıl pırıl iki çocuk dersem yanılırım, aslında onlar ne kahraman ne de pırıl pırıl. Bizim çocukluklarımızdaki gibi, bu toprağa ait kimlikleri. Bu toprağın çocukları. Her ne kadar aile yapıları biraz farklı olsa da, Ali ve Ayşe ne yapıp edip bir araya gelirler. Kuğuyu da elde ettiler ya sonunda, içim ferahladı! Ne mücadeleydi ama! Tıpkı ülkemizde yıllar ve yıllardır verilen politik mücadele, yitirdiklerimizi unutmama çabası, Latife Tekin'in Unutma Bahçesinde biriktirdiklerimiz gibi... Adeta katmanlaşan bir eskimişlik, yıllanmışlık meselesi. İşte bu durumda yer alan bir ülkenin haleti ruhiyesini anlatıyor Ece son kitabında. 

Diyor ki kapağında da: "Unutulmayacak olanlar kalır... Ya hatırlamayacaklarımız?"

Gündüz Vassaf: İstanbul'da Kedi












Nil’de saraylar
Çölde Ehramlar olmayacak
Mumyalarda, öbür dünya düşleri kurulamayacak
Kitaplar yazmayacaktı
Kleopatra’yla Nefertiti’yi;
Biz keyfe keder kediler
Dağlarımızdan, bayırlarımızdan
Avlanmaktan ayrılıp
Farelerden korumasaydık
Tahıl ambarlarını,
Ne Marx yazabilirdi artı değeri
Ne de sürebilirdi tarım devrimi


gündüz vassaf

Fotoğrafı Sarıyer sokaklarında çektim, Sarıyer'de bir sürü ama bir sürü bilge kedi var!

3 Mayıs 2015 Pazar

Elif Key: Bize İki Çay Söyle














"Arkadaşların hep yüreğini ve aklını seninle gönderecek. Sen ritmi bozuk, temposu düşük, ezberden sloganlar atarken arkadaşın İKEA'da raf seçiyor olacak. Ama aklı ve yüreği seninle, kurcalamayacaksın. Arkadaşlarının plastik üzüntüler yaşamasına hiç alışamayacaksın. Bir doğum kontrol yöntemi olarak mahcup olmayı yada utanmayı sen seçeceksin. Her günün bu kadar fazla ve boş konuşan insana bakmakla geçecek." 



Nice Yıllara
















Dün, sevdiğim bir arkadaşım ile birlikte İstanbul Devlet Tiyatroları Cevahir Sahnesinde idik. Tuncay Özinel'in kaleme aldığı Nice Yıllara isimli oyunu izledik. Tek kişilik bir oyun. Oyuncu ise Defne Yalnız. 

Zamanın önemli tiyatro sanatçılarından biri olan lakin artık şöhrete veda etmiş, yoksul ve yalnız bir kadını oynuyor Defne Yalnız. Yani Zerrin'i. Zerrin'in kendisi ile hesaplaşmalarını izliyoruz sahnede. Tiyatro aşkı oldukça güçlü. Yılların sahne tecrübesinin ardından tekrar sahnelere dönmek ve hatırlanmak istiyor. Evindeki telefon ile kurduğu bağ oldukça dramatik. 

Eserin içerisinde yer yer, çeşitli klasik oyunlardan da replikler duyuyoruz. Sanat camiasına göndermeler de mevcut. Oldukça naif göndermeler yapılmış. 

Çok başarılı buldum Defne Yalnız'ı bu oyunda. Emeği karşısında saygıyla eğiliyorum. Gitmek isteyenler için bilet fiyatlarını da hatırlatmamda fayda var. Devlet Tiyatrolarında öğrenci için 6 lira, tam için ise 10 lira tutarında bir fiyatlandırma var. Elzem olmayan pek çok şey için bu paraları harcıyoruz, tiyatro için de verebileceğimizi düşünüyorum. Oyunun içerisinde seyirci olarak yer almak bile çok keyifli. İyi seyirler dilerim.

1 Mayıs 2015 Cuma

Yeni Okul Yeni Bir İş: Öğretmenler Mücadelenizden Yılmayın

Öğretmenlikten mezun olduktan sonra, İstanbul'da hep çalışmayı isteyeceğim bir özel okulda iş hayatına başlamıştım. Kendimi hep şanslı hissetmişimdir bunun için ya da şans mı bilemiyorum, doğru zamanda doğru istekler ve mücadele etmek de bunda epey etkili. Meslek hayatımda ikinci yılımı aynı kurumda bitirmek üzereyim. Her şeyine çok alıştım okulumun, öğretmen ortamımız ve öğrencilerim ile birlikte hep bir aile sevgisi içerisindeydik. Çok emek harcadım, emeklerimin de karşılığını aldığımı düşünüyorum.

Bu sefer yuvadan uçuyorum, seneye çok sevimli ve içerisinde hep olmak istediğim bir okulda yola devam edeceğim. Çok kısa bir süre içerisinde olup bitti her şey. Ben de tam anlayamadan, görüşmeler derken hop oldu bitti bile. 

Umarım yeni okulum bana mutluluk getirir. Yavrularımı ve arkadaşlarımı çok özleyeceğim lakin netice itibari ile yine İstanbul'dayız. Meslek hayatıma başladığım güzel okulumu unutmam mümkün değil. Şimdi, okullar kapanmadan okulda son demlerimi yaşama ve okulumun keyfini iyice çıkartma zamanı. 

Tavsiyeleri ya da öğütleri çok sevmiyorum ama yeni mezun olmuş ya da ataması yapılmamış öğretmen arkadaşlarıma birkaç şey söylemek isterim, hiç haddime değil elbette ama yine de bunlardan bahsetmek gerek. Ataması çok az yapılan branşlardan birinden mezun olduğumda ben de sudan çıkmış balığa döndüm. Devlete atamam yapılmadı, kamu personeli sınavı çok zorlu bir süreçti emek harcadım ama olmadı. Lakin İstanbul'da bir özel okul arayışı içerisine girdim. Deneyimim yok, askerliğim yok demedim ve yılmadım. Hep istediğim birkaç kurum vardı. Olacağına inandım ve torpilim dahi olmadan emeklerimin karşılığını almayı başardım. Bu süreçte de kimseden destek görmedim. Demem o ki, lütfen mücadelenizden yılmayın. Gerçekten ne yapmak istediğinize karar verin ve emin adımlarla yola devam edin. Pek çok kapıdan geri çevrileceksiniz ama lütfen moralinizi bozmayın. Çok güzel bir meslek icra ediyoruz, eğitimci olmanın mutluluğunu hep taşıdım içimde. Lütfen ama lütfen mücadele edin ve sınırları zorlamaktan korkmayın.

Lena: Traffic Lights



















Lena'yı Eurovision'dan sonraki değişimi ve gelişimi için takdir ediyorum. Müzikal anlamda kendini epey ilerletti, daha olgun ve kaliteli çalışmalar yapmaya başladı. Son çalışması ise Traffic Lights. Oldukça güzel bir şarkı, klibi de Lena'nın diğer kliplerinden epey farklı. En son Neon adlı çalışmasının klibini de çok beğenmiştim. 

Siyahlar ve karanlık havalar Lena'ya çok yakışıyor. Saçlarının rengini de kesinlikle değiştirmemeli. Klibin içerisindeki dans performanslarını da beğendiğimi söylemeliyim. Her ne kadar Almanya'da yayınlanan çocuk şarkı yarışmasındaki jüri üyeliği durumunu doğru bulmasam da, bir şekilde popüler kültürün içerisinde yaşıyoruz. Bunu da anlamaya çalışıyorum. 

Netice itibari ile Lena'yı kutluyorum, umarım basamakları yavaş yavaş tırmanmaya devam eder.