25 Kasım 2019 Pazartesi

Gönül İşleri II

Ne yazık ki bir gönül işleri macerasının daha sonuna geldik. Olmadı, olamadı. Hislerim kuvvetli gelmedi bana. Derinden hissetmeyince de adım atasım gelmiyor, sanırım ben bu işlerde başarılı da değilim. Güzel bir başlangıçtı, çok istekliydi, ama ben aynı isteği bulamıyorum kendimde. Başka birini de sürüncemede bırakıp üzmek zaten en son isteyeceğim şey, bu şekilde bitmesine karar verdim. 

Ben en iyisi kitaplarıma geri döneyim. Bu kışı da elime yüzüme bulaştırmadan, bu işlere de girişmeden bitireyim. Kar yağar, ne bileyim battaniyeme sarınırım, kitaplarımı okur, filmlerimi izler ve kahvemi içerim. Oh, mis.

24 Kasım 2019 Pazar

Güne Dair Birkaç Not

Günlere genel bir anlam atfetmem, özel günlerin önemi pek yoktur benim için. Bir öğretmen olarak öğretmenler gününe de herhangi bir anlam yüklemiyorum. Lakin söylemek istediğim birkaç şey var: 

Öğretmenler yattıkları yerden maaş almıyorlar. Zaten öğretmen maaşları kaliteli bir yaşam sürebilmek için yeterli değil. Özellikle İstanbul'da yaşayan ve ev kirası ödeyen bir öğretmenseniz (benim gibi) vay halinize. 

Haftada bir sürü derse giren, nöbet tutan, yüzlerce öğrenci ile ayrı ayrı ilgilenmeye çalışan, bir de yüzlerce öğrencinin yüzlerce velisi ile iletişimde olan, yüzlerce yazılı kağıdı okuyan, acaba doğru bir puan mı verdim diye o kağıtları defalarca tekrar okuyan, bugün Ayşe'ye ya da Mehmet'e soğuk mu davrandım, bir davranışıma üzüldü mü acaba diye gece uykuları kaçan, tüm derslerine hazırlanarak girmek zorunda olan, gece yarılarına kadar bir sonraki günün dersine çalışan, daha iyi nasıl öğrenebilirler diye zihninin sınırlarını zorlayan, sürekli okuyup çalışan, kendini yenilemesi gereken, masa başında oturayım da paramı alıp mesai saatimi doldurup evime giderim diyemeyen, kalabalık sınıfları yönetmeye çalışan, hafta sonu hafta içi demeden kurslara, eğitimlere, seminerlere katılıp kendini yetiştirmeye çalışan, beş dakikalık ders arasında oturayım da dinleneyim demek yerine yanına gelen, sarılan ya da ağlayan öğrencisine çare bulmaya çalışan insanlar öğretmenler. 

Öğretmenler yazın yattıkları yerden maaş almıyorlar. Yazın üç ay da tatil yapmıyorlar. Her gün yüzlerce çocuğa hitap ediyorlar; sabahtan akşama kadar oturacak vakitleri bile olmuyor, günde sekiz-dokuz saat derse giren öğretmenler var (ben de girdim bu ders saatlerine), her zaman aynı enerji, aynı gülümseme ile derse girmeye gayret ediyorlar. Annem yoğun bakımdayken yüzümde bir tebessüm ile çıkıyordum çocukların karşısına. 

Her meslek değerlidir, her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Öğretmenliği de yüceltmiyorum, esasen kutsal bir meslek olduğunu da düşünmüyorum. Diğerleri gibi bir meslek lakin kendi içinde gerçekten çok yıpratıcı ve çok zor bir meslek. İşin içinde çocuklarımız varken, artık bu ülkenin tüm öğretmenlerine gereken değeri vermesi gerekiyor. Eğitime verilen değerin bu kadar düşük olduğu bir ülkede yaşıyor olmaktan ne yazık ki hiç mutlu değilim, zaten işler çok zor, bir de herkesin bilgisi olmadığı halde eğitim konusunda bir fikrinin olması bizi değersizleştiriyor. Keşke daha fazla okusak, yalnızca alanında uzman olduğumuz konularda kesin fikirler beyan etsek ve işi ehillerine bıraksak. Ah, keşke. 

18 Kasım 2019 Pazartesi

Gönül İşleri

Birkaç yıl önce, tam olarak 5 yıl önce 5 yıllık ilişkimin bitiminden hemen sonra birini tanımıştım. Ayrılığın üzüntüsü içerisindeydim, iyi değildim ve ayakta kalmaya çabalıyordum. Bunun yanında aile hayatımızı sarsan kötü durumlar mevcuttu, her şey üst üste gelmişti. Onu tanıdığımda çok sevmiştim, sanıyorum o zaman o da beni sevmişti. Bir araya gelip güzel bir adım atmaya karar vermiştik, ben elime yüzüme bulaştırdım. Yapamadım, ayrılığın verdiği hüzünle başa çıkamazken yeni bir birlikteliğe adım atmanın hata olduğunu düşündüm, sağlıklı gelmedi bana. Ve ona da haksızlık edeceğimi düşündüğüm için yollarımızı ayırdık ama arkadaş kaldık. Bir müddet konuştuk, sonra konuşmalarımız kesikleşti, bazen uzun süreli olarak koptu. Hayatta pek pişman olmuşluğum yoktur, ama bu durumdan pişman oldum. Yıllarca bunu içimde evirip çevirip yakın zamanda internetteki bir adresten ona ulaştım. Geri dönüş yaptı ve bir kez daha buluştuk. Aradan geçen yıllar bizi değiştirmişti tabii, dertleştik. Sanki bir adım atmaya, yıllar sonra yeniden denemeye hazırdım. Öyle hissettim. Bu sefer de o kendini hazır hissetmedi, içinde yeniden bir şeyler devinmedi. Böylece yarım kalan bir hikayeye yıllar sonra son verdik. 

Yıllarca karşıma güzel insanlar çıktı, hiçbiri için kötü diyemem. Ama olmadı, yapamadım. İçime döndüğüm ve hayat mücadelesine karıştığım yıllarda biri ile bir hayatı paylaşmak fikri beni çok korkuttu. Bir adım attıktan sonra işler ciddiye binince kendimi hep geri çektim, hep aynı kaygı ile boğuştum. Belki de karşılaştığım güzel insanları da bir bir kaybettim. 

17 Kasım 2019 Pazar

Hayat Düzeni

3 aydır ilk kez rahat bir nefes alıyorum ve ilk kez iş yapmıyorum. Bu gerçekten şaşırtıcı, bünyem tempoya o kadar alışmış ki, evde ne yapacağımı şaşırdım 2 gündür. Bu haftayı güzel planladım; tatilin tadını çıkaracağım. 

Tatil sonrası için kendimde düzeltmem gereken bazı yönler olduğunu saptadım ve bunları 3 ay boyunca not aldım. Öncelikle; okumaya muhakkak zaman ayırmam gerektiğini düşünüyorum. Eskisi kadar çok değil, zaten edebiyat adına okumak istediğim birkaç kitap kaldı. Onları bir seneye yaydım, sindire sindire okuyacağım. 

Uyku düzenim çok kötü. Günde en fazla 5 saat uyuyorum. Bu da gün içerisindeki performansımı çok etkiliyor. Bunu kesinlikle tatil sonrası bir düzene koymam gerekiyor. Umarım başarılı olurum. 

İş yerinde gün içinde kendime bazı boşluklar bırakmayı öğrenmem gerekiyor. Derse girmediğim saatlerde derse girdiğimden daha yoğun oluyorum. Bunun sebebini bir türlü çözemedim. Bir de okulda ofiste her işimi yapamıyorum, yani bireysel çalışmaya alışkın bir zihnim olduğu için okuldaki işlerimin hepsini eve taşıyorum. Böyle olunca da haftanın her günü gece yarılarına kadar yapılacak yığınla işim oluyor. Sosyal hayatım da cidden yok denecek kadar az. Bunu değiştirmek için üzerine çalışmam gerekiyor. En azından işlerimin bir kısmını eve taşımamayı öğrenmem gerekir. Tatil sonrası bunun üzerine de çalışacağım. 

Mutlu cumalar dediğim bir olgu yarattım bu süre zarfında kendime. Cuma günü okulumuz yarım gün olduğu için öğleden sonra çıkıyoruz. Cumaları direkt eve dönmek yerine her hafta bir etkinliğe katılabilirim diye düşünüyorum. İlle de etkinlik olması gerekmiyor; kitapçıları ve sahafları gezmek; fotoğraf çekmek, tarihi yarımadada bir kahve içmek gibi kendime mutlu cumalar yaratmayı düşünüyorum. 

Bir diğeri ise serviste geçirdiğim vakit. Nasıl daha verimli olabilirim? Tavsiyelerinizi de alabilirim bu konuda. Totalde her gün 3 saat yol gidip geldiğim için bu vakitten aldığım verimi artırmam lazım. Sabahları bölük pörçük olsa da bir şekilde uyumayı başarıyorum lakin akşamları dönerken verimli olabileceğim şeyler yapabilirim. Servisin sürekli hareket etmesinden dolayı kitap okuyamıyorum bunu denedim, telefonum çok eski ve internet paketim de çok kısıtlı. Bu yüzden izlemeli ya da dinlemeli şeyler de yapamıyorum. İş deseniz hareket halinde hiç rahat olmadığı için onu da yapamıyorum. Bunun üzerine de düşünmem gerekiyor. 

Ne çok plan birikti yine, umarım en azından bir kısmını tatil sonrası düzene sokabilirim.

16 Kasım 2019 Cumartesi

Ara Tatil

Neredeyse 1 ay olmuş buralara uğramayalı. Gerçekten çok ciddi bir yoğunluğun içerisindeydim. Dün itibari ile ara dönem tatiline girmiş bulunuyoruz. Bol bol dinleneceğim, kitap okuyacağım ve film izleyeceğim bir tatil başladı nihayet. Hepimizin buna çok ihtiyacı vardı. 

Haftanın iki günü eve çok geç dönüyorum işten. Çeşitli kurslara katıldım, okulun yoğunluğunun dışında bir de kursların ve eğitimlerin yoğunluğu var. Okullar açıldığından beri tek bir kitap okuyabilmiş değilim, en çok buna üzülüyorum. Akşam okuldan eve geliyorum, yemek yiyorum, biraz dinleniyorum derken uyumam gerekiyor çünkü her sabah beşte kalkıyorum. 

İstanbul gerçekten insanı yiyip bitiren bir şehir. Bu koşturmalar nereye kadar sürecek bilmiyorum. Belki de ilk kez bu kadar uzun süre buraya yazamıyorum. 

Dün tatile çıktığımız gibi okuldan Kadıköy'e gittim. Birkaç kitap aldım, gezdim. Biraz iyi geldi. İnsanın bir yerlere yetişme derdinin olmaması ne güzel şey. 

Şimdilik bu kadar, biraz tatilin tadını çıkarayım. Öncelikle şöyle güzel bir kahvaltı, ardından mis gibi bir kahve ve bugün hava hazır bu kadar güzelken balkonda biraz keyif yapayım.