18 Nisan 2021 Pazar

Karala-ma

"Kim Bilir" istemişti, ben de çizdiğim resimlerden birine burada yer vermek istedim. Pek iyi çizdiğimi söyleyemem, herhangi bir eğitimim yok. Küçüklükten gelen bir ilgim de yok. Yalnızca karantina sürecinde elime bir kalem ve kağıt alıp çizmeye başladım. Arada böyle bir istek duyuyorum ve loş ışık-müzik eşliğinde oturup böyle şeyler karalıyorum. Normalde bir yerde yayımlamıyorum, bundan sonrası için de yayımlamam büyük ihtimal. Bu ilk ve son olacak, Kim Bilir'i kırmak istemedim, umarım beğenirsiniz. Bu resme bir şarkı buldum, Rehber'den "Büyük Saat" gelsin; 

her kim sureti ile eşse, içinde cennetse 

ceremesi burada, cehennemi de...

Yeni Bir Başlangıç

Yeni evde beşinci günümüz, nihayet taşınma işlemi gerçekleşti. Eve de yerleştik sayılır. Bir artı birden iki artı bire geçince eşya eksiği oldu haliyle, onları da kısa sürede tamamlayacağım. Bu sefer annemin de kendine ait bir yatak odası oldu, en çok ona seviniyorum. 

Artık bir sitede değiliz, burası içinde yalnızca sekiz hanenin oturduğu bir apartman. Üçüncü kattayız, toplam dört katlı. Her katta iki daire var, karşı daire ile sadece bir ortak duvar var. Sesten rahatsız olduğum için hemen her şeye dikkat etmek durumunda kaldım. Aslında niyetim bir çatı katına taşınmaktı fakat bu muhitte kiralar çok yüksek. Çatı katlarında oturmak ise pahalılıktan ötürü mümkün değil. Bu yüzden yine bir ara kat oldu. Eski dairemize göre epey sessiz olduğunu söyleyebilirim. Eşya çekme sesleri burada da duyuluyor fakat konuşma, tv, yürüme sesleri duyulmuyor. Hem okuluma yakın olması açısından hem de eski eve göre daha sessiz olması açısından doğru bir karar oldu sanırım. Umarım bu huzur bozulmaz. 

Normalde huzursuz olduğum eski evimizden taşındığım için mutlu olmam gerekirdi, fakat tarif edemediğim bir burukluk, hüzün var içimde. İlk gün çok ağladım; o evde iki sene geçirdik. Arkasında ormanlık bir alan vardı ve sürekli oraya koşmaya gidiyordum. Fırını, marketi ve manavı ezbere biliyordum, sürekli önünden geçtiğim caddeler ve dükkanlar vardı. Gerçekten çok ilginç bir duygu, mutsuz olmama rağmen çok köklü bir bağ kurmuşum farkına varmadan. Alışkanlıklarını çok zor değiştiren bir insanım, hemen her şey ile kısa süre içerisinde bir bağ kuruyorum. Ayrılmak zorunda kaldığımda ise katlanılmaz bir acı hissediyorum. 

Yeni ev çok güzel, ilk kez iki artı bir dairede oturuyoruz. Daire yeni, daha önce oturan olmamış. İki tane de balkonu var, büyük olanın cam ile kapatılmasını istedik, ev sahibi de bizi kırmadı. Orayı sakin bir okuma köşesi yapmayı planlıyorum. Tüm odak noktam sesten kaçmak olduğu için bu balkon işime yarayacak gibi duruyor. Annem evi çok sevdi, muhit de çok şirin. Hangi semt olduğunu söylemeyeyim lakin çok küçük bir kasabayı andırıyor. Bugün pide almaya çıktım ve küçücük meydanından geçtim. Zaman içinde alıştıkça burayı seveceğim gibi duruyor, arnavut kaldırımları ile bana eskiyi hatırlatıyor. Kat yasağı olduğu için de çok katlı binalar yok, balkondan bakınca ormanı ve gökyüzünü rahat bir şekilde görebiliyoruz. Umarım her şey iyi olur ve artık taşınmak zorunda kalmayız. Zira 6 yılda dördüncü evimiz oldu bu. İçimdeki hüzün de geçtiğinde her şeyin daha güzel olmasını temenni ediyorum. Ve Fikret Kızılok'un en sevdiğim şarkısı ile veda ediyorum; 

kapat gözlerini ve düşün 

ipekten bir deniz 

pamuktan bir gökyüzü

tomurcuk yüreğimizde 

belki de sen ve ben, ikimiz 

birbirinin farkında gözlerimiz 

düşüncelerimiz, olmayacak hayallerimiz 

ne alınır ne satılır, para yerlerde sürünür 

geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı

bir çok şeyin değeri küçüldükçe küçülür...

4 Nisan 2021 Pazar

Bir Süredir

Bir süredir pek iyi hissetmediğimden bahsetmiştim, bu his hala geçmiş değil. Sakin bir mizacın bu dünyada huzurla yaşaması da anladığım kadarı ile mümkün değil. Zorlanarak da olsa yaşamaya devam ediyorum bir şekilde, olabildiğince. Yaklaşık bir ayı aşkındır işim dışında hiçbir şey yapmıyorum. Bir kitap kapağı bile açmadım, ki hayatımda bir kitabın kapağını açmadığım dönemler çok azdır. İş dışında yaptığım tüm aktiviteleri bıraktım, yalnızca dün gece resim çizmek isteği duydum. Yaklaşık bir saat kadar bir portre üzerinde çalıştım, kendi kendime ilerletebildiğim tek uğraşım resim sanırım. Bir daha ne zaman resim defterimi açarım bilmiyorum lakin yaşama uğraşına dair içimdeki heyecan ve istek giderek sönüyor. 

Normalde yer değiştirmek, taşınmak ve yeni planlar yapmak pek çok insan için heyecan vericidir fakat benim için artık öyle değil. Ne sorun yaşarsam yaşayayım bulunduğum mekanlar ile çok sıkı bir bağ kuruyorum ve bu mekanlara veda etmek beni çok üzüyor. Üstelik kaygı seviyemin de arttığını hissediyorum, bazen çok daha enerjik bir insan olsam nasıl olurdu diye düşünüyorum. Fakat bu da benim realitem, suskun ve sessiz halimle var olmaya çalışıyorum. 

Buradaki ev sahibim ile görüşmem sırasında çok tuhaf bir şey öğrendim, bunca zamandır huzurumu kaçıran üst kat komşum göz altına alınmış. Nedenini burada söylemeyeceğim lakin bu durum beni epey şaşırttı. Bunu nasıl anlatırım bilemiyorum ama bugüne kadar huzurumu kaçırıp mutsuz olmama sebebiyet veren insanların hayatları çok kısa sürede altüst oldu. İnanın nasıl bir enerjidir, kaderdir, dramdır her ne ise bilmiyorum. Annem de yine aynı şeyin olmasına çok şaşırdı. Bu durumu bir arkadaşımla uzun uzun konuştuğumuzda, "çünkü çok mazlumsun" dedi. Öyle miyim bilmiyorum ama bu cümle beni epey etkiledi. 

Taşınmamıza on gün kaldı, hafta sonu kitaplarımı koliledim. Sayıları çok olduğu için beni biraz yordu. İçlerinden bağışta bulunmak istediklerimi ayırdım, ihtiyacı olan okullara göndereceğim yine. Bir de hapishanelere göndermek istiyorum aslında, biraz daha biriksinler bir kütüphane kadar oraya da göndereceğim. Kitap saklama, eşya biriktirme gibi bir huyum yok, yeni sayfaların yeni ellerde okunması beni mutlu ediyor. 

Bu şehirden ayrılma düşüncesinin beni çok meşgul ettiğinden bahsediyorum ara ara. Henüz bir yol, yöntem bulabilmiş değilim. Aslında en kestirme yolu sınava hazırlanıp devlette öğretmen olmak. Böylece küçük bir yerde, topraktan kopmadan, betonların arasından sıyrılıp yaşayabileceğimi düşünüyorum. Bazen de hiç bu işe girişmeden olduğu gibi istifa edip Eskişehir'e geri dönmek istiyorum. Annemin de en büyük hayali, o da benim gibi bu şehri hiç sevmiyor ve buradan ayrılmak istiyor. Belki bir, iki sene hiç kimseye, hiç bir işe bağlı olmadan yaşayabilirim. Bu duyguyu o kadar özledim ki; iş yerlerimizde sürekli bir sorumluluğu yerine getirmekle meşgulüz, idarecilerimizin dediklerini yapıyoruz ve asla özgür karar alamıyoruz. Sürekli belirli yükümlülükleri gerçekleştirmekten çok sıkıldım, hem de çok. Kendimi artık iyice boğulmuş gibi hissediyorum. Bu sistem içinde hiçbir şekilde özgür değiliz, bel bağladıklarımız belimiz haline gelmiş. Çekip gitme isteği o kadar ağır basıyor ki, yalnızca cesaret edemiyorum. Ama adım adım yaklaştığımı da düşünüyorum. 2018 yılında bu cesaret ile istifa edip kuş gibi rahatlamıştım. Bir yol bulmam gerek ve ben o yolu bulacağım. 

1 Nisan 2021 Perşembe

Taşınma Hazırlıkları

Çileli uğraşlarımız sonucunda gönlümüze göre güzel bir daire bulabildik nihayet. Pandemi sürecinde bu işlere kalkışmak bizi tedirgin etse de, işlerin bir kısmını bitirdik. İki hafta içinde taşınacağız. Yaşadığımız gürültü problemi bizi gerçekten çok yıprattı. Annem sesten pek etkilenen biri değil, uykusu dahi bölünmüyor fakat ben çok ciddi bir huzursuzluk yaşadım. Aylardır birkaç saatlik uyku ile işimi yapmaya çalışıyordum ve gerçekten çekilir gibi değildi.             

Yeni ev Avrupa yakasında, okuluma çok yakın ve İstanbul içinde adeta bir kasaba diyebileceğim şirin bir yerleşim yeri. Yaklaşık on yıldır İstanbul'da yaşıyorum ve bu sürenin iki yılı haricinde hep Anadolu yakasında oturdum. Avrupa yakasına kıyasla burayı çok daha fazla seviyorum. Fakat işe gidip gelmek de gerçekten çok zor oluyordu, günde ortalama üç buçuk saatimi serviste geçiriyordum. Sabah beş buçukta uyanıp, akşam yedi gibi evde olabiliyordum. Pandemi nedeniyle çok uzun süredir evden çalışsam da, işime yakın olmanın en iyi seçenek olduğuna karar verdik. 

Yeni bina bir apartman dairesi, ilk biz oturacağız dairenin içinde. Toplamda sekiz hane var ve az katlı küçük bir apartman. Daha önceki deneyimlerimden yola çıkarak artık sitelerde oturmamaya karar verdim. Sitelerde çok fazla daire oluyor genelde, bir kata bir sürü daire sığdırıyorlar, bitmeyen bir gürültü oluyor. Duvarlar hep birbirine bitişik, aidatları çok pahalı ve otopark, havuz gibi hizmetleri de kullanmayan biri olduğum için artık sitelerde oturmak istemiyorum. Dışarıdan çok havalı görünüyor ama olayın aslı ne yazık ki pek de havalı değil. 

Yeni daireyi tutmadan önce, binada yaşayan insanların kapılarını çaldım. Ses sorunu yaşamadıklarını söylediler ve içim rahatladı. Evi, emin olabilmek için iki kere görmeye gittim. İçinde de iki saat kadar vakit geçirdim, akşam vakti de gittim. Epey sessiz, sakin duruyordu. 

İşime ortalama 10 dakika sürede ulaşabileceğim, İstanbul'un kaosundan uzak, yalnızca küçük bir meydanı olan ve üst kısmı ormanlık şirin bir yerleşim yeri gibi duruyor. Birkaç kere gittiğim ama ayrıntılı olarak fikir sahibi olmadığım bir yerdi. Bu sefer özellikle kalabalık olmayan bir yer seçmek istedim. Bu şehrin gürültüsü ne yazık ki hiç bitmiyor. Aklımda, bu şehirden uzaklaşmaya dair tonlarca fikir var. Hele bir taşınalım, sonra ufak ufak planlar yapacağım. Gelecekteki hayatımı kesinlikle bu şehirde yaşayarak geçirmek istemiyorum. Buradan gitmeye dair bir kapı aralayacağım umarım. 

İstanbul'a gelmek isteyenler için de küçük bir not düşmek istedim. Gelmeyin. Bu şehir her geçen gün bir açmaza dönüyor, kariyeriniz harika olabilir, çok iyi paralar kazanma ihtimaliniz olabilir, bunları bir kenara bırakın ve gelmeyin. Küçük şehirlerde, sakin, hayat koşturmacası yaşamayacağınız, müstakil binalarda oturun. Sokakta kimse size çarpmak, sizi itip kakmak zorunda kalmasın, vaktinizin önemli bir kısmını trafikte geçirmeyin, bir ayağınız toprağa değsin, çiçek yetişirin, ekip biçin, komşu edinin, mahalle dostlarınız olsun. Bu şehirde yaşayanlar robota dönüşmüş durumda, herkes birbirini dolandırma derdinde, herkes her yaptığını yalnızca para için yapıyor, milyonların sıkıştığı ve her gün bozduğu bu güzel şehir artık kesinlikle yaşanabilecek bir yer olmaktan çıktı. Elinizde az da olsa imkanlarınız varsa, o imkanları bu şehre gelmek için harcamayın.