27 Ekim 2009 Salı

Bir Beste Resmedebilsem Güneşli Renklerle

Ben bugün bembeyaz,damlasakızlı bir çiklet kadar bembeyaz,taptaze.Yalnız Sinema Kulübünün toplantısını kaçırdım sanırım.Gece onikiden sonra mesaj atmışlar yarın toplantı var diye.E,o gün bitmiş ben de ertesi gün sandım,yani bir sonraki gün.Haksız mıyım ama?:)Bu haftasonu dans kulubünün ilk çalışması var.Oraya gidicem,ilk toplantıya katıldım ve atmosfer gayet güzeldi.Beğendim yani.Şimdilik derslere ve kitap okumaya devam.Ucuzlukta Selim İleri'nin kitaplarını buldum."Yarın Yapayalnız" adlı kitabı ile başladım keşfetmeye.Şimdi sıra "Kafes" adlı romanında.İnşallah Kurban Bayramında da eve gidebilirim.Annemle alışverişe çıkmayı ve kahve yanında pazarcı teyzenin müthiş kurabiyelerini yemeyi çok özledim.Limon'u özledim.Ona kalem ve silgi fırlatmayı özledim.Aslında burada çok mutluyum.Yani yeniden doğmuş gibi.Artık bilincinde olmaya başladım her şeyin.Okumaya çalışıyorum devamlı.Gelecekte öğrencilere ne kadar çok faydam olursa o kadar iyi:)Bu arada yurtta iki saat ilaçlama var.Fırsat bu fırsat parmaklarımı ve beyaz beynimi çalıştırayım dedim.Bir de hocalara göre şerbet veriyorum bu aralar.Bir hocanın dersinde agresif,salt sinirli ve donuk bir öğrenciyi oynuyorum.Lisede de çok sık yaptığım bir şeydi.Çok gülüyorum o halime.Geçen ders herkes susarken ben gülmeye başladım.Enteresanlık güzeldir,azıcık da çılgınlık.Vizeye kadar rahatım sonuçta:)Çiklet olduğumu bilen de yok,oh:)Biliyorum,gözler başlığa takıldı.Aydilge'nin çıkış parçası "Yollara Düşsem"den bir satır bu söz:


Yol sakindi,gök dingindi
Ben huzurlu ve mutluydum
Sanma aslında öfkem burnumda
Yollara düşsem,şehri terk etsem
Bağları çözsem,hiç düşünmeden
Ay düşmüştü,gök küsmüştü
Ben susmuştum ve bıkmıştım.
Sanma aslında,solmam bir anda


Bir beste resmedebilsem güneşli renklerle
Yüzümden hüznümü silsem yalın gülüşlerle

25 Ekim 2009 Pazar

Aydilge"Sobe"


"Küçük Şarkı Evreni" adlı albümüyle tanımıştık Aydilge'yi.İçindeki melankolik çınlamaları ve aynı zamanda dinginliği bizlerle paylaşmıştı.Müzisyen kimliği ile şarkılarının hepsi kendisine ait olan Aydilge,şimdi yepyeni bir albümle karşımıza çıkıyor."Sobe".Benim de uzun zamandır yolunu gözlediğim bir albümdü bu.Ve tabiyki Aydilge benim en sevdiğim Türk Müzisyen ünvanını hala korumakta.Bir röportajında müziği belirli kalıplara sokmanın yanlış olduğundan bahsediyor Aydilge.Gerçekten objektif bir yaklaşımla doğru olduğunu düşünüyorum.Bu albümünde daha geniş bir kitleye seslenmeye çalıştığını söyleyen Aydilge,daha mutlu uçarı yanını belki de bu albümde yeşillendiriyor.Üzerine biraz da pembe elbette.Yazar ve gazeteci kimliğinin yanı sıra eşsiz bir müzisyen kendisi bana göre.Zaten en büyük hayallerimden biridir kendisiyle tanışmak.Ona yazılarımdan,şarkı sözlerimden bahsetmek:)Bu albümünde de değerli müzisyen arkadaşlarından Cem Sarıoğlu ile çalışmış Aydilge.Müzik konusundan gerçekten çok değerli olduklarını ve çok iyi bir ikili oluşturduklarını düşünüyorum.Şimdi kısaca yeni albümdeki şarkıların adlarını aktarmak istiyorum:


Yollara Düşsem
Kalbim Hep Senle
Geri Dönmem
Yükseldin
Küçük Bir Renk
Canımla
Ah Bir Sevse
Güneş
Benim Aklım Sende


Aydilge, eserlerin tamamının sözlerini, altısının da müziklerini yaptı. Albümün çıkış parçası Yollara Düşsem’ e Ceyda Balaban’ın yönetmenliğinde klip çekildi.İşte Aydilge'nin o şirin mi şirin bir o kadar da farklı,insanda uçma isteği yaratan klibi.Nice seneler bizimle olman dileğiyle Aydilge.Müziğin konuşsun:)







18 Ekim 2009 Pazar

Bulimia Sokağı


Şimdi anlıyorum ki, esas kazancım zayıflamam değil, herhangi bir şeye bağımlı olarak yaşamanın nelere mal olabileceğini görmemdi. Yemeklere, alkole, uyuşturucuya, hatta karşı cinse tutsak olmaya hiç niyetim yok bugün! İnsanın dış görünümünün, gerçekte kim olduğunun önüne geçtiği günümüz toplumunda, Aylin adlı genç kız, en büyük kusuru olarak gördüğü şişmanlığından kurtularak, içsel boşluğunu doldurmaya çalışır. Toplumun beğeni kalıplarına bedenini sığdırarak, daha önce onunla dalga geçen herkesin saygısını ve sevgisini kazancağına inanan on altı yaşındaki Aylin, kısa sürede ruhsal ve bedensel açıdan çökmeye başlar. Yediklerini kusarak, topluma ve kendine karşı duyduğu öfkeyi atmaya çalışan Aylin, hızla kilo kaybetmesi sonucunda kendini Bulimia Sokağı'nda tutsak bulur. Artık tek amacı, yemekler, uyuşturucu ilaçlar ve karşılıksız bir aşkla çıkmaza dönüşmüş bu sokaktan kurtulabilmektir...

Buraya geldiğimde bulabildim bu güzel kitabı.Müziklerine hayran olduğum kadar kalemine de hayran oldum Aydilge Sarp'ın.Onun o tutuksuz ve derin anlatımını içime çeke çeke hissettim kitapta.Hem duru bir anlatıma hem de Aylin ve Tuğyan'ın merak uyandıran hikayesine şahit olabilirsiniz.Görmezden gelinen büyük bir canavarı(Bulimiayı) çok sade bir dille anlatmış Aydilge.Tuğyan adlı kararkterine ise bir şarkı yapmıştı Aydilge,"Küçük Şarkı Evreni" adlı ilk albümünde.Dinlemenizi tavsiye ederim kitabı okurken.Tabi bir de içerisinde Aydilge'nin o sıradışı ve anlamlı şiirleri var.Şair Anne'nin şiirlerini de bulacaksınız kitabın içinde.Sayın Faika Sarp..Aydilge Sarp'ın annesi olur gerçek yaşamda kendisi.Çok güzel bir anlatım olmuş gerçekten.Daha evvel pek kitap tavsiye etmemiştim.Ama Aydilge gerçekten okunmaya ve dinlenmeye değer bir sanatkar.

Bu gece Beyoğlun'da gezmeli
Bu gece ruhları değişmeli
Bu gece ölmeden
Elinde beyaz tozlar
Aklında gri dumanlar
Çoçukken beyaz giyen,şimdi siyaha boyanmış
Tuğyan,Tuğyan,Uyan,Uyan
...

16 Ekim 2009 Cuma

Yaşayasım Var

Zamana bakıyorum birden,bir üf çekiyorum içimden.Sanki biz daha iyi yaşayalım diye devamlı devamlı sesini çıkarıyor dışarıya.Ben de tam tersi kızıyorum ona hep koşu halinde olduğu için.Suçluyorum onu.Sanırım Ahmet Hamdi Tanpınar olurdu idealimdeki edebiyatçı.Zaman ve ben..Daima kavgalıyız.Ama bir şey hatırlattı bana bu günlerde.Yeni on sekiz olmuşken farklı duyguların benim peşimden sürükleneceğini bilmezdim.Ama gerçekten şarkıdaki gibi her yaşın ayrı bir güzelliği ayrı bir görünümü varmış.

Perdelerimi kaldırdım bugünlerde.Yaşamın içine girdim.Bıkmıştım zaten şu gizemli,yüzünden acı fışkıran yalnız çocuk tipinden.Yok,bu zaten benim karakterim.Bundan sıyrılmam mümkün değil.Üzerimdeki bu dehşetengiz havayı seviyorum orası ayrı.Ama artık farklı bir ortamdayım ve buraya ayak uydurmaya çalışıyorum.Çevreme bakıyorum neler oluyor diye.Ben ilk defa bir şey yaptım ve Adü Dans Topluluğuna katıldım.Evet,latin,hiphop,cazz,çaça ve daha bilmediğim bir sürü dans.Hocamla tanıştım.Sanırım yakında provalar başlar.Haftada üç günmüş.Haftasonları artık dans edeceğim.Ama giriş hikayem çok komik.

Bizim Eğitim Fakültesinden baktım cama dans duyurusu var.Giyindim ve standın kurulduğu merkez kütüphanenin yakınında bir banka oturdum,gözlem yapıyorum.Hiç cesaretim yok.Kimse de gidip üye olmuyor.Standta bir abla ile bir abi var.Üye kayıt kabul ediyorlar.Birileri gitse peşlerinden gidicem.İnanın bir 20 dk üye olamadım oturdum durdum.Sonra ya cesaret,hiç beni sevmezsin bilirim ama deyip bir çağrıda bulundum ve beni kırmadı geldi,zaten işi yokmuş bu aralar.Ben de yazıldım,hadi bakalım...

Hayatın tadını çıkarmaya başladım artık.Arkadaşlarımla konuşup sohbet ediyorum.Geziyorum,güzel oluyor yani.

Tokio Hotel'de yeni albümünü tamamlamış sanırım."Humanoid" adında.Merakla bekliyorum.Yeni şarkılarını ve kliplerini de izledim."Automatic"...

11 Ekim 2009 Pazar

Rock'n Roll Baby



Hi,I'm Can,excuse me I'm Ciklet.No,Whiteciklet:)


Taktım bu İngilizce işine,geliştirmem lazım sanırım.Burası tam da dil öğrenebileceğim bir yer olmalı.Başka bir fırsat çıkmaz sanırım karşıma.Neyse,ben güzel dilime döneyim ve hayatımdan ufak kesitlerle realite bir show içerisine girip,popüler kültüre akmaya başlayayım.


Günlerim sıkıcı ve bol para harcayarak geçiyor.Yazın yapacaklarımın hayali ile yaşıyorum.Mesela bir oturuşta sıkıntıdan bir roman okuyacak kadar geliştirebildim kendimi,ne kadar mutlu bana.Kendimle dalga geçmeye de başladım zaten,ne oluyor bana böyle.Saçlarımda uzadı,söz uzamış hali ile bir fotoğraf çekip buraya ekleyeceğim.Zaten çok sevdiğim bir arkadaşıma da sözüm var.Toka:)


Günlerim tekdüze ilerlerken bir duada bulunmuştum.Gecenin bir yarısı rahatsız yurt yatağımın içinden.Dedim ki;Allah'ım bari uzaktan da olsa bir şeyler paylaşabileceğim,kafama göre bir varlık-ı kulun yok mu,yollamaz mısın bu Can evladına dedim.Sanırım geldi o kul,bilmem anlar herhalde.Teşekkür ediyorum kendisine çok:)Geleceğim yakında sözüm var:)


Şimdi oda arkadaşlarım ile sabah kahvaltısı yaptık.Sular kesikti saçımı yıkayamadım.İçmelik sularla yüzümüzü ve ellerimizi yıkadık.Hazır su resmen;)


Elektiriklerde yoktu şükür geldi ki ben bu bilgisayarın başındayım.Burada da kelepir kitapçı bulamadım zaten,kazık kazık kitap alıyorum yahu;)


Ben kısaca İngilizce nasılım,hemen söyleyeyim ve gideyim;


Wawwa,I just feel so good.


9 Ekim 2009 Cuma

Feeling Good



Sınavlarım başlamadan yazmaya devam etmek istiyorum açıkçası.Evdeki gibi rahat bir ortamdan seslenemiyorum tabi ama yine de buranın keyfi bambaşka.Bu seferde radyo dinleyerek yazıyorum.Burada pek fazla işim gücüm yok.Derslerimiz daha yoğunlaşmadı zaten.Öyle fellik fellik de gezmiyorum çünkü çok sıcak bir yer.


Bu gece alışverişe çıkacağım.İlk kez annemden ayrı.Elimizde poşetler,sepetler alışverişe daldığımız gibi dalamaycağım maalesef bu sefer.Ama yine de güzel ve heyecan verici tek başına alışverişe çıkmak.Forum deden yere gideceğim yine.Bir de kitap ve müzik market var orada.Kitap alacağım kendim için.Zaten bu ortamda anca kitap okunuyor.Pek de hayal ettiğim gibi değilmiş üniversite hayatı.Kendimi kaptırmak da istemiyorum zaten.Farkımı koymaya ve atanmaya,kısaca hayatımı kurtarmaya geldim ben buraya;)


Dün bilgisayar dersi vardı ve adam resmen manyak çıktı.Bize Ajda Pekkan'ın 1973 yılındaki konser görüntülerini izletti.Ardından Zeki Müren'den Zahidem'i dinledik hep beraber.Sonra hastalıklı inekle hastalıksız inek sesi arasındaki farkları gördük.Ve son bomba,bizden kaplıklı ve etiketli defter istedi.Bunların hepsi böyle mi ya?


Bu arada Mtv gecesine az kaldı.Oylama devam ediyor.En iyi alternatif sanatçı dalında Paramore aday.Oylarınızı bekliyoruz.Çok basit;)


Ben nasılım şimdi?Annem işten çıktı yine,jet hızıyla iş değiştiriyoruz.Neyse burslarım yetişir inşallah imdadıma.Yazın bir tatil planlıyorum ben.Antalya-Olimpos'tan Muğla'ya oradan Ayvalık'a gideceğim.Birer ikişer gün kalacağım her bir yerde.Fotoğraf çekip,tatil yapıp gezeceğim.Para biriktirmeye başladım.Umarım gerçekleşir hayallerim yaza..


Yaza yaza geldim yazımın sonuna.Mutlu kalın;)

6 Ekim 2009 Salı

Sıcak Günler

Aslında kütüphanenin bilgisayarlarından ve internetinden bedava faydalanmak varken buradan yani okulun kantininden yazmamın bir sebebi var.Çünkü kütüphanenin bilgisayarları çok dandik,berbat,böö,pis,şapadanak...Ben ne yapıyorum bu günlerde?Derslere gidiyorum,bir çok farklı insanla aynı sınıfta barınmak zorunda kalıyorum.Elli kişiyi tek tek gözlemliyorum.Elif Şafak okuyorum.Üç kitabı kaldı okumadığım...Etrafıma meraklı gözlerle bakıyorum ve hala eğik yürüyorum.Dün hocamız nakil gitmek isteyen var mı derken niye parmak kaldırdım bilmiyorum.Acaba Ankara yazmadığıma pişman mıyım?Bilmem,bu saatten sonra düşünmenin pek anlamı yok sanırım..Kantinde pop çalıyorlar,rock çalan yok ya.Paramore'u özledim gerçekten.Burası neden bu kadar sıcak,sıkıldım bu sıcaktan.Hergün annemle konuşuyorum.Bizim oralara özlem var hala içimde.Yaptığım enteresan şeyler yok.Ufak sakarlıklar dışında tabi..Mesela sabah kahvaltısı zamanında akşam yemeği fişini pişkince uzatıp bir de kadına hesap sormam gibi,tabaklarımı boşaltrken yemekhanede düşme tehlikesi geçirmem gibi,yediğim şeylerin poşetlerinin kantinin ortasında etrafa uçması ve benim peşlerinden koşup çöpe atma girişimlerim gibi..

Komik vakalar yaşıyorum ciddi olmaya çalıştıkça.Ha,bu arada doğum günüm yaklaşıyor.13 Ekim doğumluyum ben.Terazi burcuyum.Hadi bakalım burcuma yorumlar bekliyorum,burada alnımdan ter damlarken.

Burada feci para harcanıyor.Ben pek midesini düşünen bir tip olmadığım için daha çok kitap ve sinemaya para harcıyorum.Çağan Irmak-Karanlıktakiler'e gittim geçen.Beğendim ama Issız Adam kadar değil.Kıyaslamak ne derece doğru bilmiyorum ama çok da bayıldığımı söyleyemem.Zaten bana ne eleştirmenler yorum yapsın.

Burada Sıla çalıyor şimdi,ben de ufaktan gideyim.Maalesef blog okuyacak kadar vaktim olmuyor.Anca yazıyorum kusura bakmayın.Noneless abla;)Yazdığın yazıyı okuma fırsatı buldum,çok teşekkür ederim.Ben de hepinizi özledim.

Tekrar buluşuncaya kadar çiklet elveda der;)

1 Ekim 2009 Perşembe

Geldim Ben;)

Üniversiteye geldim,şuan kantinden sizlere yazıyorum.Haberiniz olsun bu çocuk ne yapıyor oralarda diye.Aslında itiraf etmeliyim ki dün gece ilk defa ağladım.Annemi özledim ama alışmak zorundayım sanırım....Buralardan haber vereyim sizlere,Aydın çok sıcak ve havası sıkıntılı.Kapı pencere açık yatıyoruz..Geleyim oda arkadaşlarıma.Onlar da iyi çocuklar,her ne kadar aynı kafadan olmasak da temizler.Konya,Karaman ve Niğde'den...Şuan çok sıkılıyorum,çünkü vakit geçirecek bir şey yok.Arkadaş yok daha.Sınıf arkadaşlarımı pek de sevmedim ama.Daha hangi bölüme geldiğini,kpss atamasını bilmeyen insanlar var.Hele biri o kadar geveze ki anlatamam,tırstım sınıftan.Bugün bilgisayar ve inkılap tarihi derslerimizi var ama hocalar pek de ders işlemiyorlar.Kitap adı verip tanışıp çıkıyoruz derslerden.

Çok zor bir durummuş.Evden ve anneden ayrı olmak.Daha çarşıya falan gitmedim gerçi.Burada Forum Aydın diye kocaman,daha önce pek görmdeğim büyüklükte alışveriş merkezleri var.Şaşırdım gerçekten.Bir de ilk gün taksiyle üniversiteye çıkarken telefonumu unuttum takside.Sabah yedide falan gittim yürüyerek taksi durağına telefonumu aldım.Kötü bir rüya gördüm bir de.Umarım her şey aksi gitmez.Hele ki benim gibi içinekapanık biri için çok zor burada barınmak.

Dünde Hande Yener konseri vardı,sesi geliyordu buralara uzaktan.Gene geç çıkmış sahneye,manyak kadın,sevmem zaten.Bizim oraya da gelmişti ve üç saat geç çıkmıştı.Huyu galiba.

Sıkıntıdan ikinci kitabı bitiriyorum.Bu gidişle kütüphanem hepten coşacak..

Neyse uzatmayayım,Aydın günlüğüne devam ederim umarım.Ara sıra girerim ve selam ederim buradan.Şimdilik bu kadar,içim ne kadar buruk olsa da alışmaya çalışıyorum.Her şeyin güzel olması dileği ile:)