Eğitimciler de dahil etrafta sürekli kitap okuma alışkanlığından bahsediliyor. Kitap okumak bir alışkanlık değildir. Kitap okumanın el ve yüz yıkamak ya da diş fırçalamak gibi alışkanlıklarla hiçbir ilişkisi yoktur. Hem öğretmenler hem de veliler sürekli olarak çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ile meşguller lakin feci yanılıyorlar. Bizim okulumuzda da her hafta bir ders zorunlu kitap okuma saati var. Birincisi; kitap okumak zorunlu bir eyleme dönüştüğünde cezbedici olmaz. İkincisi; çocuk ya da yetişkin kişi kendini iyi hissettiği, zihninin daha berrak olduğu ve kendisinin seçtiği bir zaman diliminde kitap okumalıdır. Üçüncüsü, çocuk okuyacağı kitabı kendisi seçmelidir. Öğretmen, çocuğa uzunca bir kitap listesi sunabilir ve içerisinden istediği kitapları okutabilir. Ülkemizdeki kitap okuma oranlarının bu kadar düşük olmasının en büyük sebepleri yukarıda saydıklarımdır kanımca.
Eğitim hayatım boyunca okumak istediğim kitapların hepsini kendim seçtim. Daha sonra edebi zevklerim değişti ve gelişti. Lise ve üniversite yıllarımda okuduğum kitaplarla şimdiki okuduklarım arasında dünyalar kadar fark var. Çünkü kendi kitap yolculuğumu özgürce sürdürüyorum. O dönemler ailem bana zorla kitap okuttursaydı; hem bir birey olarak hem de bir okur olarak çok az yol alabilirdim.
Elbette burada kitapların çocuklara uygun olup olmaması durumu var. Bu konuda ebeveyn olarak tereddütleriniz varsa öğretmenlerden yardım alın. Ha, öğretmenlerin de çoğu kitap okumuyor ve kitap tavsiyesi veremeyecek kadar vasatlar bu da sektörden edindiğim bir tecrübe. Okulunuzdaki öğretmenleri iyi gözlemleyin; ille de türkçe ya da edebiyat öğretmeni olmak zorunda değil danışacağınız kişi. Farklı branşlarda olup; hitabeti, diksiyonu düzgün olan ve okuma zevki olan öğretmenler tek tük de olsa illa ki vardır. Onlardan yardım isteyebilirsiniz. Benim altıncı sınıfa giden ve komünist manifestoyu okumaya çalışan öğrencilerim de oldu. Çocuğunuzun düşünme düzeyi yaşıtlarından daha öndeyse onlara seçimleri konusunda engel olmayın. Bırakın yaparak ve yaşayarak öğrensinler.
Ortaokul çağındaki çocuklar daha çok fantastik eserlere meraklılar. O yaştaki çocukların dünyası daha büyülü, daha renkli. Haliyle onları cezbeden kitaplar da farklı dünyalara ait. Bol bol fantastik okumak konusunda hiçbir sıkıntı görmüyorum. İlerleyen yıllarda okuma zevkleri oturmaya başlayacaktır. İyi bir okur olmak isteyen çocuk, zaten sizi ya da bir başkasını örnek almadan kendi kitap okuma zevkini oluşturacaktır. Burada velileri olarak iyi yayınlardan ve iyi çevirilerden çıkan dünya klasiklerini çocuklarınıza tavsiye etmeye başlayabilirsiniz. O ilgisini oluşturduğu dönemde sizin de onunla ilgilenmeniz, birlikte kitapçıya gidip kitap seçmeniz faydalı olacaktır. Böylece aile içerisinde de ortak bir kitap okuma zevki oluşturabilir, hatta kitapları aile bireyleri arasında dönüşümlü olarak okuyup tartışabilirsiniz. Örneğin liseye giden çocuğunuz Suç ve Ceza'nın tam metnini okuyabilir. Sonra evin içerisinde anne ve baba da okuyabilir. Bir akşam yemek masanızın etrafına toplanıp yarım saat kadar kitap üzerine analizler, konuşmalar yapabilirsiniz. Sadece yarım saat ile hem çocuğunuza olan ilginizi hem de ortak okuma zevkinizi geliştirebilirsiniz.
Velilerimin çoğuna bunu söylüyorum lakin uygulayan tek velim dahi yok. Hayat şartları çok ağır, anne ve babalar çalıştıkları için çok yorgunlar biliyorum. Lakin haftada bir gün yarım saat ayırmanız da çok zor olmasa gerek.
Çocukları, serbest bıraktığınız ölçüde kontrol edebilirsiniz. Zaten belirli kuralları olan ve bu kurallara riayet eden bir aileyseniz çocuğunuz serbest kaldığında da aklına zararlı şeyler yapmak ya da zararlı alışkanlıklar edinmek gelmeyecektir. Fakat hem çocuğa hem de aileye koyduğunuz kurallar ara ara ya da sürekli olarak değişiyorsa ve uygulanmıyorsa, çocuk kuralların anlamsızlığını hemen fark edecek ve onlara riayet etmeyecektir. Aile içinde ve çocuk üzerinde ne kadar tutarlı olursanız çocuğunuz o kadar iyi yetişecektir. Bu işin başka da bir büyüsü yok.