6 Nisan 2019 Cumartesi

Tehir

Bir gece yarısı treni ile kasabadan ayrılıyorum. Sonbaharın döküntü yaprakları ile kaplı aile çay bahçesi ıssız. Kasabalılardan bir iki tanıdık yüz, uzaktan selam ediyorlar. Sırt çantamı çıkarıp bir köşeye oturuyorum. Bekleme salonundaki sobayı yakmamışlar, atkıma iyice sarınıyorum. Annem karnım acıkır diye bir tepsi dolusu dereotlu poğaça koymuştu yanıma. Çıkarıp onlardan birini yiyorum. Henüz küçüğüm, yirmi yaşında bile değilim. Bazı hafta sonları okumak için gittiğim İstanbul'dan trene binip eve geliyorum. Trenler üzerine uzun uzun düşünüyorum, insanlar dışında taşıdıkları pek çok şey var. 

Çantamın köşesinde Orhan Pamuk'un Kar romanı. Trende uykum gelmezse muhakkak okurum. Esasen yolculuklarda uyuyamıyorum. Bacaklarım çok uzun, hiçbir yere sığmıyorlar. Haliyle uyumak kısa süreli bir işkenceye dönüşebiliyor.

Yolculardan biri öksürüyor, yaşlıca bir adam. Büyük ihtimal diğer kasabaya pazara gidiyor. Ayaklarının kenarında iki tane çuval. Binerken ona yardım ederim diye düşünüyorum. Elleri buz kesmiş gibi, burada ısınması zor. Kendi ellerimi yokluyorum. Bazen uzuvlarım sanki bana yabancıymış gibi hissediyorum, bulunduğum yerde değilmişim gibi. Hiçbiri bana ait değilmiş, her biri herhangi bir yerden toplanmış da ortaya ben çıkıvermişim gibi. Belki de çok kitap okuduğum için böyle hissediyorumdur.

Tren vaktinde gelmiyor, tehir yapıyor. Kırmızı ışık yeşil ışığa dönünce tren yaklaştı demek oluyor. Oturduğunuz yerden hemen kalkmanıza gerek yok. Çünkü tren gümbürtüyle geliyor, sesini duymamanız imkansız. Fakat binerken insan tedirgin hissedebiliyor, kondüktörün düdüğü hemen çalacak da siz binemeden öylece kalacakmışsınız gibi. 

Genç bir çocuk kendine bir dünya kurmaya çalışıyor. Okuyacak, adam olacak. Kırsalın beklentisi yüksek elbet, daha önce şehre okumaya giden çıkmamış pek aralarından. İnsanlar, çarşıda pazarda gezerken genç çocuğa gıptayla bakıyor. Bir beklenti, oluyor bin küsür beklenti. Öyle ya da böyle, gencecik çocuk çok okuyacak, hep okuyacak. Dünyanın yükü sırtında, kimse görmeyecek. Çevirip başını bakamadığını, sessizce isyan ettiğini kimse anlayamayacak yüzünden. Hayali bir tebessüm, küçük bir ekmek kırıntısı, çantasının kenarında plastik bir su şişesi. Pazarcı amcaya trene binerken yardım edecek, geçip koltuğuna oturacak. Genç çocuk okuyacak, hep okuyacak. 

2 yorum:

EĞİTİM PINARI dedi ki...

Sizi takibe aldım. Beklerim.

Beyaz Çiklet dedi ki...

Eğitim Pınarı ;)

Teşekkür ederim, ben de sizi takip ediyorum :)