Bu sıralar epey, fazlasıyla yalnızım. Kimi dönemler içe kapanmak oldukça iyi geliyor bana. Annem de bir süreliğine evde olmayınca; işten kalan vaktimde bakkala gitmek için bile dışarı çıkmıyorum. Evdekilerle idare ediyorum. Bir sürü kitap aldım, sıraya koydum hepsini. Tek tek okuyorum, okuduklarımdan notlar çıkarıyorum. Yazıyorum, düşünüyorum, kurguluyorum ve tekrar okuyorum.
Hiçbir arkadaşımla görüşmüyorum hemen hemen. Yalnızca kendimi dinliyorum. Farklı yazarların düşünsel dünyaları içinde yüzmek, hayatı daha derinden sorgulamama yol açıyor. Bu da beni sıradanlıktan kurtarıyor sanırım. Diğerlerinin dünyasına oldum olası yabancıyım, onlar gibi olamıyorum bir türlü.
Bu dönemlerde oldukça besleniyorum. Okumak, çok değişik bir eylem. Satırları tek tek özümsemek, sürekli öğrenmek, kurgunun içinde kaybolmak, anlamlar bulup çıkarmak. Edebiyat ruha açılan, kapanması hiç istenmeyen bir kapı. Sanki güneşli bir gün kırlarda, rüzgar eşliğinde sonsuz kere koşuyormuşum gibi. Yeni yıkadığım saçlarım havaya temiz kokular bırakırken, henüz yeni çiçek açmış ağaçları selamlıyormuşum gibi. Özüme dönüyorum okurken, kendim olduğumu hissediyorum. Ruhum hafifliyor. Soft bir his. Yumuşacık.
Kimi arkadaşım gerçek dünyaya kendimi kapatmamın sakıncalı olduğunu düşünüyor. Buna katılmıyorum. Sakıncalı olan, insanın kendisini bulacağı ve kendisini dinleyebileceği zaman dilimlerini es geçmesi. Umursamaması. İnsanı özünden uzaklaştıran asıl şey bu.
Bir ay kadar daha böyle devam etmeyi düşünüyorum. Baharın gelişi ile birlikte biraz daha açılırım belki dış dünyaya. Şimdi çok huzurluyum, doluyum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder