Yarın sabah taşınıyoruz, üç yıldır oturduğumuz bu evden ve çevreden ayrılmak zor gelecek bana. Sabaha kadar nasıl uyuyacağım bilemiyorum. Tüm eşyaları toparladık, sahiden gidiyoruz. Yeni bir yer, yeni bir ev, yeni bir okul, yenir bir hayat hepsi gerçekten çok fazla yeni. Üstelik içimde zerre kadar heyecan yok, Yabancı'nın kahramanı gibiyim, hissiz. Çok tuhaf, normalde içimde küçük heyecanlar belirmesi gerekir, sanki mücadele edecek hiç gücüm kalmamış gibi. İnsanlar nasıl tahammül edebiliyorlar bu dünyaya?
Sonsuz ömür, dilim dilim her bir hece, yürekte bukağı, sevginin kabiliyetsizliği; hepsi ortak bir noktada birleşiyor. Üstelik bu yaz edebiyat bile çare olamadı dertlerime. Oysa bir tek o sarardı yaralarımı, sağaltırdı beni, çoğaltırdı. Doyma noktası belki de, hayattaki her şeye. Hiçbir şeyi çabuk tüketmedim ama erken yaşlarda yoruldum. Bu çağ tam anlamı ile delilik çağı, en zorundan.
Yeni evde bir sürü uğraş, üstelik haftaya çalışmaya başlıyorum. Halledilmesi gereken bir sürü ıvır zıvır, nerede olduğumuzu anlama çabaları. Tüm bunların hepsi öyle zor geliyor ki, bir sene daha diyorum her seferinde kendime. Bir sene daha diren, sonra ne yapmak istiyorsan onu yap artık. Özgür kıl kendini.
Hoşça kal güzel semtim, hoşça kal güzel evimiz.
Son bir kez balkonda bir sigara yakacağım.
Sonrası selamet.
5 Ağustos 2018 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder