Sonra ne olduysa o yaz oldu işte. Helalleştik biz, köyün kayalıklarında irili ufaklı oyuklar var. Hep oralarda buluşurduk, üzüm getirirdim bizim asmadan gelirken. Evlerini yeni boyattılardı, beyaza hem de. Bizim oralarda cam göbeği olur evler, pencereleri toprağa yakındır, tül perde hepsi eski basma işinden. Güllü dallı bir perdeleri vardı, zamanın birinde halasıgil getirmiş alamanyadan. Pek bir konuşulurdu onların perdeleri, bazı zamanlar evlerinin önünden geçerken görürdüm perdeyi. Damın sarı ışığı vurunca, allar güller hepten belli olurdu kış gecesine karşı. O içindeydi ya, hayal ederdim hep şimdi ne yapıyor diyerekten. Boylu boyunca uzanıp tavanı izlerim saatlerce demişti bir keresinde bana, neden diye sormuştum. Demişti ki, düşünüp dururum ya dünya halini, halimizi, ak tavan bana ibretlik olur, zihnimi temizler.
Biraz garipti eğriye doğru, huyları öyle bildik değildi. Cumaya da gitmezdi babası gibi, pek bozulurdu akrabaları.
Sonra bir gece helalleştik işte, benim gözyaşlarım yuvalarında dört döndü. Önceden kesi kaburga kemiğinin etini sıyırıp ekmeğin arasına sıkıştırıverdimdi. Yola gidecek ya, bir daha geri gelebilir mi bilinmez. Gitti işte, helalleştik sonra biz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder