"Boğos, herkese çerçilik yaptığını söylese de aslında şehirde olmadığı zamanlarda bir mağaraya çekilir, orada yaşarmış. Bu mağaranın yerini kimse bilemezmiş, çünkü oraya, ermişlere ayan beyan görünen bir geçitten gidilirmiş. Mağarada ermişlerle buluşan Boğos, onlardan gelen bilgileri boncuk, lamba, tesbih, leğen, süpürge gibi eşyaların üzerine sırlayıp satarmış. Satın alınan bu eşyalar, sahiplerinin rüyalarına sızar, onlara olacakları fısıldarmış... Ermişlerden biri ona bir gün bir lamba vermiş; bu lambanın ışığını bir tabutun içine tutup baktığında, tabutun içindeki aynada, geçmişte olan biten her şey görünürmüş.
Boğos'un sattığı aynaya gelince... O aynaya bakan kişi orada kendini değil, başka birini bulurmuş. Bu öyle bir aynaymış ki, bazen kimse ona bakmazken üzerinde beliren birileri, oradan evin içini izlermiş. O aynalar duvara asılınca, aynadaki kişiler resim gibi, öylece dururmuş. Gözlerini kırpıştıran, yüzlerini kaşıyan insanlarmış bunlar.
Unutkan aynalar satarmış Boğos: Önünde ne yaşanmışsa, aradan çok zaman geçtikten sonra olanı biteni anımsayan bu aynalar her şeyi gösterir ama gösterdiklerini yok etmeyi unuturmuş. Resimlerdeki cansız kişiler, bu aynada canlı olurmuş. Olanı biteni gösteren bu aynalarda sesler duyulmazmış."
"Unutkan Ayna" Gürsel Korat'ın Yapı Kredi Yayınlarından çıkan yeni romanı. Hüzünlü, tarihten bir hikaye anlatıyor Gürsel Korat. 1915 yılının Nevşehirine uzanıyoruz. Ermeniler, Rumlar ve Türkler. Aileler, bağlar, yaşanmışlıklar, acılar ve çözümlenemeyen olaylar. "Unutkan Ayna" okunması gereken, uzun uzun yad edilmesi gereken bir roman.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder