Soylu Winterbourne ve yaşam dolu bir genç kız olan Daisy Miller'ın güzel ve acıklı hikayesi. Bir de ortada bol soslu İtalyan pizzası kıvamlı bir karakterimiz var ki, ismi Giovanelli.
Esasen Henry James; roman boyunca karakterler üzerinden toplumsal yapıları ve yargıları kurcalar, tartışır. Avrupa'nın toplumsal yapısı ile Amerika'nın toplumsal yapısı arasındaki fark göze çarpar. Farklı kültürlerin birbirlerini tanıma evrelerinde yaşamış oldukları vakıalar, olay örgüsüne Daisy ve Winterbourne de karışınca daha da ilgi çekici hale gelir.
Ben, Winterbourne karakterini Downton Abbey dizisindeki Mary karakterine benzettim. Evet Mary bir kadın lakin ikisinde de cinsiyet ayrımı gözetmeksizin pek çok ortak özellik olduğunu söyleyebilirim. Kendilerine has bir asaletleri, vakur tavırlarından ödün vermez edaları ve başları dik popoları hafiften kalkık halleri aynıdır. Daisy ise oldukça neşeli, gezip tozmayı seven ve bir türlü kıçının üzerinde oturamadığı için hastalanıp ölen, güzelliği aşikar genç bir kızdır.
Her ikisinin kavuşamamasında suçlu bir taraf aranacaksa şayet, bence suçlu Daisy'dir. Pek olgun bir kız değildir kendisi. Winterbourne gibi vakur bir adamın, her hareketini hoş görmesine ve kendisini sevmesine rağmen onu Giovanelli ile kıskandırmaya çalışır. Elbette davranışları dönem için dikkat çekicidir. Tam bir dedikodu malzemesidir çünkü o Amerikalı bir kızdır. Kitabın içerisinde yer yer yer alan Amerikan övgülerinden de anlaşılmaktadır ki Amerika başkadır, çok başkadır. Hatta daha da üstündür. Tabii bu biraz da sizin değerlendirmenize bağlı.
Netice itibari ile Daisy son sayfalarda ölür. Bence bu Winterbourne için çok daha hayırlıdır. Ne bileyim, olaylara biraz sert mi bakıyorum bilmiyorum lakin Daisy karakterinden pek hoşlanmadığımı gayet iyi biliyorum.