Hafta başında tatile çıktık, dün gece de döndük. Şu yaşıma kadar yaptığım en huzurlu tatillerden biriydi. Yaz başında araştırma yaparken uzun saatler boyunca yolculuk yapmayacağımız aynı zamanda sakin bir yerler aradım. Altınoluk'ta güzel bir eşyalı daire buldum. Ve kararımızı verip tatilimizi gerçekleştirdik.
Kaldığımız ev veranda tarzında kocaman bir balkonu olan, bahçesinde ise çeşit çeşit çiçekleri ve ağaçları olan ferah bir evdi. Bizim için de çok kullanışlı oldu. Gittiğimiz ilk gün evin önüne halk pazarı kurulmuştu. Buna çok sevindik. Tüm gıda alışverişimizi halk pazarından yaptık, tatil boyunca da tüm yemeklerimizi kendimiz hazırladık.
Altınoluk çok sakin bir tatil beldesi. İnsanları güler yüzlü, yardımsever. Plajları oldukça temiz, denizi güzel, sokakları da bir o kadar düzenli. Genelde gençlerden ziyade orta ve üstü yaş nüfus yoğunluğunun fazla olduğu dikkatimi çekti. Eğlence mekanı, bar, gece hayatı vs. gibi özellikleri olan bir yapıda değil.
Tatil boyunca sabah erken saatlerde denize girip güneşlendik, öğle saatine doğru eve dönüp kahvaltımızı yaptık. Büyük oranda balkonda vakit geçirdik. Akşamları da epey hareketli olan çarşı merkezinde gezinip, yürüyüşler yaptık.
İlk kez burada rastaladığım bir detay da epey hoşuma gitti. Altınoluk'ta dolaşırken bazı sokak başlarında kazanlarla lokma yapıldığını ve insanların da kuyruğa girerek lokma aldığını görmüştük. Bir sabah uyandığımda kaldığımız evin çaprazında bulunan başka bir evin önünde lokma yapıldığını gördüm. Tam da kahvaltı yapıyorduk ve ben de cüzdanımı alıp sıraya girdim. Meğer satın alınmıyormuş, hayır lokması olarak ev sahipleri yaptırıyor ve insanlara dağıtıyormuş. İki tane abla, kazanların başlarında hamur bitene kadar lokma yapıyorlar. Biz de nasiplenmiş olduk. Bu gelenek beni çok sevindirdi. Üzüldüğüm kısım ise İstanbul'da sürekli paramız ile bir şeyler satın aldığımız için, o esnada yaşadığım yabancılık hissiydi. Çünkü büyük şehirlerde parasız herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Bizden ne çok şey çalıyor bu şehir...
Tatil evimizde bir televizyon vardı. Bizim kendi evimizde yıllardır bir televizyonumuz yok. Bu nedenle televizyonda yayımlanan programlar ile ilgili de bir bilgim yok. Evde otururken şu televizyonu açayım dedim, gerçekten hiçbir şey değişmemiş. Saçma sapan programlar vardı. Hele bir tane programa denk geldim ki evlere şenlik. Gelinler yemek yapıyor, kayınvalideleri de gelinlerin yemekleri arasından tadım yaparak kendi gelinlerinin yaptığı yemeği tespit etmeye çalışıyor. On, on beş dakikada bir de stüdyonun orta yerine gelerek göbek atıyorlar. Gerçekten çok enteresan. İyi ki evimizde televizyon yok dedim bir kez daha.
Güzel bir tatili daha geride bıraktık, Çarşamba günü çalışmaya başlayacağım. Tatil sonrası biraz zor olacak ama adapte olacağım bir şekilde. Umuyorum güzel bir çalışma yılı olur.
2 yorum:
O televizyon programlarına annem bayılıyor. Ben de evdeyken maruz kalıyorum:))
Kim Bilir,
Ah bu televizyon kültürü, bizim içimize içimize işliyor :)
Yorum Gönder