7 Nisan 2023 Cuma

Çocuk

Her şey üzerime doğru sürükleniyor gibi. Pek çok yetimi kaybetmiş, her tarafım sızı içindeymiş gibi bir his. Hayata bir yerlerinden tutunmakta bu kadar zorlanırken, bu kadar dalgın ve bu kadar isteksizken şimdi her şeyim elimden alınmış gibi. Oysa herkes hayatına devam ediyor; sokaktakiler yürüyor, iş yerimdekiler hırsları ve yeni idealleri ile yollarına devam ediyor, mahalleden geceleri bozacı geçmeye devam ediyor, herkes bunu yapabiliyor da bir ben çırılçıplak kalmışım gibi hissediyorum. Öyle bir yük ki, olanca ağırlığı ile altında eziliyor gibiyim. Elim bir kitaba uzanmıyor, başka bir ruha dokunmak istemiyor, sürekli tedirgin halim, bir teyakkuz halinde, uyku ile aram açık, müzik biraz şifa gibi sanki, sabahları bir fincan sade kahve ve ondan ötesi yok. Toparlanamıyorum, tam ayağa kalkacağım yeni bir endişe seli ile mücadele ediyorum. Hep gitmek isterdim lakin hayatta bu kadar yoğun bir gitme isteği duymamıştım hiç. Yuvaya geri dönmek gibi his, toprağıma yolculuk gibi, biraz çocukluğum biraz annem, biraz da tarçınlı kek kokusu gibi. 

Nasıl tutunuyorsunuz? Çocuklarınız, eşiniz, sağ kalanlarınız, hayatta olanlarınız, ayakta olanlarınız... Yaşama nasıl değer biçiyorsunuz, yaşamı nasıl sahipleniyor, kucaklıyorsunuz? Benim çoktan ellerimden gitmiş gibi, yitip giden bir sürü insan ile birlikte. Ne korkunç, ne büyük bir elem. İç üşümesi, bir kırgınlık hali, kime, neye bilinmeyen. 

Ben küçük bir çocukken mutlu olduğumu hatırlıyorum, her şeyi bu kadar dert etmediğimi. Koşturduğumu, dondurma yediğimi, bilyeli tahta arabam ile sokakları arşınladığımı, annemin mesaiden dönüşlerini beklediğimi, yaz tatillerinde gece yarılarına kadar mahallede bisiklet bindiğimi, makarna yapma denemelerimi, her ay başı odamı yeniden dizayn etme çabalarımı, ramazan'da pide kuyruğuna girişlerimi, pazara çıkıp satıcı teyzeden bir poşet gofret, bisküvi alışlarımı... Sanırım ben çocukluğumu çok özledim. Ellerimle bedenime sarılsam, çocukluk yuvama geri dönsem, uzaktan olsa bile çocuk kendime, onun yüzüne bakabilsem, gülüşüne dokunabilsem. 

Yetişkin olmak ne büyük bir cehennem, oysa bundan 10-15 sene evvel kulaklıklarımı takar, çalışma masama oturur radyoculuk oynardım kendi kendime. Program sunar, müzik seçkileri yapardım. O ahşap evde, ananeden kalma sedirlerin ve sandıkların arasında. Taş avluda, bahçede, üst katta, sokağa bakan pencerenin dibinde. Öylesine özledim ki, bunları yazarken bile gözlerim doluyor. Bu hassas ruhu bedenimde taşırken gerçekten çok zorlanıyorum, çocukluğumun ahşap kokusunu arıyorum ama hiçbir yerde bulamıyorum. İçimde bir yerlerde çok kırgınım, herkese ve her şeye çok kırgınım. 

3 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Nasıl yapıyoruz..
Ben de çok düşündüm bu sorunun cevabını. Herkes için farklıdır elbet. Sanırım ben bir iki kaliteli ilişki sayesinde hayattayım, çok yakınında yürüdüm ölümün ama o iki insan kurtardı. Biri sadece saçımı okşadı konuşmadan, biri en kötü anımda “senin olmadığın bir dünya anlamsız bana” dedi. İki dıst yürek. Böyle bir iki kişi varsa sırtınız yere gelmez şu hayatta diye düşünüyorum. Varda onlara tutunun, yoksa da ne yapın edin yaratın derim insanlara..
Ama yaratabilmek için potansiyeli görmek lazım önce. Bunun için de dışarıdan bir yardım; bir uzmandan, bir yolculuktan, bir yeni deneyimden, ama dışarıdan içe sızan bir şeylerden. İlk adım dışarıdan. Sonra da yavaş yavaş, adım adım..
Fakat söyleyeyim bazen de bu duyarlılığı kaybetmek tehlikesi var; artık yazamamak, sanata devam edememek, herkes gibi olmak..

Geçmiş Bahar Mimozası dedi ki...

Ben de bir düşündüm de şu sıralar gerçekten dibe tutunmuş yosunlar gibiyim. Suyun içinde akıntı ne yönden gelirse o yönde dalgalanıyorum. Mukavemet etmiyorum. Gelişine..

Kim Bilir dedi ki...

Nasıl yapıyorsunuz sorusu çok kişisel. Ben benimkini anlatacağım :) Evrende tutunacak bir dal yok mesela benim için. Eskiler derler ya "Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür." Akli melekelerim beni anlam arayışına sevk ettiği zamanlardan bu yana beni hiçbir şey var olma konusunda motive edemedi. Mal, mülk, iş, eş....vs. Dünya benim olsa yine de edemezdi. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Ben manayı yaratıcıda buldum. Yaratıcıyı da tasavvufta. Sonrasında varoluş sancılarım bıçak gibi kesildi. Şu anda da ne zaman canım sıkılır gibi olsa bir tasavvufi metni okumak yetiyor. Bulutların üzerinde gezmeye başlıyorum:)))) Sen de bir yol bulacaksın eminim. 7 küsür milyar insan yanılıyor olamaz. Yaşamak ve mutlu olmak için geçer akçe bir sebep herkes için var. Senin için de var mutlaka. Ama bunu konfor alanında bulamayabilirsin. Önce bir uzmanla bütün bunları konuşmalı, sonra da bir mimar gibi hayat yolunu şekillendirmelisin. Hayata karışmak için harekete geçmelisin.