14 Haziran 2017 Çarşamba
Carnivale
Şimdi esasen neresinden başlasam bilemiyorum. Carnivale, öyle bir solukta anlatılabilecek, hakkında şöyledir böyledir denilebilecek bir dizi değil. Eğer özden uzak, sıradan cümleler ile anlatırsam gerçekten üzülürüm. Öncesinde şunu bir çırpıda belirtip yazının gelişme bölümüne geçmek istiyorum: hayatımda izlediğim en iyi kurgu kesinlikle ve tabii en iyi dizi. Algılarımda bomba etkisi yarattı.
Bir karnaval düşünün, gezici bir karnaval. Aklınıza gelebilecek tüm sıra dışı insanlar bu karnavalın içinde, daha doğrusu garip bir müziğin içinde. Kurulan çadırlar, hayal güçlerini zorlayan gösteriler, karnaval insanlarının ilişkileri ve esrarengiz bir genç, Hawkins.
Diziyi ilk izlemeye başlayanlar dizinin durağan havasından bunalıp izlemeyi bırakabilirler, sakın ola böyle korkunç bir girişimde bulunmayın zira dizi tarihinin en iyi dizilerinden biri karşınızda. Öyle kolay kolay çözüp işin içinden çıkabileceğiniz bir dizi değil Carnivale, aynı zamanda bir çırpıda bitireyim de hemen başka bir diziye ışınlanayım diyebileceğiniz bir dizi de değil. Her bölümün ardından çeşitli boyutlarda bir algı karşaması yaşadığınız için, beyninize yolculuk yapma ihtiyacı duyacaksınız sık sık, ki algıları belirli bir düzleme oturtabilin. Oturuyor mu peki? Eh, orası size bağlı.
En güzelinden iki ay geçirdim dizi ile. İki sezonda bitirilmiş ve çok büyük bir hata edilmiş. Daniel Knauf gerçekten enfes bir kurgu yaratmış, hayal dünyasından öpülesi!
Sanırım bir süre Karnaval insanları ile yaşamaya devam edeceğim, ta ki gerçek dünyaya dönmem gerekene kadar. Pek döneceğimi sanmıyorum, nihayetinde "Her elçi kendi evinde" öyle değil mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder