Esme Madra'yı ilk kez Çoğunluk'ta izlemiştim. Kendisini Emine Emel Balcı'nın filmi Nefesim Kesilene Kadar'da görünce izlemeliyim diye düşündüm. Yanımdan hiç ayırmadığım minik not defterime film ile ilgili notlar aldım. Film gayet başarılı, Esme Madra ise bu tarz filmlere yakışan bir isim.
Filmlerde senaryonun durduğu, mimiklerin yani oyunculuğun devreye girdiği kısımları çok seviyorum. Misal, Serap arkadaşı Dilber'den intikam almak adına onu patrona şikayet ediyor. Dilber işten kovulurken Serap'ın arkasından attığı bakış oldukça manidar. Beni çok etkiledi.
En sevdiğim sahnelerden biri Serap'ın babası ile birlikte lunaparka gidişi. Yetiştirme yurdunda büyüyen Serap, yetişkin yaşında lunaparkta babası ile eğleniyor. Çok anlamlı bir sahne. Sahnenin devamında Serap bir an babasının kaybolduğunu düşünüyor, tam telaşa kapılmışken onu lunaparkın içinde buluyor. Burada da sanıyorum ki Serap'ın çocuk mutluluğu ile lunaparkı özdeşleştirebiliriz. İçinde sürekli baba özlemi olan birinin, lunaparkta bir çocuğa dönüşmesi ve aynı ölçüde babasını kaybetmekten korkması da birbiri ile örtüşen durumları. Güzel bir bakış açısı.
Serap, özellikle insanların bulunmadığı ortamlarda ya da daha doğru bir ifade ile, insanların kısa bir süreliğine bulundukları ortamdan ayrılmaları ile birlikte onlara ait eşyaları karıştıyor. Kiminde bu hırsızlığa varıyor, kiminde de meraka. Serap, çocuk yetiştirme yurdunda büyüdüğü için kendine ait kapalı bir alana neredeyse yaşamı boyunca hiç sahip olmamış. Eniştesinin evinde kendine ait bir odası var lakin, kendine ait bir yaşamı yok o evin içinde. Sanıyorum ki Serap'ın eşya karıştırma durumu bunun bir uzantısı. Kendine ait bir alan bulduğunda rahatlıyor ve başkalarının bu alan içerisinde bulunan eşyalarını karıştırıyor. Çünkü hayatı boyunca kendi kişisel alanı da karıştırıldı.
Babası ile birlikte lokantada yemek yedikleri sahne de oldukça çarpıcı. Babası, konuşmalarında ileriye giden Serap'a tokat atıyor. Serap ise tokattan sonra yemeğini yemeye devam ediyor. Bu kısım beni çok etkiledi.
Bir film eleştirmeni değilim, yalnızca bir seyirciyim. Yerli bağımsız sinemayı, sanat filmlerini yakından takip etmeyi seviyorum. Böyle ufak defterlerim var ve izlediğim filmler üzerine notlar alıyorum. Nefesim Kesilene Kadar'ın bende çağrıştırdıkları bunlar. Daha yazmak istediğim mevzular vardı filme dair lakin yazıyı çok fazla uzatmak istemiyorum. Filmi izleyin derim, son dönem yerli sinemanın başarılı yapımlarından biri.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder